‘’ Bedenine, ruhuna, zihnine iyi bakmak bizlerin elinde. Bunun yaşı da yok, bahanesi de yok. Ben yapabiliyorsam, bir başkası neden yapamasın değil mi?’’

Sevgili yolcu,

Sağlıklı yaşam özveri gerektiriyor. Bize emanet olan bedenimize iyi bakabilmemizi destekleyen en büyük özveri spor yapmamızdır. Kendimizi tanımalı, ihtiyacımız olanı bedenimize yüklemeliyiz. Bahane üretmek işin kolay kısmı diye düşünüyorum. Her şeye vakit bulabiliyoruz değil mi?

Sabah yürüyüş için koruya gittiğim bir gün, altmış yaş üzeri bir grup kişiyi topluluk halinde spor yaparken görmüştüm. Gözlerim ışıl ışıl oldu o an. Saat sabahın sekizi bile olmamışken, karşılaştığım bu manzara çok hoşuma gitmişti. Öylece yanlarından geçiverdim. Diğer turumda hala oradalardı ‘’Acaba yanlarına gitsem ve onlara dahil olsam mı?’’ diye düşünürken; aralarından bir ses ‘’Geç bile kaldın, gel haydi!’’ dedi ve ben de bir koşu aralarına katılmıştım artık derken bir seneyi geride bıraktık.

Hikayelerini dinlediğimde hayran kalmıştım. Takriben yirmi beş sene belki de daha fazla bu güzel spor topluluğu bir aradalarmış. Onları organize eden ve sabah egzersizlerini yaptıran sayın Ahmet ARIKAN ile güzel bir röportaj yaptık.

Bu haftaki yolculuğumuzda Ahmet Hoca ile yaptığımız röportajı paylaşacağım seninle sevgili yolcu.

Ahmet Hocam, sizi tanıyabilir miyiz?

Ahmet ARIKAN: 1946 senesinde, Uşak Eşme’nin Takmak Köyü doğumluyum. Ekonomik ve özellikle eğitim nedeniyle Salihli’ye yerleştik. Tahsilime Manisa Salihli’de devam ettim. Sonrasında asker okulunu kazandım ve 1967 senesinde İstanbul’da mesleğimi icra etmeye başladım. 1970 senesinde eşim Aysel Hanım ile evlenerek yollarımızı birleştirdik. İki tane yavrumuz oldu Yiğit ve Yelda. Onlardan Ada ve Rüzgâr torunlarımız var. Şubat 1990’da Hava Kuvvetleri’nden Yüzbaşı olarak emekli oldum. Emekliliğimden bu yana, burada güzel korumuzda, sizin gibi değerli arkadaşlarla spor aktivitemiz oldu. Hala da o gün bugündür burada, Silahlı Kuvvetlerin bana vermiş olduğu eğitim ve disiplin ile burada arkadaşlarıma kültür fizik egzersiz yaptırıyorum. Gülüyoruz eğleniyoruz. Böyle sağlıklı bir hayatın içerisindeyiz, inşallah devam eder.

İnşallah sağlıkla, diyorum ve soruma devam ediyorum.

Ahmet Hocam her sabah korudasınız. Tam olarak ne zaman başladı bu güzel birliktelik?

Ahmet ARIKAN: Emeklilik sonrası koruya çok yakın bir siteye yerleştik. Eşim Aysel Hanım 1990’dan beri buraya kesintisiz geliyor. Ben belirli günler gelebiliyordum. 1995 sonrası ben de eşime eşlik etmeye başladım her gün; burada ekibi toplayan Ziya ağabey vardı profesör kendisi. O yaptırıyordu sporumuzu. Daha sonra askerlerime verdiğim spor eğitimi nedeniyle bu görevi bana bıraktı. 2000 yılından bu yana ben devam ettiriyorum. Koru güzel, birlikte sporumuzu yaptığımız insanlar güzel… Güzel insanlar, güzelliklerle buluştuğu zaman her şey çok daha güzel oluyor. Katkısız, saf ve temiz.

Askerlikten gelen ve işinize yaşamınıza yansıyan bir disiplin anlayışınız var. Bende büyükbabam ve kayınpederimden de biliyorum. Disiplinin; korudaki arkadaşlık ilişkinize, hayatınıza, sağlığınıza etkisinin nasıl olduğunu düşünüyorsunuz?

