11 TEMMUZ 1995 – 15 TEMMUZ 2016

Evladı- Fatihan toprakları yakın tarihte Temmuz ayı içerisinde 2 kara güne şahit oldu. 11 Temmuz 1995’te Müslüman Boşnak kardeşlerimize yapılan SREBRENİTSA katliamı ve 15 Temmuz 2016’da vatanımız Türkiye’ye yönelik hain işgal girişimi. Haçlı zihniyetinin yakın tarihte bize yaşattığı bu iki kara günü Türk Milleti olarak hiçbir zaman unutmayacak ve unutturmayacağız. 

“SREBRENİTSA, 8372”

1991- 1995 yılları arasında Yugoslavya’da yaşanan iç savaşta Birleşmiş Milletler bünyesinde barış gücü oluşturulmuş bu sözde barış gücünün Srebrenitsa bölgesinin  başına Hollandalı Komutan Thom Karremans getirilmişti. Günümüzde Türk Milletine düşmanlığıyla ön plana çıkan Hollanda o dönemde Müslüman Boşnak kardeşlerimizi Sırp kasaplarının önüne atmaktan çekinmemişti. Bir hafta süren katliam, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, insanlığa yapılan en büyük suç olarak kayıtlara geçti. Bu insanlık suçu işlenirken Avrupa günümüzde olduğu gibi sessiz kalmayı tercih etmişti. 

1995 yılının 11 Temmuzunda Sırpların Bosna Hersek’te 8372 Müslüman Boşnak kardeşimizi katletmesinin üzerinden tam 22 yıl geçti. Ratko Mladiç komutasındaki Sırp orduları, Srebrenitsa'ya yönelik saldırılarını arttırdıklarında, Müslümanlardan toplanan silahların geri verilmesi için başvuru yapılmıştı. Ancak Hollandalı Komutan Thom Karremans, silahların geri verilmesini reddetti. Hollandalı askerler, bir gece Bosna'da bulunan Birleşmiş Milletler Barış Gücü'ne bağlı Hollandalı komutandan aldıkları emir doğrultusunda şehri boşalttılar ve şehrin güvenliğinden sorumlu Thom Karremans, 25 bin Müslüman Boşnak kardeşimizi ve şehri Sırplara teslim etti. 

Bu olay sonrasında Müslüman kardeşlerimiz Avrupa’nın gözleri önünde katledildi. 11 Temmuz katliamından sonra Sırp generalin kenti boşaltan Hollandalı komutana hediye verdiği görüntülerinin ortaya çıkmasıyla Birleşmiş Milletlerin aslında bölgeye bir barış gücü göndermediği aksine aynı zihniyette oldukları haçlı Sırpların Müslüman kardeşlerimizi katletmesine yardımcı olduğu anlaşıldı. Zaten söz konusu Türk ve Müslüman olunca Avrupa’nın ve Dünyanın ne kadar barış sever olduğunu 1963-1974 yılları arasında Rumların Kıbrıs Türklerine yönelik toplu katliamlarında, 1992’de Ermenilerin Azeri Türklerine yönelik Hocalı Katliamında görebilirsiniz !!! Günümüzde Doğu Türkistan’da, Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de v.b birçok islam coğrafyasında bu katliamlar sürüyor. Sözde, dünyada barışı sağlamakla görevli olan Birleşmiş Milletler ise geçmişte olduğu gibi dünyanın gözü önünde işlenen bu insanlık suçunu izlemeye devam ediyor.

Zaten haçlı zihniyeti değilmiydi kendi vatandaşlarının ölmesini bile göze alarak ülkesinin ikiz kulelerine saldırtan, bu bahaneyle Ortadoğu’yu kana bulayan 1 milyon Müslümanın ölmesine sebep olan. 11 Eylül 2001 terör saldırıları sonrasında dönemin ABD Başkanı George W. BUSH tüm dünyanın karşısına çıkarak bundan sonra haçlı seferleri yeniden başlamıştır diye konuşmuştu. Hemen ardından Afganistan ve Irak’a giren ABD’nin barış, adalet ve huzur sloganları eşliğinde Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdiğini unutmadık.

“15 Temmuz 2016 TÜRKİYE, 249”

Kara Temmuzun bir diğer karanlık günü 15 Temmuz 2016 günüydü. Asker, Polis ve Yargı içerisine sızmış, emperyalist devletlere hizmet eden hain terör örgütü FETÖ 15 Temmuz 2016 günü son Türk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetini yok etmek için bir işgal girişiminde bulundu. FETÖ aracılığıyla Türk ordusunu ele geçirmek ve ülkemizi işgal etmek isteyen emperyalist güçlerin hesap edemedikleri bir şey vardı. Silahlı Kuvvetlerimizin içerisine sızan hain FETÖ yapılanmasına rağmen Türk ordusu içerisindeki Atatürkçü, Milliyetçi subaylarımızın dirayetli ve cesur duruşu, kahraman Türk Polisi ve Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla sokağa çıkan sancağı teslim etmeyen aziz Türk Milleti. 

Türk Milleti 15 Temmuz 2016 günü tankların önünde durarak, kurşunlara göğüs germiş 249 tane şehit vermiş ancak vatanı bu hainlere teslim etmemiştir. Türk ve Müslüman düşmanı emperyalistler ve onların maşaları bundan sonrada İslam’ın son kalesi olan ülkemizi bölüp parçalamak için boş durmayacaktır. Atalarımızın söylediği gibi su uyur düşman uyumaz sözünü aklımızdan hiç çıkarmadan milli birlik ve beraberlik içerisinde düşmana karşı tek vücud olmalıyız. 

15 Temmuz 2016 günü ülkemiz çok büyük bir tehlikenin eşiğinden döndü. Üzerinden bir yıl geçti, yarın bu hain işgal girişiminin yıl dönümü. Bu millet geçmişte olduğu gibi bir kez daha tarih yazarak sancağı düşürmedi, bundan sonrada hiç düşürmeyecek.  İnşallah aziz milletimiz yakın tarihte İslam sancaktarı kimliğiyle yeniden dünyaya hükmedecek, adaleti, barışı ve huzuru tüm dünyada hakim kılacaktır. Kara Temmuz olarak tarihe geçen bu iki gün umarım milli, birlik ve beraberliğimize vesile olur, Türk- İslam coğrafyasında beyaz bir sayfa açılır…