Doğrusunu isterseniz kahraman bir halkımız var…

Yaşlısı genci… Kadını erkeği…

Herkes kafa tutmakta “kim korkar hain kurttan” diyerek, korana-19 virüsüne karşı bağrı açık yürümekte…

Ne maske takın uyarılarına kulak veren var…

 Ne mesafe kuralını takan…

Çarşı pazar tıklım tıklım…

Toplu taşıma araçları neredeyse gene kucak kucağa…

Parklarda, deniz kenarlarında, piknik alanlarında oturacak yer bulana aşk olsun…

***

Bilim adamları  aylardır  boş yere  mi uğraşıp durdu ölümcül virüse karşı kurtarıcı aşı bulmak için… 

Zaman hızla geçiyor… İnsanlar ölüyor bir bir…

Herkes sırasının ne zaman kendine geleceğinin korkusunu yaşamakta…

Alınan önlemlere karşı baş kaldırıcı sesler yükseliyor.

Umutlar gittikçe tükenmekte…

Bu gerçeği gören siyasiler ipin uçunu gevşetiyor…

Hani doktor hayatından umudunu kestiği hastasına “ ne yersen ye” dermiş ya…

İşte onun gibi siyasiler de “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Saldım çayıra Mevlâ kayıra” diyerek önlemleri gevşettiler…

***

Bu illetten bir an önce kurtulmaktan başka çare yok…

Çaresizlik, insanın aklına olmayacak şeyler düşürüyor…

Mesela…

Mehteranı, Korana-19 şüphesi olan bölgelerde dolaştırın…

Bir  “Hasss duuurrr !…”   komutuyla yeri göğü inleten köslerin sesi feleğini şaşırtır virüslerin.

Mehteran’ın,  küre-i arzı bile sarsan, bir ileri üç geri adım atması Korana’ ya kaçacak delik aratır…

Bursa’nın kılıç kalkan ekibi mesela…

İki metalin birbirine çarpmasıyla oluşan şakırtılar kulak zarını patlatır o zibidilerin…

Ama bence en iyisi onları birbirine kırdırmak…

Genç hanımların giydiği göbeği açıkta bırakan bluzlar…

Korana erkeğinin aklını başından alır…

Dişisi de erkeğini bir kaşık suda boğar, ya da gözünü oyar…

Veya gece uyurken kaynar suyu başından aşağı döker…

Erkeksiz kalan dişilerin üremesi son bulur ve de insanlık kurtulur…

Ya da tersi de mümkün tabii…

Kara kaşlı, kara gözlü, kara uzun, Asurlular gibi sivri sakal bırakan yiğit gençlerin altına en lüks arabaları verin salın meydana…

Korona dişisinin aklı başından gider… Kendi cinsine ihanet eder…

Erkek virüs bunu hazmeder mi hiç… Törede var mı böyle boynuzlanmak…

Çeker silahını dişisini, dişisinin anasını, kardeşini, babasını tüm sülalesini bir güzel temizler…

***

Bu virüs ahalisi serseri mayın gibi dolaşmıyor herhalde…

O’nları da yöneten teşkilatlandıran, silah kuşatan bir reisleri var muhakkak…

Çağırırsınız reislerini ve danışmanlarını, oturup anlaşırsınız adam gibi…

Silahlarını bırakmaları halinde, asgari ücretten maaş teklif edersiniz…

Olmadı,  onları kimsenin rahatsız etmeyeceği bir bölgede ekmek de su da devletten, üstüne bir de muhalefet kadayıflı kamp hayatı yaşamaya ikna edebilirsiniz…

Veya “ her virüsün bir fiyatı vardır” diyerek rüşvet teklif edersiniz…

Olmadı yasalar çıkarırsınız…

Yedi düvele açıklarsınız..

-Sınırlarımızdan içeri giren virüs parola bile sorulmadan vurulacaktır… Teslim olanlar yargılanmadan doğru hapishaneye…

Diye ferman verirsiniz…

El mi yaman bey mi yaman anlarlar o zaman…

Ne Hanya’yı görebilirler, ne Konya ‘yı…

Demokrasiler de çare tükenmez arkadaş…

Ama demokrasi olmayan yerlerde işiniz yaş…