Onlar üç kişiydi. Üçünü de yakından tanıdım. Birer yıl arayla da olsa aynı yıllarda doğmuşlardı, Aynı yollardan yayan yapıldak öğretmen olmak için yollara düşmüşlerdi. Ve Cumhuriyet Türkiye'sinin ilk öğretmenleri alarak Anadolu'ya aydınlık götürenler arasında yer almışlardı.
 Biri 1904 yılında Amasya'da doğmuştu. Bugün size anlatacağım: Haşim Nezihi Okay. 9 Mayıs 1998 günü toprağa verdik. 
Diğeri 1902 yılında İnebolu'da doğmuştu: Vatan şairi Orhan Şaik Gökyay.  Üçüncüsü 1903 yılında Çankırı'da doğmuştu: Zeki Ömer Defne. Hâşim Nezihi Okay'dan söz etmeden önce, bir şiirini aktarayım: 

"Şefkat dolu gözlerin üstüme çevrilince
Sıcak bakışlarında ömrümü okuyorum
Onlar ne kadar tatlı bilsen ne kadar ince
İncinecekler diye her lahza korkuyorum

Sonsuz karanlığında hayat denen bu yolun
Ben hep senden cesaret ve kuvvet almadayım
Ellerin ellerimde, yorgun başında kolum
Ey bütün kâinatım, günüm, güneşim, ay'ım
Bu sıcak hislerimi ah nasıl anlatayım?"

Hâşim Nezihi Okay,1904 yılında Amasya'da doğdu. Babası,  Ali Hulusi Bey, annesi Hüsniye hanımdı. Ailenin en büyük çocuğu olan Hâşim Nezihi, babasını sekiz yasındayken kaybetti. Çocukluğu güç şartlar altında geçti. Bir gün bana kahvehanede çıraklık yaptığı günleri ağlayarak anlatmıştı. 

İlkokulu Amasya'da tamamladı. Yayan yapıldak gidebildiği Trabzon Muallim Mektebi'nden 1924'de mezun oldu. Öğretmenlik yapmaya başladı. 1930 yılında Darülfünun Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü dışarıdan bitirdi. Edebiyat öğretmeni hakkını kazandı. 1935 yılında hayatını hanımla evlendi. Dört çocuğu oldu. 
Trabzon'da başladığı öğretmenlik hayatı, İzmir, Çeşme, Sinop, Zile, Develi, Bandırma'da devam etti. İstanbul Atatürk Kız Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak tayin edildi buradan 1969'da emekli oldu. 94 Yaşında, Kadıköy'deki evinde 9 Mayıs 1998'de vefat etti. Küçükyalı mezarlığına defnedildi. 

Hâşim Nezihi 1930'lu yıllardan sonra Halk edebiyatına yönelmişti. Bunda, Atatürk döneminin halka yönelme hareketinin etkisi vardı. Cumhuriyetin ateşli savunucularından biri oldu. Kitaplarıyla, derlemeleriyle folklor edebiyatımıza katkılar yaptı.
Sade,  pürüzsüz bir dille mısralar kurumuş, ahengin sihirli kanatlarına tutunmuş, sazını gerçek şiirin ufkuna akort etmeye çalışmıştır. 
Başlıca kitapları şunlardı: İzmir'den Sesler, Âşık Sümmani, Ilgar, Aksam Şarkıları, Hatay, Develili Seyrani, İzmir Şairleri, Dokuz Eylül,  Ömrümden Yapraklar. Dadaloğlu, Köroğlu, Âşık Dertli Divanı...
Haşim Nezihi Okay ölümünden bir süre önce bana, "Evladım beni bir inek gibi sağın. Yarın bedenimle birlikte bildiklerim de toprağa karışacak." Öyle oldu. Ne yazık ki, hayat hiç bitmeyecek sandık. "Olur mu hocam," diyerek geçiştirdik. 

Sevdiğim bir şiiri ile yazımı bitireyim: 

Takvimden bir yaprak kopardım kızım,
 Ömründen bir günün gitti diye yan!
 Bu günden kalacak ne arda kızım,
 Bir yığın hatıra, bir siyah duman.                

Bu akşam bembeyaz perdelerini
Yine sen erkenden indir elinle
Ve sonra koltuğa bırak kendini
Odanda bir lahza sükûtu dinle

Saatler uzar da sabaha yakın
Ansızın gözlerin dolarsa yaşla
Odanda bir hayal bekle ve bakın
Titreyen sesinle bir şarkı başla

Bir gölge görürsen kızım o anda
Yaklaşan hayale deme sakın kim
Böyle hep geç vakit sıcak odanda
Dolaşan o hayal bil ki hep benim...