1990’lı yılların ortalarında Tercüman Gazetesinde çalışırken, imkanlar son derece kısıtlıydı. Fotoğraf çekmek için film bulmakta bile zorlanıyorduk. Maaşlar ya hiç ödenmiyor ya da gıdım gıdım veriliyordu.

Gazetede bütün personelle sık sık toplantı yapılır, üst yönetim tarafından umut pompalanırdı. Her toplantıdan sonra aldığımız gazla iş hayatında ve meslekte yeni olmanın da tecrübesizliğiyle umutlanırdık…

Bir gün gazete kapandığında gerçekle yüzleştik… Hâlâ Tercüman Gazetesinden 7 maaş alacağım var…

Artık herkes biliyor ki, bir işyerinde işler iyi gitmezse, kötü gidişi durdurmak için sürekli toplantı yapılır, her ay, bazen her hafta yeni plan veya program açıklanır.

Tecrübeli olanlar, işi bilenler, en azından işi bilenlere kulak verenler darboğazdan bir şekilde çıkar…

İşi bildiğini sananlar ise zamanla etrafında toplantı yapacak kimseyi de bulamaz…

İşlerin iyi gittiği işyerlerinde ise yenilik için plan program yapılır, gereksiz toplantılarla çalışanlar yorulmaz… Daha çok başarıyı kutlamak için eğlence düzenlenir…

Dikkat ederseniz son günlerde sürekli eylem planı veya reform paketleri gündemi işgal ediyor.

En son ekonomik reform paketi açıklandı. Daha önce de İnsan Hakları Eylem Planı açıklanmıştı…

Umut veren hayaller, geçmişte olduğu gibi yine tekrarlandı…

İnsan Hakları Eylem Planında, uluslararası sözleşmelerde yer alan ifadeler süslü sözlerle tekrarlandı, birçoğu mevzuatımızda bile yer alan ancak uygulanması maalesef unutulan hükümler tekrar hatırlatıldı!

Değişen bir şey var mı?

Bugüne kadar yapılan reformlardan ne kadar sonuç alındığı hepimizin malumudur…

Psikolojik bir olaydır; insan kendisinde eksik olan şeyi çok konuşur; çok tekrar eder ve bilinç altında hep arar…

Parası olmayan, borç batağındaki kişi hep parayı konuşur. Çünkü derdi büyüktür, bu çıkmazdan kurtulmak istiyordur…

Eğitimsiz kişi, bilgiden yana dertlidir…

Ahlâktan yoksun kişi de genelde kendini toplumu terbiye etmeye adar! Sürekli ona buna sataşır, başkalarının her hareketini eleştirir… Bir şekilde kendi açığını bu yolla kapatır!

Ekonomi iyi gitmiyor, işsizlik almış başını gitmişse…. Hep işsizlik, ekonomi, hayat pahalılığı konuşulur…

Adalet ve hukuk yoksa hep hukuk reformlarından bahsedilir, yeni yeni hikayeler veya hayaller anlatılır…

Gelişmiş ve tam demokrasinin olduğu ülkelerde hukuk reformu konuşulduğunu duydunuz mu?

İnsanın ve de toplumun kendi eksikliğini bilmesi çok güzel tabii ki…

Ama konuşarak, ona buna laf yetiştirerek bu eksikliğin giderilemeyeceğini de bilmek lazım…

İnsan hatasını anlamışsa önce kendisini düzeltme yoluna gitmelidir…

Kendini düzeltmeden başkalarının düzelmesini beklemek fazla iyimserliktir…

Diyeceksiniz ki, en azından hatasını biliyor; bazıları hatalarının da farkında değil…

Hatasını anlamayacak kadar bilgisiz ve cahil olanlar; bilgisizliklerini de fark edemeyenler umutsuz vakadır…

Onları kendi hallerine bırakmalı ve uzak durmalı…

*****

Büyük yalan uzmanı!

Dr. Joseph Göbels (Goebbels), 1933-1945 yılları arasında Nazi Almanya’sında Propaganda Bakanlığı yapmış bir Alman politikacıdır. Adolf Hitler’in en sadık yandaşlarından ve akıl hocalarından biriydi. Kitlesel propagandanın “Büyük Yalan” olarak bilinen tekniğini kullanmadaki ustalığıyla tanınmıştı.

Dr. Goebbels’in toplumu kandırmak ve uyuşturmak için kullandığı kuramlarından bazıları…

*  Halka anlattıklarınızın gerçek olması şart değildir. Gerektiğinde yalan söylemekten kaçınmayın ve utanmayın. Söylediğiniz yalanlara inananlar mutlaka olacaktır.

*  Bir yalanı sürekli ve yeterli sayıda tekrar ederseniz, insanları karenin aslında bir daire olduğuna ikna edebilirsiniz. Sözler, gerçeğin üstünü örtüp dikkatleri başka yöne çekmek için istenildiği gibi eğilip bükülebilir.

*  Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur. Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır.

*  Söylediklerinizin yalan olduğunun ispatlanmasından korkmayın. Bunu ispatlasalar bile, sizin yalanlarınızın ulaştığı kitleler onların doğrularının ulaştığı kitleden hep fazla olacaktır.

*  Kendinizi savunmak yerine karşınızdakileri sürekli savunmada bırakın. Sadece bir rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın.

*  Karşı taraf haklı bile olsa herhangi bir konuda hatalı olduğunuzu ya da yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyin. Asla kabahat ve suç üstlenmeyin.

*  Önemli olan halkın aydın kesimini kandırmak değildir. Onları fazla önemsemeyin. Onları kandırmak zordur ve zamanı boşa harcamış olursunuz. Sizin asıl hedefiniz cahil ve okumamış kitlelerdir. Onları kandırmak çok daha kolaydır.

*  Eğer belli bir konuda hedefinizde dindar kesimler varsa, onlara Tanrı’dan ve Peygamberden söz edip inançları doğrultusunda kandırabilirsiniz. Bu amaçla gerektiğinde kilise cemaatini kullanmakta yarar vardır.

*  Basını, hükümetin kullanabildiği dev bir klavye olarak düşünün. Gazeteciler önemlidir. Onları ve patronlarını satın almak, devşirmek ve kullanmak için her şey yapılmalıdır.

*****

TEBESSÜM

Patates

İş isteyen bir genç, Başkan Lincoln’un huzuruna çıkar. Genç, köklü bir Amerikan ailesinden geldiğini, akrabalarının Amerika’ya ilk yerleşenler arasında olduğunu, büyük babasının Kızılderililere karşı savaştığını, babasının iç savaşta büyük faydalar sağladığını anlatırken…

Lincoln, gencin sözünü keser:

- Delikanlı, siz bana patatesi hatırlatıyorsunuz, çünkü onun en iyi tarafı toprak altındadır.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Yalnızlığın en kötüsü, seni anlamayan insanların arasında kalmaktır.

Mevlana