Kalemine efendi kalıp, gerekirse kıran ama satmayanlardan mı, satıp yârine altın kaplama, yalı, köşk, yat, kat alıp, fonlarca hesap açanlardan mı olmak gerekir? İki seçeneğin bir istatistiği yapılsa, sonuç ne olurdu? Uzun işleri bırakıp, sizler bir tahmin yapınız ve tahmininiz esas olsun. Suyu bulandırma, sen hangi taraftasın mı diyorsunuz?

Bir kaz gün önceden yazdım. 11 Aralık, ‘Kalemine efendi kal, gerekirse kır ama satma’ sözü olan meslek büyüğümüz Sedat Simavi’nin 70. Ölüm yıldönümü. Meslekte ilk öğrendiğimiz iliklerimize kadar işleyen ilke bu öğreti oldu. Unutmadık, unutmayız.

Sağlığımızın elverdiği ve meslek örgütü TGC’nin önderlik ettiği yıllar içinde Simavi’nin Kanlıca Mezarlığı’ndaki kabri başında anma törene katılanlardan olduk.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Hürriyet Gazetesi’nin kurucusu olan Sedat Simavi hakkında kısa bilgi vermek istiyorum:

1896'da İstanbul'da doğdu. Babası Samsun mutasarrıfı Hamdi bey'di. Anne tarafından dedesi eski sadrazamlardan Saffet Paşa'dır. Orta ve lise tahsilini Kadıköy'deki Saint Joseph Fransız Lisesi ile Galatasaray Lisesi'nde yaptı. 1912’de Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Ayrıca Galatasaray Lisesi'nde tarih öğretmenliğinde bulundu. Bu kısa hizmetten sonra yazı hayatına atıldı.

Sedat Simavi’nin Melek Simavi ile bir evliliği oldu. Bu evlilikten Haldun Simavi, Erol Simavi adında iki çocuğu dünyaya gelmişti. Sedat Simavi, 1953 yılında 57 yaşında vefat etmişti.

"Ankara’nın Koyunu, Sonra Çıkar Oyunu." (çizen: Sedat Simavi). Güleryüz dergisi "Zafer ve Galibiyet Nüsha-i Fevkaledesi" Ekim 1922, İzmir'in kurtuluşunun hemen ardından yayımlanmış.Sedat Simavi, İnci, Diken, Karikatür gibi mizah dergilerini yayınladı.

1916'da haftalık olarak yayımlamaya başladığı Hande dergisiyle basın hayatına başladı. 1917’de Pencere ve Casus isimli ilk konulu Türk filmlerini yönetti. Mizah alanında da eserler veren Simavi’nin Yeni Zenginler (1918) ve Kadınlar Saltanatı (1920) isimli karikatür albümleri vardı.

Sedat Simavi devrinin en ünlü haftalık dergisi olan Yedigün çıkarmış , böylece Türk basın hayatına mecmuacılıkta büyük yenilikler getirmişti. 1920’de Dersaadet adıyla günlük bir gazete çıkardı; Kurtuluş Savaşı yıllarında yayınladığı Güleryüz isimli mizah dergisiyle Kuvayi Milliyecileri destekledi.

1921-1930 yılları arasında Hanım, Hacıyatmaz, Yıldız, Meraklı Gazeteci, Yeni Kitap, Arkadaş gibi çok sayıda dergi yayımladı. 1933’te çıkardığı haftalık Yedigün ve 1935’te devraldığı Karagöz isimli dergilerin yayımını uzun yıllar sürdürdü.

Sedat Simavi, 1 Mayıs 1948’de Hürriyet gazetesini kurdu ve başyazarlığını yaptığı bu gazeteyi Türkiye’nin en çok okunan gazetesi durumuna getirdi. Hayatının sonuna kadar da gazeteci olarak "Hürriyet"te başmakaleler yazdı.

Karikatür, ressam ve yayıncılık uğraşı dışında sinema ve edebiyat alanında da çalışmalar yaptı. İlk konulu filmi Pençe’yi 1917’de çekmiş, aynı yıl çekmeye başladığı Casus adlı film ise yarım kalmıştı. Fujiyama (1934) adlı romanının yanı sıra Hürriyet Apartmanı (1940), Düşenin Dostları (1940), Ceza (1941) gibi tiyatro oyunları yazmıştı. Simavi’nin Sesli, Sessiz ve Renkli Sinema (1931) ve Jean Jacques Rousseau Kimdi? (1932) gibi kitapları da bulunmaktaydı..Hürriyet Apartmanı, 1945'te filme de çekilmiş. Talat Artemel başrolünü oynamıştı.

Sedat Simavi, 1946’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer almış ve 1949’a kadar başkanlığını yürütmüştü.

Meslek büyüğümü saygıyla, rahmet dileklerimle anıyorum.