Suriyeli fuhuş çetesi, Konya’da yaşayan 21 yaşındaki genç kızı fidye için kaçırdı.

Kızın babasını arayan çete üyesi, “7 bin dolar ver, kızın Bursa’da gel al” dedi.

Polis tarafından düzenlenen operasyonda, 1’i kadın 4 çete üyesi yakalandı. Genç kız, kurtarıldı.

Hiçbir derdimiz kalmadı, bütün sorunlarımızı çözdük, şimdi bir de Suriyeli çetelerle uğraşıyoruz!

Ensar-muhacir muhabbetiyle, ülkelerinde savaş var, kadınlar çocuklar mağdur diyerek Suriyelilere kapımızı açtık…

Gerçekten mağdur olan, çocuklar, kadınlar, hatta yaşlılar gelsin… Destek olalım.

Ancak sınırlarımız artık yol geçen hanı olmasın.

Canı isteyen girsin, canı isteyen dönsün, sonra tekrar gelsin…

Bu kadar rahatlık fazla değil mi? Ülkenin güvenliği için tehlike oluşturmuyor mu?

Türk vatandaşları, elini kolunu sallayarak Suriye dahil, herhangi bir ülkeye gidebiliyor mu?

Ne gelen belli, ne giden belli…

Ülkemizde kaç Suriyeli veya kaç yabancı yaşıyor, bilen yok… Sayısı bilinmediği gibi kaydı hiç yok.

Olay o hale geldi, o kadar çıkılmaz bir hal aldı ki…

Yabancılar şube müdürlüğünde veya yabancıların işlemlerini yapan vergi dairesi ve göçler idaresindeki memurlar bile büyük sıkıntı yaşıyor. Memurlara tuzak kuruluyor, tehdit ediliyor, para vermezseniz şikayet edeceğiz deniliyor.

Para koparamayınca da iftira atıyorlar.

Olaylar bireysel kaldığı için kişiler, mağdurlar tek kalıyor; dertlerini anlatamıyorlar.

Hele Suriyeliler, özellikle İstanbul’da belli mahalleleri mesken tuttu; ne yazık ki bazı yerlerde kurtarılmış bölge ilan etmişler gibi kimseye nefes aldırmıyorlar.

Birçok kanunsuz eylem yapılıyor.

Kayıt tutulmadığı ve kimin nerede yaşadığı bilinmediğinden suçluları bulmak mümkün olmuyor. Zaten birbirini ele vermiyorlar. Çok sıkıştıkları zaman hemen sınırdan kaçıyorlar.

Ara ki bulasın…

Tabi ki zorda olana yardım edelim, destek verelim…

En azından kurallara uysunlar, kanun dışı işlerden uzak dursunlar…

Gerçekten zulümden kaçan ve Çin’e döndükleri takdirde idam edilecek veya hapse atılacak olan Doğu Türkistanlılar, Türkiye’de kalabilmek için çalmadık kapı bırakmıyor. Çoğu zaman maalesef sonuç alamıyorlar.

Suriyelilere her şey serbest; ülkemizde özgürce her yerde yaşıyorlar, geziyorlar, haraç kesiyor, çete kuruyor, adam kaçırıyorlar.

Bu işte bir gariplik yok mu?

*****

Bir kere sarılabilir miyim?

Jandarma; soğuk bir kış günü Afyonkarahisar’da trafik uygulaması yapmaktadır.

Yanında eşi ile seyahat eden yaşlı bir amcanın aracını kontrol için çevirirler. Kontrolden sonra birkaç eksiklikten dolayı amcaya ceza yazılır.

Amca makbuzunu alıp aracına doğru giderken geri döner ve Jandarma Astsubay Zeki Marmara’ya;

- Evladım sana bir kere sarılabilir miyim? der.

Astsubay Zeki Marmara insanların ceza yazıldıktan sonra söylenmesine alışıktır.

- Hayırdır amca, niye sarılacaksın? diye sorar.

Amca:

- İçimden geldi evladım, der.

Astsubay Zeki; sıcak bir tebessümle:

- Gel sarılalım, der.

Sarılırlar...

Ayrıldıklarında amcanın gözleri yaşlıdır. Ve hızla aracına doğru yürüyüp biner.

O esnada Astsubay Zeki Marmara hiçbir şey anlamadığı bu durumu açıklaması için;

- Amca niçin ağladığını bana söyleyeceksin? diye ısrar eder.

Amca gözleri buğulanmış olarak yanındaki hanımına dönüp bakar.

Teyze de ağlamaktadır.

Bu esnada Uzman Çavuş Faruk Yayla da yanlarına gelmiştir.

Amca ısrara dayanamaz. Astsubay Zeki Marmara’ya şefkatle bakar ve anlatır:

- Oğlum yaşasaydı senin yaşlarında olacaktı. Cizre’de şehit düştü…

Astsubay Zeki Marmara ve Uzman Çavuş Faruk Yayla, kurşun yemiş gibi sarsılırlar…

Bir müddet gözleri birbirlerine takılı kalır. O an zaman durur, dünyevi tüm sıkıntılar mis kokulu evlatlar unutulur…

Afyon’un soğuğunda yürekleri alev alev yanmaktadır.

Amca aracını vitese takar, gitmek üzereyken aracını durdurup ceza makbuzunu geri isterler.

Zorla da olsa elinden alırlar.

Amcanın ellerini öpüp; “Biz de senin evladın sayılırız, evlatlar babalarının cezasını öderler. Gerçi bu cezanın bedeli Cizre’de çoktan ödenmiştir. Lakin kabul edersen bir kerede biz ödemek istiyoruz” deyip amcayı hürmetle uğurlarlar…

*****

TEBESSÜM

Doktor

Dünyaca ünlü kalp doktorunun arabası bozulmuş ve tamire götürmüş. Tamirci arabanın kaputunu açmış ve doktora dönerek:

- Size bir şey soracağım. Hemen hemen aynı işleri yapıyoruz. Örneğin ben şimdi özenle kaputu açacağım, bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları ve motor yağını değiştireceğim. Hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp, yerine yenisini takacağım. Söyler misiniz, siz nasıl oluyor da milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?

Doktor tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş:

- Bunların hepsini motor çalışırken yapabilir misiniz?

*****

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanın neyi eksikse onu gözünde büyütür.

Bernard Shaw