Dünyada virüs salgını başlayalı bir yılı geçti. Ülkemizde de ilk vaka resmi açıklamaya göre mart başında görüldü. Yaklaşık on ayı geride bıraktık.

On aydır tedbirler konusunda bir arpa boyu yol alamadık desek abartmış olmayız.

Hafta sonu sokağa çıkma yasağına gece de eklendi.

Okullar kapatıldı, sınavlar yüz yüze yapılacak dendi, sonra ertelendi. Çoğu bölgelerde hangi zihniyettendir bilinmez, öğretmenler haftada bir iki gün okula gitmek zorunda bırakılıyor.

Lokantalar, kafeler yarı açık, yarı kapalı.

Alışveriş merkezleri, ana okulları, camiler, adliyeler, resmi kurumlar açık.

Virüs başladığında acil işler hariç, adliyede duruşmalar dahil, her şeye üç ay ara verilmişti.

Şimdi bazı adliyelerin hem giriş kapısı, hem de içerisi miting alanı gibi….

Özellikle duruşmaların yapıldığı Salı ve Perşembe günleri iğne atsan yere düşmeyecek türden kalabalık oluyor. 

İnsan yoğunluğu çok fazla ama işler yine yürümüyor.

Sabah 10’a kadar duruşması yoksa adliyelere vatandaş alınmıyor, ister istemez kapı önünde yığılma oluyor.

Mesai saatleri kısaldığı için bu kez adliyenin içi daha kalabalık oluyor. Vatandaş tek günde işini bitiremediğinden git gel yapıyor ve kalabalık artıyor.

Adliyeler açık ama duruşmalar yarım yamalak yapılıyor.

İstanbul Barosu internet sayfasında mazeretli hâkimlerin listesini yayınlıyor.

25 Aralık Cuma günü sadece Bakırköy Adliyesinde İstanbul Barosunda yayınlan listeye göre 124 hâkim izinliydi. Tüm izinli hâkimlerin listeye eklenmediği düşünülürse durumun vahameti daha iyi anlaşılacak.

Hâkimler izinli olduğu gibi personel de aynı şekilde izin kullanıyor.

Haliyle adliyede işler yürümüyor.

Hâkim izinli, vatandaşın, hatta avukatın haberi yok; duruşmam var diye adliyeye gidiyor. Adliyedeki kalabalık daha da artıyor.

Adliyede zaten işler yürümüyor, hâkim izinli, personel izinli… Niçin duruşmalar, daha önce yapıldığı gibi ertelenmiyor?

Duruşmalar ertelenmedi anlaşıldı, o kadar reklam ve tantanalarla duyurduğunuz uzaktan duruşma (e-duruşma) niçin sadece birkaç mahkeme ve birkaç ille sınırlı tutuldu ve sadece mazeretle yapılıyor? Niçin bütün mahkemeler hâlâ e-duruşmaya geçmedi?

Sadece maske mesafe kuralını slogan yaparak, okulları kapatarak salgınla mücadele edilmez.

Çok basit ve sonuç alınabilecek tedbirler de hayata geçirilmelidir…

*****

İki farklı insan

Bir Japon, İstanbul’da geçirdiği bir haftanın sonunda Türkler hakkındaki fikri sorulduğunda şunları söylüyor:

Türklerin evine gittiğinizde, tanımasalar da buyur ediyorlar. Siz oturmadan kimse oturmuyor.

Siz sofraya geçmeden kimse geçmiyor. En iyi yere sizi oturtuyorlar.

Siz yemeğe başlamadan kimse başlamıyor. Zorla her yemekten tattırıyorlar.

Siz kalkmadan kimse, evin çocuğu bile sofradan kalkmıyor.

Çay, kahve, meyve, ikram bitmiyor.

Herkes sizi rahat ettirmek için uğraşıyor.

Kumandayı elinize veriyorlar. Sırtınıza, altınıza yastık konuyor. Yorgunluktan ölseler bile siz kalkmadan kimse gidip yatmıyor.

Gitmeye yeltendiğinizde bu kez bırakmıyorlar. Yataklarını veriyorlar, kendileri kanepede, koltukta yatıyor.

Sonra evden çıkıyorsunuz aynı adamlar 180 derece değişiveriyor.

Herkes arabasını üstünüze sürüyor.

Arabanın burnunu çıkarmazsanız kimse yol vermiyor.

Kornalar, küfürler… Şerit değiştirmek bile mümkün değil.

Yayaysanız ışık olmayan bir geçitten imkânı yok geçemezsiniz.

Evde öyle, arabada böyle, nasıl oluyor? Bu işi çözemedim…

*****

TEBESSÜM

Teknik servis

Bir iş yerine bilgisayar ve stok programı satılır. Teknik servis elemanı bilgisayarı iş yerine kurduktan sonra stok programının kullanımı ile ilgili bilgi verir ve ayrılır. Aradan bir iki saat geçer, iş yerinden telefon:

- Kardeşim sizin anlattığınız gibi yapıyorum, fakat program düzgün çalışmıyor.

Teknik servis elemanı sorar:

- Nasıl yapıyorsunuz?

- Senin anlattığın gibi.

- Hata ne?

- Yazdığım bilgiler kaydetmeme rağmen saklanmıyor.

- İşlem basamaklarını tek tek anlatır mısınız?

Tamam diyor ve başlıyor anlatmaya:

- Programı açıyorum. Malın adı bölümüne adını, adedi bölümüne adedini, birim fiyatını vb. yazıyorum. Hepsini yazdıktan sonra senin anlattığın gibi kayıt bölümüne basıyorum. Ekrana bir yazı gelir. Kaydetmek ister misiniz? E / H yazısı çıkar. Ben de diyorum ki; hee!

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Nankör insan, her şeyin fiyatını bilen fakat hiçbir şeyin değerini bilmeyen kimsedir.

Oscar Wilde