Geçen yıl kardeşini kaybeden Alişan'ın eşi Buse Varol, bu hafta bir televizyon programına konuk oldu. Eşinin kardeşini kaybetmesiyle ilgili "Bu bizim için hiç kapanmayacak bir yara. Alişan'ın su içerken bile vicdan azabı çektiği zamanları biliyorum. Aldığı nefesi bile sorgulayabiliyor insan. Yaşamayan anlamaz" diyerek yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlattı.
Buse Varol daha sonra sözlerine şu şekilde devam etti. “Tanınır olmanın yorucu bir tarafı var. 'Öf bu da hep magazinin içinde' diyorlar. Magazinin içinde olmayı ben seçmiyorum. Sen ne kadar özgür bir birey olursan ol, 'insanlardan bana ne' de, ki ben öyle bir insanım, ama bu işi yapıyorsan böyle diyemiyorsun. Alişan'ın kardeşinin kaybı hiçbir zaman geçmeyecek, Bu çok bambaşka bir şey” dedi.
Gerçekten Buse Varol’un dediği gibi çok zor bir durum. Bu yara kapanacak gibi bir acı değil. Ben Alişan’ı yakinen tanıyan ve geçen seneden beri onunla beraber çalışan bir gazeteci olarak acısına şahidim. Alişan, kardeşine, ailesine o kadar düşkün birisi ki kelimelerle anlatamam. O kadar Sizden Bizden biri, bunu her zaman görüyorum.
Anadolu’ya işe gittiğimiz her yerde, çekimlerde halk ile beraber oluyor. Sonrasında kendisi İstanbul’a geri dönüyor, çekimlere yalnız devam ediyorum. Daha sonra arkasından, tanıştığı, röportaj yaptığı gerek halktan insanlar gerekse belediye başkanları, kim olursa olsun bana sıklıkla “Hüseyin Bey Alişan’ı biz egolu, burnu havada olan bir ünlü sanıyorduk. Ne kadar mütevazı, kimseyi kırmıyor, çok ailemizden biri gibi” diye samimi itirafta bulunuyorlar.
Kendini bilmez bir kesim kardeşini kaybetmesinden dolayı Alişan’ın ağlamalarına reklam gibi saçma sapan yorumlar yapıyor. “Şöhretli insan bu kadar mütevazı olmaz, rol yapıyor” diyenler var.
Yani ağzı olan konuşuyor diyorlar ya işte zaman zaman ağzı olan gerçekten konuşuyor. Tanımadan, analiz yapmadan insanı yargılamak çok kolay. Maalesef klavye şövalyeleri her yerde…
Alişan gerçekten bir başka! Adam gibi adam! Bunu sadece burada değil konusunun geçtiği her ortamda konuşuyorum ve anlatıyorum. Alişan babamın oğlu değil, ekmeğimi de o vermiyor. O da benim gibi bu programda çalışan biri. Ama Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek lazım. Allah ta zaten ona gönlüne göre veriyor. Atalarımız “Herkes kalbinin ekmeğini yer “ diye boşuna dememişler.
Allah ne Ona ne de herhangi birine altından kalkamayacağı acılar vermesin.
Sevgi ve hoşgörü ile kalın…