Aramızdan ayrılışının yetmiş dokuzuncu yıl dönümünü bahane ederek, Türk edebiyatının bir anıt yazarından  ve eserinden söz edeceğim.

Halid Ziya Uşaklıgil, 1866’da doğdu. Uşak kökenli "Uşşakizadeler" ailesindendi. Servet-i Fünun ve Cumhuriyet Dönemi yazarlarındandı. Çok istediği hariciyecilik mesleğine giremeyince rüştiye öğretmeni oldu. Daha sonra bir süre Osmanlı Bankası’nda çalıştı. 20 yaşında gazetelerde yazıları çıktı. 27 yaşındayken Recaizade Ekrem ve derginin "Edebiyat Bölümü'nün başındaki Tevfik Fikret'le tanışarak, Servet-i Fünün yazarlarına katıldı.

Meşrutiyet’ten sonra bir süre Darülfünun Edebiyat Fakültesi’nde görev aldı. Cumhuriyet'in ilanından sonra Son Posta gazetesinde yazılar yazdı.

Romanlarında yalnız İstanbul'u anlattı. Ama hikâyelerinde Anadolu ve köy hayatına, kasabalardaki yaşayışa yer vermişti. 27 Mart 1945 te ölmüştü.

 Halid Ziya'nın "İstanbul dönemi romanları" denebilecek romanları Mai ve Siyah, ve Aşk-ı Memnü Serveti Funün’da yayımlandı. Kırık Hayatlar, aynı dergide tefrika edilmeye başlandı; Servet-i Fünün'ıuı 1901'de kapatılınca, kalan kısmı İrtika dergisinde çıktı. 

Halid Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah’ı “Eksik Parça Yayınları” arasında günümüzde her kesimden kimsenin rahat okuyabileceği ve anlayabileceği sadeleştirme ile yayınlandı. Yayın evinin yayın danışmanlığını Feridun Andaç, yönetmenliğini Asiye Ademir editörlüğünü Saide Tokuç yapıyor. Mai ve Siyah’ı büyük bir sabır ve titizlikle Kemal Bek yayına hazırlamış. Diyebiliriz ki, günümüz insanının anlayamadığı hiçbir nokta kalmasın diye, kılı kırk yarmış.  Romanda geçen arkaik kelime, kişi, kurum ve benzeri her anlatımın günümüz dilindeki karşılıklarını dip notlar halinde vermiş. Her sayfada en az on açıklamaya rastlıyorsunuz.

"Ma", Arapça ‘da "su" anlamına geliyor. İ ise, Farsça sıfat eki. Kitabın adına “Mavi ve Siyah” diyebilirsiniz. . 

Mai ve Siyah, Fransız yazar Stendhal'ın Kırmızı ve Siyah romanında olduğu gibi simgesel bir anlam taşıyor.

Roman kahramanının yaşama hayalci ve duygusal bakış açısıyla bakmasına karşın, eser realizmin gerçekçiliğin özelliklerini taşıyor.

Cevdet Kudret, Varlık yayınları arasında çıkan “Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman 1 adlı eserinde Mai ve Siyah’ı şöyle özetlemiş:

“Ahmed Cemil, orta halli bir ailenin oğludur. Mekteb-i Mülkiye'de okumaktadır. Son sınıfa geçeceği sıralarda babası ölür; annesiyle kız kardeşini geçindirmek görevi Ahmed Cemil'e düşer.

Ahmed Cemil bir yandan kitapçılara macera romanları çevirir, bir yandan geceleri özel dersler vermeye başlar. Aynı zamanda büyük bir eser yazmağa uğraşır.

Okulu bitirdikten sonra memurluk almaz, gazetelerde çalışmasını sürdürür.

Tepebaşı Bahçesi'nde mehtaplı "mavi bir gecede" kurduğu bir hayale göre; eserini bitirip de bastırınca büyük bir ün ve servet kazanacak; o zaman, zengin bir ailenin çocuğu olan okul arkadaşı Hüseyin Nazmi'nin henüz çarşafa giren kız kardeşi Lamia'yı isteyecek...

Ahmet Cemil, Lamia'yı için için sevmekte, fakat bu sevgiyi kendisinden başka kimse bilmemektedir.

Genç şairin mavi bir gecede kurduğu bu hayallerle hayat birbirine uymaz: Yeni bitirdiği eserini bir gün Hüseyin Nazmi'nin evinde arkadaşlarına okur, fakat eski edebiyat taraflıları, eserin aleyhine yazı yazarlar. Ahlaksız bir adam çıkan eniştesinin attığı dayak yüzünden kız kardeşi İkbal çocuğunu düşürür ve ölür; sevgilisi Lamia bir subayla nişanlanır...

Bunun üzerine, Ahmet Cemil, ne zamandan beri büyük umutlarla hazırladığı eserini ateşe atıp yakar ve Yemen'de bir ilçe kaymakamlığı alarak, annesiyle birlikte, "siyah bir gecede" İstanbul'dan uzaklaşır.”