Özel günlere önem veririz ya da verir gibi yapıyoruz.

Öğretmenler Gününde öğretmenler baş tacımızdır… Öyle övgü dolu sözler konuşulur, yazılır ki; ülkemizde öğretmenlerin el üstünde tutulduğu, en itibarlı meslek olduğu, herkesin saygıda kusur etmediği sanılır.

Doktorlar, hemşireler de öyle. Tıp Bayramında hepsi bizim vazgeçilmez değerimizdir!

10 Nisan’da Polis Günü var… Polislerimiz için de aynı şeyler tekrarlanacak…

Anneler günü, babalar günü, sevgililer gününü saymıyorum bile…

Ne yazık ki, gerçekler hiç de öyle değil. Hepsi sadece bir gün için geçerli… Bir gün bile değil, bir anda düşünülür, konuşulur; sonra hepsi unutulur…

5 Nisan Avukatlar Günüydü… Öyle sözler yazıldı, söylendi, paylaşımlar yapıldı ki!

Sadece iki gün geçti… Bugün hatırlayanınız var mı?

Avukatlar, yargının üç önemli ayağından biridir…

İddia, savunma ve karar… Başka bir deyişle savcı, avukat ve hakîm…

Bugün için hakîm ve savcılarla, avukatların eşit şartlarda mücadele ettiklerini; hakîm ve savcı ile savunma ayağı olan avukatların yargılama aşamasında aynı imkanlara sahip olduklarını söyleyebilecek bir Allah’ın kulu var mı?

Hakîm dosyada gizlilik kararı veriyor, avukatlar uzaktan bile dosyayı göremiyor. Gizlilik kararı verilen dosyaları geçtim, basit bir hukuk dosyasını incelerken bile avukatların önüne bin bir engel çıkarılıyor.

Dosyayı incelemek için gelen avukata, “Niçin randevu almadın?” diyebilen mübaşir bile var!

Yine dosyadan fotokopi almak istediğinde avukat kimliğini bırakmadan iki sayfa evrak teslim edilmiyor… Tamamı için fotokopi alınacaksa mübaşir veya bir memur olmadan dosya avukata verilmiyor.

Dilekçe olmadan dosyadan fotokopi alınamaması veya dosyanın incelenmesine izin verilmemesi kısmını çoktan geçtim.

Diyebilirsiniz ki fotokopiye ne gerek var… Avukatlar, UYAP’ta zaten dosyayı görebiliyor.

Eğer avukat vekaletname sunmamışsa UYAP’ta dosyayı göremez. Vekalet sunması da yeterli değil, dosyası görebilmesi için avukatın UYAP’a eklenmesi gerekir. Bu da yetmiyor tabii ki, bütün evrakın UYAP’a yüklenmesi şart…

Gizlilik kararı verildiği için UYAP’ta bile avukata açılmayan evrakı saymıyorum!

Aslında yargı sistemimizin avukata verdiği değer adliye kapısında net bir şekilde anlaşılıyor.

Hakîm, savcı ve tüm memurlar, hatta görev için dışarıdan gelen polisler, hiçbir kontrolden geçmeden adliyeye giriyor. Adliyede sözleşmeli ve işçi statüsünde çalışanlar bile girişte kontrolden geçmiyor.

Sıra avukata gelince…

Avukat adliyeye girerken x-ray cihazından geçmek, çantasını makineden geçirmek zorunda...

Çünkü avukat çok tehlikeli!

Avukatlık Kanununda “Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz” hükmü var.

Kanunda açıkça avukatın üzeri aranamaz deniliyor. Maalesef kanunda yazmakla sorun çözülmüyor ülkemizde…

Avukatlar, adliyeye bile kontrolsüz giremiyor, çantası cihaza sokmak zorunda kalıyor, bir nevi üstü aranıyor.

Daha adliye kapısında adalet can veriyor!

*****

Papazın vasiyeti

Bir papaz, bir doktor, bir öğretmen ve bir avukat çok sıkı dosttular. Bir araya geldikleri bir gün, papaz cebinden 30 bin dolar çıkarır ve her birine 10 biner dolar verir. Öldüğünde bu paraların da mezarına gömülmesini arkadaşlarından rica eder.

Bir süre sonra papaz ölür. Öğretmen, doktor ve avukat papazın mezarına birer zarf gömerler. Cenaze sonrası 3 arkadaş meyhaneye gidip efkar dağıtmaya karar verir.

Boşalan kadehler arttıkça hepsini sıkıntı kaplamaya başlar. Önce öğretmen itiraf eder:

- Arkadaşlar, çok utanıyorum ama itiraf etmek zorundayım. Papazın verdiği paranın bir kısmını okul için kullandım ama mecburdum. Sonuçta bir hayır işi. Mezara 7 bin 500 dolar bıraktım. Özür dilerim.

Doktor da öğretmenin itirafından cesaret bularak anlatmaya başlar:

- Sorma, ben de ne yazık ki 5 bin dolar koyabildim. Hastanenin birtakım şeylere ihtiyacı vardı.

Avukat kendinden emindir. Arkadaşlarının yaptıklarına sinirlenerek anlatır:

- Sizlere inanamıyorum, bu yaptığınız çok çirkin! Ey papaz arkadaşım, hiç merak etme. Ben paranın tamamını gönderdim yanına. 10 bin dolarlık çek kefenin sağ cebinde, nur içinde yat!
*****                 

TEBESSÜM

Kaz

Mahkemelik olan Temel, avukat arkadaşına vekalet verir ama davayı kazanacağından emin değildir.

Avukatına danışır:

- Acaba hakîme bir çift kaz yollasam mı?

- Katiyen yapma. İşte o zaman davayı kesin kaybederiz. Rüşvet konusunda en titiz hakîmdir.

Dava sonuçlanır ve Temel davayı kazanır. Temel avukata hava atar:

- Dua et bana, bir çift kaz göndermesem bu davayı kaybederdik.

- Ne diyorsun sen, hakîme kaz mı gönderdin?

- Tabii, ama karşı taraf adına…
*****

GÜNÜN SÖZÜ

Adalet güzeldir. Fakat devlet yöneticilerinde olursa daha güzeldir.

Hz. Muhammed (S.A.V.)