Ahmet ARIKAN: Teşekkür ediyorum bu güzel soru için. Disiplin benim yaşantımın içine girmiş, sanki hücrelerime nakşetmiş bir durum. Vazgeçemediğim birtakım kurallar var. Spor alanımızda da etkiliyor. Tabi ben alışmışım askerlikten kışladan, ben bir şey yapalım dediğim zaman karşımdaki insan bunu yapmalı veya yapmaya çalışmalı. Spor için ayırdığımız zaman diliminde evet eğleniyoruz gırgır şamata yapıyoruz; fakat belli sınırı olmalı, dozajı olmalı diye düşünüyorum. Zamanı çok iyi kullanmak istiyorum. Zaman kaybedildiğinde ne parayla ne pulla alınır bir olay değil. Sekiz buçuk mu dedik koruda buluşma saatine, sekiz buçukta orada olmalı. Çok özel durumlar olabilir o istisnai bir durum, ama onun dışında topluluk kuralına uymak gerekiyor.

Yani sporda disiplin önemli mi diyorsunuz?

Ahmet ARIKAN: Bence çok önemlidir. Kişi ne yaptığını bilmelidir. Disiplinin özü budur. Size verilen, süzgeçten geçmiş birtakım hareketler, denenmiş, insana faydası olan hareketleri beraber yapacaksak bir disiplin içerisinde yapılmalıdır. Bizim koruda toplanma amacımız vücudumuza iyi bakmaktır. Yaş haddimizden vücudumuzda yaşanan veya yaşanabilecek kayıplardan dolayı onun önüne geçebilmek, kaslarımızı çalıştırmak için geliyoruz. Hareketleri herkesin seviyesine uygun olarak, yarım yamalak yapmak değil de tam olarak yapmak gerekiyor. Ben bunun eğitimini şöyle aldım. TSK’de her sabah askeri karşımıza alıyoruz, uzun bir süre onlarla koşuyoruz, kültür fizik yaptırıyoruz. Tabi uzun bir süreçti bu. Bu birikimlerle, aynısını burada uygulamak tabi ki mümkün değil, ama seçiyoruz, arkadaşlarımıza uyabilenleri yapıyoruz. Spor bittikten sonra şöyle bir kendime bakıyorum, su gibi terlemiş oluyorum. Görüyorum ki emeğimiz karşılığını alıyorum. Orada geçirdiğim zamanın hakkını veriyorum. Karşılığını da alıyorum. Ben bilmez miyim sıcak yatağımda sabahın bu erken saatinde yatıyım, kalkayım haberleri açayım ya da TV’de bir programa takılayım, gelsin çay gitsin kahve … Ama durum o değil. Bu bahsi geçen farzı misal keyifçi ben ile, şu anki hareketleri yapan ilerleyen yıllarda hiç bir olur mu? İlla ki olmaz! Hiçbir şey yapamıyorsan evde oda oda yürüyüş yapacaksın, ayağını yere vuracaksın hızlı hızlı ki dirsekler bilekler gelişsin tembelleşmesin. Buraya geliyoruz sabahın erken saatinde, uykumuz dağılıyor, şu kuş cıvıltısı eşliğinde, oksijenin bol olduğu yerde bir değişiklik oluyor. O günü zinde hissediyorsunuz. Eğer buraya geldiğin halde hakkını veremiyorsan, giden zaman kayıp zaman oluyor ve üzülüyorum.

Kaç yaşındasınız?

Ahmet ARIKAN: 75 yaşımdayım. Aralık ayının 20’sinde inşallah 75. Yaşımı bitiriyorum ve 76 kapıda bekliyor zaten (burada gülüyor. Beni de güldürüyor ve hoş gelsin inşallah yeni yaşınız diyorum ve devam ediyorum.)

Bu yaşınıza kadar spor, sağlıklı yaşam hayatınızda var anladığım kadarıyla. Ne getirisi oldu size. 75. Yaşınıza geldiniz ve spora nasıl bir teşekkür edersiniz?

