Hatırlarsınız…

Rusya ile uçak düşürme konusunda kriz çıkınca, “Gerekirse tezek yakarız” diye meydan okuyanlar vardı…

Afrin’e operasyon düzenlendiğinde, “Reis bizi Afrin’e götür” diye tezahürat yapanları, kefeni giyip “gerekirse ölürüz” diye sosyal medyada poz verenleri unutmak mümkün değil zaten…

Hava atmada, bol keseden sallamada üstümüze yok…

En küçük bir gerçekle yüz yüze kalınca da insanı değerler de, ahlâkı değerler de unutuluyor…

Deprem olur fırsatçılar işe başlar…

Su bile karaborsaya düşer… Ev sahipleri kira fiyatlarını ikiye üçe katlar…

Virüs çıktı, maskeden kolonyaya, temizlik maddelerinden kuru gıdaya kadar birçok ürünün fiyatı akşamdan sabaha katlanarak arttı…

Herkes çok haklı olarak fiyatı artıranları suçluyor.

Suç sadece fiyatları artıranlarda mı?

Bir korona vakası görüldü diye daha ilk günden marketlere hücum edenler, market raflarında ne varsa boşaltanlar, kırk yıl savaş olacakmış gibi evlerini gıda deposu haline çevirenler çok mu masum?

İnsanlar panik havasıyla marketlere saldırmamış olsa, fiyatlar zaten artmayacak…

Sadece fiyatları artıran fırsatçıları suçluyoruz…

Onlar fırsatçı, zor günlerde daha çok kazanma hırsıyla hareket edecek kadar ahlâk ve vicdandan yoksunlar…

İnsanlar markete gidiyor, bebeği için mama alacak… Daha doğmamış bebeği için mama alıp biriktirenler yüzünden mama bulamıyor…

Bunun gibi bir sürü örnek var…

Fırsatçılara fırsat veren biziz…

Herkes aklıselim hareket etse, her zamanki gibi sadece ihtiyacı olduğu kadar satın alsa kimse fırsatçılık yapamayacak, fiyatları fahiş artıramayacak…

Herkes sadece kendisini düşünürse, en küçük çıkarı için önüne geleni ezmeye yeltenirse fırsatçılar her zaman için daha çok kazanacak…

Sosyal medyada kahramanlık nutukları atmakla…

Biz ölüme hazırız diye kefen giyip poz vermekle…

Gerekirse tezek yakarız diye hava atmakla bu işler olmuyor…

Çok büyük kahramanlığa gerek yok…

Sadece ahlâkı ve vicdanı hareket edilsin, her daim insan gibi davranılsın…

Fırsatçılar başını bile kaldıramaz…

*****

Bakkalın nezaketi

Adamın biri mahalle bakkalına girer ve elma ile muzun fiyatını sorar. Bakkal der ki:

- Muz sekiz lira, elma da altı lira...

Tam o sırada bakkalın tanıdığı aynı mahalleden bir bayan içeri girer, o da elma ve muzun fiyatını sorar. Bakkal der ki:

- Muz üç lira, elma da iki lira...

Kadın, “Elhamdülillah” der ve birer kilo meyve alır...

Bakkalın yaptığını şaşkınlık içinde izleyen adam öfkelenir ve bakkalla tartışıp kavga etmek ister. Ancak bakkal göz işaretiyle az sabretmesini ve kadın gidinceye kadar beklemesini söyler...

Bakkal meyveleri kadına verir ve kadın sevinç içinde der ki:

- Allah’a şükürler olsun ki çocuklarım meyve yiyecekler.

Ardından çıkıp evinin yolunu tutar...

Her ikisi kadının Allah’a nasıl şükrettiğini gördüler...

Sonra bakkal, müşteriye döner ve şöyle der:

- Allah'a andolsun ki, ben seni aldatmadım ve meyvelerin gerçek fiyatını söyledim sana. Ancak bu kadının dört yetim çocuğu var, kimseden de yardım almıyor, geçimini az geliriyle sağlamaya çalışıyor. Ne zaman kendisine, “Bakkaldan istediğin ne varsa bedava alabilirsin’ dediğimde rahatsız oluyor. İşte ben de ona yardımcı olmak ve az da olsa sevap işlemek için ucuz fiyatlar veriyorum. Ben Allah ile bir muameleye girişmişim ve O’nun rızasını kazanmak istiyorum... Gördüğün bu kadın haftada bir gün buraya gelir ve Allah’a andolsun ki, benden gelip bir şeyler aldığı her seferinde, ben o gün daha çok kâr ediyorum ve nasıl olduğunu, paraların bana nereden geldiğini de bir türlü bilemiyorum. O günkü kazancımdan bereket yağıyor yemin ederim...

Bakkalın dediklerini duyan müşteri gözyaşlarını tutamadı, bakkala sarılıp yaptığı bu güzel işten dolayı alnından öptü...
*****

TEBESSÜM

Delilik

Sanık, mahkemede cinayeti işlediğini itiraf etti. Yargıç jürinin kararını sordu. Jüri başkanı kararı açıkladı:

- Sanık suçsuzdur...

Yargıç bunu duyar duymaz kızmaya başladı:

- Canım, ne biçim iş bu! Adam, ben katilim diyor, suçunu itiraf ediyor.  Siz suçsuzdur kararına varıyorsunuz. Acaba, suçsuzdur kararını neye dayanarak verdiniz?

- Delilik efendim, delilik.

Yargıç 12 jüri üyesini teker teker süzdü. Başını sallayarak:

- Sahi mi? 12'niz de mi?

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz.

Moliere