Osman Nihat Akın, güzel Fransızca konuşurdu. İstanbul maliye dairesinde tahakkuk memuru olarak başladığı resmi görevi, aynı dairede müfettişlik yaptı. İstanbul Yüksek Denizcilik Okulu Ekonomi öğretmenliği son resmi göreviydi.

Osman Nihat Akın, musiki yeteneğinin yanında iyi bir şairdi. Bestelerinin bazılarının güftesi kendisine aitti. Bazı güfteleri de başka bestekârlar tarafından bestelenmişti. Bunlardan birisini Şükrü Tunar bestelemişti.

"Bir zamanlar mâziye bak ne kadar şendik 
İkimizin mes'ud olmak emeli vardı 
Gören, bilen nazarında sevdalı dendik 
Göze gelen böyle aşkın eceli vardı. "

Osman Nihat, gençlik yıllarında, yolda bir kız gördü.  Vuruldu. Peşinden gitmeye başladı. Issız bir yerde yaklaşıp nağmeler yağdırmaya başladı. Kız yüz vermiyordu. Osman Nihat, kolay kolay bırakmayacaktı. Nüktelere devam etti.  Kız hırçınlaştı:  "Yeter ha! Şimdi polise söylerim"  diye tehdit edince Osman Nihat;  "Aman Hanımefendi etmeyin" dedi.  " Niye polise de bana değil?" .

Zor problemleri basite indirgemekteki yeteneği sayesinde, ekonomi ve işletme ekonomisi konusundaki dersleri, öğrencileri arasında ilgiyle takip edilirdi.  Hocalık hayatındaki başarısının sırrı, klâsik eğitim yerine, yaşanılan hayattan bulup çıkardığı örneklerle ders verişiydi ki,  öğrencileri  ona "Naylon Profesör lakabını takmışlardı. Osman Nihat Akın'ın geniş ansiklopedik bilgisi vardı. Her konuda yazılar, fıkralar, makaleler yazardı. Kendine özgü olan ince nükte ve buluşlarıyla basın dünyasında da ünlüydü. İnandığı davaların yılmaz bir savunucusu ve takipçisiydi.

Genel olarak makale, araştırma ve hatıra yazıları yazardı. Yazılarında "Neydede", "Hafid-i Rasim", "Delikli İğne" gibi takma adlar kullanırdı. Yazıları, sade ve akıcı idi. Kültür çevreleri onu dedesinin yerine koymuştu. Türk müziğini hor görenlere şu espriyi yapmıştı: "Oğlan çocuğu doğacak diye evdeki kız çocuğunun gırtlağını mı sıkmak lazım!"

Osman Nihat Akın'ın bestelerinin çoğu popüler olmuştu.  Dönemin en tanınmış ses sanatkârları tarafından plâklara okunmuştu. İşte onlardan birini yazmak istedim: 

Güzel bir göz beni attı bu derin sevdaya
Benziyor şimdi benim ömrüm uzun rüyaya
Yâri karşımda görsem de dalarım hülyaya
Benziyor şimdi benim ömrüm uzun rüyaya

Darülfünun Tarih Profesörlerinden olan Ahmet Refik Altınay aynı zamanda yazar ve şairdi. Atatürk'ün doğduğu yıl 1881'de Beşiktaş'ta doğmuştu. . Ahmet Refik Altınay, Türkiye'de popüler tarihçiliğin kurucusu ve en başarılı kalemiydi.

Yazdığı yüze yakın kitap ve bine yakın makalede, resmi belgeleri ve diğer tarihsel kaynakları titizlikle yorumlamış, gerektiğinde öyküleştirerek anlatmıştı.  1937 yılının ekim ayında 56 yaşındayken İstanbul'da zatürreeden vefat etti.

Osman Nihat ile Altınay iyi arkadaşlardı, beraber tavla oynar ve Büyükada Dil Burnu'nda beraber gezerlerdi. 

Kader onları 1937 yılında Altınay'ın ölümü ile ayırdı. Bu duruma çok üzülen Osman Nihat Akın, Altınay'ın birinci yıl dönümünde yine Dil Burnu'nda gezerken hislerini nağmeye döktü. Nihavent şarkıyı arkadaşının anısına besteledi:

Yine bu yıl ada sensiz, içime hiç sinmedi
Dil'de yalnız dolaştım hep, göz yaşlarım dinmedi
Ben de şaştım, nasıl oldu, yüreğime inmedi
Dil'de yalnız dolaştım hep, göz yaşlarım dinmedi.

14 (24)  Ekim 1959 tarihinde akciğer kanserinden 54 yaşında öldü ve Karacaahmet mezarlığına defnedildi.

Osman Nihat Akın'ın şarkılarından bazılarının adını anmak istiyorum: 

Kaç yıl yüreğim sızladı âteşlere yandım 

•    Ne müşkülmüş seni sevmek sana yâr olmak 
•    Cevrin yeter artık bu kadar olma sitemkâr 
•    O güzel başını göğsüme koysan 
•    Yine bu yıl ada sensiz içime hiç sinmedi 
•    Yaşlı gözlerimi kuruttum bu gece 
•    Seyre daldık gonce-i handânı bir ömür bitti 
•    Sen arzu ettin bu ayrılık senden eserdir 
•    Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin 
•    Güzel bir göz beni attı bu derin sevdaya 
•    Göze mi geldim sen mi unuttun gelmiyorsun ah 
•    Girdim yârin bahçesine gül dibinde gül-izâr 
•    Geçti hayal içinde bunca yıl bir gün gibi 
•    Ellere uzaktan bak bana yakın gel 
•    Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik 
•    Bir ihtimâl daha var o da ölmek mi dersin 
•    Bir güneş bahtıma bir gün doğacaktır sanırım