Ahmet ARIKAN: İnsan anatomisinin bir yapısı var. İrsi olarak geçen kalıtsal olan birtakım rahatsızlıklar var. Bunun önüne geçebilmemiz mümkün olmayabilir; ama sağlıklı yaşam ile egzersiz olsun beslenme olsun uyku düzeni olsun, bunlarla var olan rahatsızlığımızı nispeten asgariye düşürmeye çalışıyoruz. Bir ay önce tahlile gittim mesela. Doktor baktı sonuçlara. Bu nasıl iş yahu, sen kaç yaşındasın? Bu kolesterol, kandaki yağ oranların bu yaşına göre maşallah takdir edilesi bir sonuç, bunu nasıl sağlıyorsun dedi. Pazartesi hariç ben her gün spora gidiyorum dedim. Şunu sizlere belirtmek istiyorum özellikle. Ben burada spora gelmesem, şeker ilacı kullandığım halde inanın bir yere kadar fayda ediyor. Yürümeyim, ilaç fayda etmiyor. İlla ki yürümek! Yürüyüş yapmaz, spor yapmazsam şekerimin önünü alamıyorum. Kesin yükseliyor. Pandemide, evlere kapandığımızda çektim en büyük zorluğu. İlacı arttırmak istiyorum arttıramıyorum vücut alışmasın diye. Dışarı çıkamıyorum, yasak. Evin içerisinde aynı turu dönüyordum. Çare üretiyordum. Mecburdum, kendime iyi bakmak boynumun borcudur diye düşünüyorum. Yani spor, sağlık iç içe, ayırdığın zaman hayat seni bir kenara bırakıveriyor. Hemen bırakıyor seni acıması yok. Sen hayatı niçin bırakacaksın? Hayat yaşamak için var. Sen süsleyeceksin bunu. Ne ile? Sağlıklı yemek, sağlıklı içecek, hareketle. Güzel insanlarla karşılaşmak ile… Müzik ile, neşe ile…

Beslenmenize nasıl dikkat ediyorsunuz? Önerilerinizi dinlemek istiyorum.

Ahmet ARIKAN: Beslenme konusunda en büyük destekçim eşim. Korudaki bütün bitkileri iyi tanır. Sağ olsun ot yiyorum (burada eşi Aysel Hanım çok gülüyor.) Hatta korudan giderken arkadaşlarıma takılıyorum, arkadaşlarım beni belki son görüşünüz olabilir. Aysel hanım gene ot topluyor. Halbuki değil işin esprisi bir tarafa… (Aysel Hanım korudan topladığı otları sayıyor. Rezene, ebegümeci, radika, ısırgan otu, gelin parmağı, kengel otu, defne …Aysel Hanım’dan da öğreneceğimiz şifalı bilgiler yadsınamaz aslında.)

(Ahmet Hoca devam ediyor.) Evimizde sebze ve zeytinyağlı ağırlıklı olarak tüketiyoruz. Kaçamak yapmıyoruz. Aslında bu şeker hastalığım, insanı dolaba yönlendiriyor. Akşam saat on olunca böyle midemde kaşıntılar başlıyor. İnanın doktorun söylemiş olduğu sistemin dışına çıkmamaya gayret ediyorum. Bazen onu bozduğum oluyor, sabaha kadar dolaşıyorum evin içinde. Hiç kabul etmiyor yani şeker fazla yemeyi ve içmeyi. Onun için beslenmeme dikkat ediyorum. Sabah kahvaltı, ara öğün, öğle yemeği, ara öğün ve akşam. Yatarken de bir iki tane ceviz parçası, çok az yoğurt şeklinde besleniyoruz. İmkanlarımız ölçüsünde elimizde olanlar ile besleniyoruz ve şükrediyoruz.

30’lu yaşlarınıza gittiğinizi düşünün bir an için. O Ahmet’in yanına gitseniz, ona ne söylerdiniz?

Ahmet ARIKAN: (Önce durdu ve derin bir ‘’hıııııııııııı’’ dedi. Sonra bir süre bekledi biraz da duygulandı aslında sezdirmemeye çalışsa da gözlerinden anlaşılıyordu. Sonra devam etti.)

Ah o dönemki ben olsa… İstediğim birçok şeye sahip oldum çok şükür. Rahmetli babam güreşçi, pehlivanmış. Sporu gereği çok yemek yerdi çok iyi beslenirdi. Doymazdı tabi pehlivan adam. Sağlığı ile yaşadı, acı çekmeden de ruhunu teslim etti. 30 yaşımdaki Ahmet’e; sağlıklı yaşa, içinde olan memleket sevgini hiç kaybetme, çok sev derdim.

