Sadece siyasette ve kamuda değil, spor dahil her alanda çok kötü yönetiliyoruz.

Gazetelerde küçük bir haber olarak yer alan, okuyunca insanı delirtecek kadar vahim bir örnek…

Denizlispor, Süper Ligde mücadele ettiği 2020-2021 sezonu başında “dünya yıldızı” diye Sırp savunma oyuncusu Neven Subotic’i transfer etti. Denizlispor, Sırp futbolcu ile 2 yıllığına 3.2 milyon Euroya sözleşme imzaladı.

Dünya yıldızı olmak şöyle dursun doğru dürüst oynayamadı bile, 5 maçta toplam 405 dakika sahada kaldı.

Alnı bile terlemedi ama paramı alamıyorum diye Denizlispor’u FIFA’ya şikayet etti.

FIFA, Denizlispor’u 900 bin Euro tazminat ödemeye mahkûm etti. Avukat ve diğer masraflarla bu rakam 1 milyon 150 bin Euroya çıktı.

Sırp futbolcunun kalan alacaklarını ve sözleşmenin ikinci yılının ücretini de istediği, toplamda alacağının 2 milyon Euronun üzerinde olduğu söyleniyor.

Her transfer edilen futbolcu çok başarılı olacak diye bir kural yok tabii ki, bekleneni veremeyenler de olabiliyor. Çok da eleştirmemek lazım ama asıl hazin tarafı olayın diğer boyutu.

Sırp futbolcu, Denizlispor’dan ayrıldıktan sonra geçen sezonun ikinci yarısında Avusturya Bundesliga kulüplerinden Rheindor Altach takımı ile aylık 5 bin Euro ile sözleşme imzaladı.

Şaka değil aylık sadece 5 bin Euro…

Bu sezon ise hiçbir kulüple anlaşamadı.

Olay burada bitse yine iyiydi.

FIFA, Sırp futbolcunun şikayeti sebebiyle bu yıl birinci ligde mücadele eden Denizlispor’a transfer yasağı koydu.

Yalvar yakar aylık ancak 5 bin Euro alabilen bir futbolcu, dünya yıldızı diye niçin transfer edilir?

Halkın tabiri ile topa vurmasını bile henüz öğrenemeyen bir futbolcuya 2 yıl için 3.2 milyon Euro ödemek hangi aklın işidir?

Sadece Denizlispor’da böyle akıl almaz transfer olmuyor maalesef.

Dört büyükler dahil, bütün takımlar kim ve ne olduğu bilinmeyen futbolculara, kimi zaman da emekliliği gelmiş eski yıldızlara akıl almaz paralar ödüyor.

Bazı yöneticilerin vurdumduymaz tavırları yüzünden Türkiye maalesef yabancı futbolcu çöplüğüne döndü.

Türkiye’ye bir kez kapağı atan, iliğimize kadar sömürmeden gitmiyor…

Sonra da çıkıyorlar, “Tonla para ödedik, adam gibi oynamıyor” diye dert yanıyorlar.

O paraları öderken, o transferi yaparken aklın neredeydi?

Kulüpler, her yıl sadece bir yabancı topçuya ödedikleri parayı, alt yapıya ayırsalar, Türk gençlerinin önü açılacak, belki de birçok yıldız çıkacak…

Altyapıyı kapatıp gözümüzü dışarı dikersek milli takım niçin başarılı olamıyor diye daha çok dizimizi döveriz…

*****

Çatlak testi

Bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle evine dereden su taşırmış… Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış… Diğeri ise hiç kusursuz ve sağlammış…

Her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve…

Her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım, diğeri dolu olarak varırmış. İki sene her gün bu şekilde geçmiş.

Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş. Fakat zavallı çatlak olan kusurlu testi, çok utanıyormuş. Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş.

İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi, dere kenarında adama şöyle demiş:

“Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar akıp gidiyor.”

Adam gülümseyerek testiye şöyle cevap vermiş:

“Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlaklığını biliyordum. Senin tarafına çiçek tohumları ektim. Her gün o yolda ben su taşırken, sen onları suladın. 2 senedir o güzel çiçekleri toplayıp, masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim.”

Önemli olan kusuru görebilmek ve tedbir alabilmektir.

*****             

TEBESSÜM

Rüya

Küçük Temel, ayakkabılarını çıkarmadan yatağa girmişti. Annesi:

- Ne o çıldırdın mı?

- Ne yapayım anneciğim, dün gece korkulu bir rüya gördüm da...

- Nasıl rüya?

- Dün akşam rüyamda çıplak ayakla kırık camların üstünde dolaşıyordum. Bu akşam da aynı rüyayı görürsem ayaklarım kanamasın diye ayakkabı giydim.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.

Hz. Ali (RA)