Televizyonlarımızın ekranında gözü yaşlı, yaralı bereli çocukları görünce içimiz parçalanıyor. Diğer tarafta, devasa müzik festivalleri düzenleniyor. Öte yandan bizler, “Aşık Veysel Yılı” temalı Sivas Günleri’nde Aşık Veysel’den söz etmekten çekiniyoruz.  Kim kardeş kim düşman belli değil, At izi, it izine karışmış.

Aşağıya aldığım dizeler Sivas’ta Hakikat gazetesinin 12 Mayıs 1949 tarihli 73. sayısının üçüncü sayfasında yayınlanmış:

ZAMAN

Kaldırımlardan dualar topluyoruz

Tırtırlı kuruşlar vererek dilencilere

Tırtırlı kuruşlar ayarında

Bir başka hal var çocuklarımızın ağlamalarında

Bir başka hal var dünyamızda,

Sen Habil, ben Kabil

Karılarımız sadeliklerini sattılar

Dudak boyalarına mukabil

Yaşıyoruz

Bu dizeler rahmetli Sedat Veyis Örnek’e ait. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Sedat Veyis Örnek üstüne şunları yazmıştı:

I

1949, mavi kar gök dolusu

Yine oturmuş lise öğrencisi genç

Arka masasında küçük kahvenin

Betiği dağılmış okuna okuna

Sedat Veyis Örnek tedirgindir

Yazılardan kaldırır bakışlarını

Geçenleri izler dalgın

Kendi içine kapanmış değil.

Kızılırmak’la akıp gider O

Nerelere kim bilir

Susarken yaklaşır gibi size

Konuşurken sesi köylerle uzak

II

Düşünü göz

Kayalara çizilmiş eskil sıcaklığa doğru

Taş tekerlekler yolladı yeşil

Kara toprakla yürüdü bilinç

Ekmek halay kilim düğün

Dört yön bu dedi

Anlattı bölünmez bir ülkeymiş

Toplumlar

Birbirimizi yaşamak

Bilim bu dedi

Anlattı ilk gece kardeşiymiş

Toplumlar

Evet O

Yeryüzünü gördü Sivas’tan

Yeryüzü gördü onunla

Sivas’ı.

Fazıl Hüsnü Dağlarca, Sanat Olayı, Nisan 1981, S.4, s.9

Folklor alanında çok değerli eserler bırakan Sedat Veyis Örnek’i genç yaşta ve hayatının en verimli zamanında kaybetmiştik. Henüz elli üç yaşındayken, 15 Kasım 1980’de aramızdan ayrılmıştı.

Üniversitede ilk kez halk bilim ile ilgili kürsü açarak, bu alanda herkese örnek olan Prof. Dr. Sedat Veyis Örnek 1927 yılında Zara’da doğdu. Sivas Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdi. Türkiye’deki halkbilim (folklor) araştırmalarında, araştırmacı, eğitici olarak büyük emeği ve eserleri bulunan Örnek, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde öğretim üyeliği ve Etnoloji bölüm Başkanlığı da yaptı.

Almanya’da Tübingen Üniversitesi’nde Dinler Tarihi ve Etnoloji alanında doktorasını verdi. 1960 yılında Türkiye’ye dönerek DTCF’de etnoloji bölümünde asistanlığa başladı. Akademik hayatın, basamaklarını da atlayarak, ölünceye kadar burada çalıştı.

Folklorun anlamı ve tanımı konuları Türkiye'de kapsamlı olarak ele alınıp inceleyen birkaç kişi arasında Sedat Veyis Örnek bulunuyordu.

Sedat Veyis Örnek, Lise öğrencisiyken hikâyelerini Sivas’taki gazetelerde sonra da Varlık ve Yeditepe yayınlanmaya başlamış. 1948’te yazdığı Modern Lokanta Sivas Halkevinde sahnelenmiş.  Başrolde kendisi oynamış. Diğer oyunlarında ‘Kurt’, İstanbul Şehir Tiyatrolarında ‘Pirinçler Yeşerecek’, Ankara Devlet Tiyatrosunda oynandı. ‘Manda Gözü’ Türkiye radyolarında yayınlandı. Bu son oyunu meydan oyuncuları tarafından da sahnelendi.

Sedat Veyis Örnek’in türkü derlemeleri de vardı. Bunlardan birini Ankara/Şereflikoçhisar’da Elif Ekici’den derlemişti. “Yükseğine koymadım yel alır diye” adlı bozlak ağıtı, TRT Repertuvarının Uzun Havalar bölümünde 753 numara ile yer alıyor.

Yükseğine koymadım yel alır diye

Enginine koymadım sel alır diye

Nice nice korktum ölüm bizi bulur diye

 Kalk kardaşım da ölümsüz yere gidelim

 Ölüm bizi buldu ne deyim

Kaleden kaleye uzattım urganı

Üstüne örttüler de ölüm yorganı

Sağ selamet ölmeden elime geçeydin

 Kalk kardaşım da ölümsüz yere gidelim

 Ölüm bizi buldu ne deyim

Yine aynı yöre ve aynı kişiden derlediği “Kurban olurum mezerinin taşına” adlı bozlak ağıtı da 673 numara ile kayıtlı bulunuyor. 

Genç yaşta hayata gözlerini kapatan değerli bilim adamı, arkasında pek çoğu sahasında tek olan ve referans olarak gösterilmeye devam eserler bırakmıştı.