1 Mayıs İşçi Bayramı kutlandı...
İşsizlerin bu kadar çok olduğu, çalışanların hakkını alamadığı, asgari ücretin bile uygulanmadığı bir yerde işçiler nasıl bayram yapabilir ki…
İşsizler ordusu almış başını gitmiş. Resmi açıklanan rakamlar bile korkunç…
Sendikalaşma oranı her geçen gün düşüyor. Sendika üyelerinin de haklarını ne kadar aldıkları meçhul…
Çalışanların büyük çoğunluğu asgari ücrete mahkûm…
Bir de kayıt dışı çalışanlar var ki, durumları içler acısı…
Ülkemizde hâlâ haftalığı 250 TL’ye çalışanlar var… Aylık 1.000 TL yapıyor ki asgari ücretin yarısı bile değil. Yemek yok, yol yok, sigorta hiç yok…
Daha da garabet durum, taşeron işçi çalıştırmanın giderek artması…
Devlet bile taşeron işçi çalıştırıyor. Siz bir şirkete müracaat ediyorsunuz, o sizi devletin bir kurumuna yerleştiriyor, sizin sırtınızdan para kazanıyor. Devlet işçi bulduğu için o şirkete para ödüyor.
İşsizliğin bu kadar çok olduğu yerde, devletin işçi temin ettiği için birilerine para ödemesi size garip gelmiyor mu?
Bir kamu kurumu, üç beş ay çalıştırmak için 50 işçi alacağını duyuruyor, binlerce kişi başvuruyor. Bu kadar işsizin olduğu yerde, eleman temini için, niçin taşeron yoluna başvuruluyor? 
Hem işçi temini için ücret ödeniyor, hem de taşeron şirket, çalışanların ücreti ve tazminatını tam ödemediği için yük yine devlete biniyor.
Bir de yabancı işçi sorunu var ki, tam bir felaket…
Suriyeliler başta olmak üzere değişik ülkelerden gelenler kaçak olarak çalıştırılıyor.
Kaçak çalıştırıldıkları için sigorta yapılmıyor ve çok düşük ücret veriliyor. İşverenin işine geliyor. 
Kaçak işçi çalıştırıldığı için gençlerimiz iş bulamıyor, bulanlar da maalesef asgari ücretin bile altında çok düşük ücrete mahkûm ediliyor.
Hem yabancıların emeği, hem de vatandaşlarımızın alınteri çalınıyor.
Çalışanların, işçinin, memurun refah seviyesi yükselmezse toplumda huzur da olmaz, düzen de kalmaz…
Önce işsizler iş bulmalı, çalışanlar hak ettiğini alabilmeli…
Ondan sonra doya doya işçi bayramını kutlarız…
Bugünler işçiler için yastır…
 
*****

Garson kız

10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu.
Çocuk sordu:
- Çikolatalı pasta kaç para?
- 50 Lira…
Çocuk cebinden çıkardığı bozuk paraları saydı. Bir daha sordu:
- Peki, dondurma ne kadar?
- 35 lira, dedi garson kız sabırsızlıkla...
Dükkanda çok kalabalık müşteri vardı ve garson kız hepsine tek başına koşturuyordu.
Bu çocukla daha ne kadar vakit ayırabilirdi ki...
Çocuk parasını bir daha saydı ve “Bir dondurma alabilir miyim lütfen” dedi.
Kız dondurmayı çocuğun masasına götürdü. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi ve gitti.
Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, birden gözleri doldu. Masayı sanki akan yaşlar temizleyecekti.
Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 lira bahşiş duruyordu...

***
TEBESSÜM

Teknisyen

Çok büyük bir fabrikanın ana makinesi arızalanmış. Ustalar, teknisyenler ne yaptıysa arızayı çözememiş. Çaresiz dışarıdan teknisyen getirmişler. Gelen teknisyen, makinenin sağına bakmış, soluna bakmış, arkasından dolaşmış, altına üstüne bakmış ve çantasından çıkardığı tokmağı tam makinenin ortasına vurmuş. Makine başlamış çalışmaya.
Fabrika çalışanları ve patron şaşkın… Makine çalıştı ya ustanın sırrı sorulmaz.
Teknisyen hizmetin bedeli olarak 2.000 TL ister.
Fabrika patronu ücreti çok bulur ve sebebini sorar. Teknisyen cevap verir:
- Tokmak ücreti 1 TL, tokmağı vuracak yeri bilme ücreti 1.999 TL…

*****

GÜNÜN SÖZÜ
Bazı insanlar bir dinleri olduğu için, ahlâka ihtiyaçları kalmamış gibi davranıyorlar...
Amin Maalouf