Akranlarınıza, daha doğrusu insanlara ne öneride bulunmak istersiniz?

Ahmet ARIKAN: insanın bir hobisi olmalı. Mesela ben askersem hep asker mi kalacağım! Herkesin bir emeklilik vakti geliyor. Aslında demek istediğim, emeklisi gelmeden mesleğinin yanı sıra, yetenekleri doğrultusunda bir hobi edinmesi gerekiyor. Doktor takviye veriyor vitamin vs. değil mi misal. Hobi de yaşamımızın takviyesi aslında. Bir mesleğin var, ona yıllarını veriyorsun sonra kurallar gereği emekliye ayrılıyorsun. Atılmış gibi hissediyorsun, bir boşluğa düşüyorsun. Ne yapacaksın? Elinde bir ip olacak, seni bu çukurdan kurtaracak. O da hobi. 1970 küsürlerde İzmir’de hava üstünde otururken orada bir arkadaşım kanun çalıyordu. O çalıyor, ben söylüyordum. Müzik kulağımın iyi olduğunu söyledi, o musiki diliyle söyledi bana. Sonra emekli bir askerden ut dersi aldım ve ut çalmaya başladım. Sene 1978’dir. Bu yaşa geldim vazgeçilmez hobim oldu. Beni dinlendiriyor. Pandemi sürecinde bilhassa benim yol arkadaşım oldu. Ruhi beslenmemi de bu şekilde sağlıyorum. Yaşlanıyorsun elindeki bastonun hobin oluyor. Zihnin dinleniyor. Özetle diyorum ki bedenine, ruhuna, zihnine iyi bakmak bizlerin elinde. Bunun yaşı da yok, bahanesi de yok. Ben yapabiliyorsam, bir başkası neden yapamasın değil mi?

Bu güzel an ve bizlerle tecrübelerinizi paylaştığınız için Ahmet Hocam size ve vakit ayırdığı için eşiniz Aysel Hanım’a çok teşekkür ediyorum.

Ahmet ARIKAN: Ben teşekkür ediyorum bu fırsatı bana verdiğiniz için. Çok keyifliydi. (Burada üçümüz de gülüyoruz. Özellikle Aysel Hanım’ın şen kahkahaları yükseliyor ve ağaçlar arasından gelen kuş cıvıltısı ile birleşiyor.)

Röportajımızı burada bitiriyoruz.

Sevgili yolcu,

Tecrübe dolu bir yaşantının özeti belki dinlediğin… Önemli olan buradan senin ne anlam çıkardığın? Kendine hangi payı aldığın? Yorumlarda paylaşmanı istiyorum. ‘’İlişkidir iyileştiren.’’ Diyor İrvin YALOM. İnsan iletişimi bu yüzden kıymetlidir. İlişki içinde hem iyileşen hem iyileştiren rolünü üstlenir bireyler.

Burada okudukların, dinlediklerin, yorumladıkların da bir iletişimdir. Hem kendine hem insanlara fayda sağlamak iç huzur yaşatır bizlere. Bende yaşantılara dokunabiliyor isem çok mutlu, pek mutlu benim adıma.

’Geç bile kaldın, gel haydi!’’ diyen o ses Ahmet Hoca’nın sesiydi ve ben onu dinledim. Pazartesi haricinde her sabah 08.30’da Validebağ Korusu’nda toplanıyoruz. Birlikte egzersiz yapıyoruz, kâh gülüyoruz kâh anıları yad edip hüzünleniyoruz. Egzersiz sonrası yürüyüş yapıyoruz. Her biri benden yaşça çok büyük. Onlara gıpta ediyorum ve enerjimi yükseltiyor onların yaşam enerjisi. Huzurlarınızda onlara teşekkür etmek istiyorum beni de aralarına aldıkları için. Katılmak isteyenleri bekliyoruz. Tek koşul disiplin disiplin disiplin …

Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum. Faydalanmasını istediğin kişilerle yazımı paylaşarak; insanların hayatına dokunabilirsin.                                                                                                               

Sağlıcakla, huzurla, anda kal.

 Sevgilerimle.

#demetlemotivasyon