Evet itiraf ediyorum başlıktaki ''kominizm'' terimi sizin dikkatinizi çekmek için benim seçtiğim sözcük ama emin olun konuyla asla ilgisiz değil. Hatta konunun özü gibi. Sizlere sarı taksilerden vazgeçme ve ya kurtulma olanağı sunan Uber'i bir köşede tutarken yaşamın bazı gerçeklerinden söz etmek istiyorum.

    Yavaş yavaş yağan ama insanın içine işleyen yağmurlu bir havada çıktım hastanenin kapısından. Annemi hastaneye yatırışımızın yirminci günüydü. Önceki yılın yarıdan fazlası hastanede geçmiş ama onu saymıyorum bile. Doktorlar solunum cihazı yazmışlar raporlarına. Yani 81 yaşındaki annem solunum cihazı olmadan yaşayamayacak artık bu kesinleşmiş. Ben de solunum cihazı almaya gidiyorum elimde raporlarla. Yolun karşısına geçtim  daha kolay taksi bulurum diye. Biraz bekledikten sonra taksi geldi ve bindim. Bu tür cihazların satıldığı Fındıkzade'deki iş merkezine gidiyorum. Çok trafik yokmuş 10 dakika sürmedi yolculuğum. İndim, iş merkezine girdim. Öğrenmem gerekenleri öğrenip SGK Sirkeci Müdürlüğüne gitmek için taksi beklemeye başladım. Kapısını açıp oturduğum iki taksiden sudan sebeplerle indirildim. Oysa kısa mesafe de değil. Her neyse üçüncü ve leş gibi bir taksiyle ulaştım gideceğim yere. Orada işimi bitirdim çıktım ve hastaneye dönmek için durdurduğum ilk taksiden yine saçma bir nedenle indirildim.

    Genelde asla ödün vermem bu durumlarda; bindiğim o taksiden inmem ve gideceğim yere giderim ama öyle üzgün, öyle çaresiz, öyle güçsüz bir durumdayım ki hiçbir şey yapamıyorum. Aklımda sadece annemin alacağı birkaç nefes var. Daha ne olduğunu anlamamış, ne durumda olduğunu bilmeyen annemin gözlerinden başka bir şey göremiyorum.

    Bu koşuşturma içinde ilk kez Londra'da kullandığım Uber geldi aklıma. Sonraki iki günde Uber'i kullandım. Temiz ve ferah araçlarla, hiç itiraz edilmeden, hiç arabadan indirilmeden istediğim yerlere gittim. İşlerimi hallettim. Her seferinde 5-10 lira fazla tuttu yol üçreti ve helal ettim. Tüm benliğimle, içimden gelerek helal ettim.

    Ekonominin en önemli ilkesi bence ''TAM REKABET'' ilkesidir. Rakibiniz yoksa istediğiniz gibi davranırsınız. Aldırmazsınız hiçbir şeye. Oysa ilerlemenin ilk şartıdır tam rekabet. Daha iyisini, daha kullanışlısını, daha ucuzunu üreterek geçebilirsiniz rakiplerinizi. Birilerine iktisat dersi vermeye çalışmıyorum. Her zaman olduğu gibi beyin fırtınası yapıyoruz sizlerle.

    Kısaca; iki fotoğraf makinası üreticisi olsun. Aynı malı aynı kalitede yapıp daha ucuza piyasaya veren ayakta kalacaktır. İşte devletin rolü de burada başlar. Devletin asli görevi tekel oluşumuna engel olmak ve tam rekabeti sağlamak olmalıdır.

    Sevin ya da sevmeyin bu ilkeyi en iyi uygulayan devlet Amerika Birleşik Devletleridir. Ve ABD refahının ardındaki tek gerçek budur. ''Gelişmiş'' diye adlandırdığınız diğer ülkelerin başarısının ardındaki sır da budur. Bir de kendilerini size ''gelişmiş'' olarak tanımlandırmaları tabi ki. Siz sizin dışınızdaki birine gelişmiş derseniz kendinizi gelişmemiş olarak aklınızın bir köşesine yazarsınız ve bu ön yargı asla sizi bırakmaz.

    Komünizmin kaybettiği yerde burasıdır. Rekabet yoktur ve kimse daha iyisini yapmak zorunda değildir. Lütfen devlet müdahalesi ve gücüyle yapılanları söylediklerimin dışında tutun. Ekonomik kavramlar açısından bakacak olursak tüm durumlar tanımlanmıştır diyebiliriz. Tam rekabet piyasalarına giriş-çıkış kuralları gibi.  Anlatmak istediklerim için ne bu sütunlar yeter ne de ben burada bunu başarabilirim.

    Taksi plakaları artık tekelleşmiş mafyavari bazı büyük sermayedarların elinde. Taksicilikte artık bazı insanların son çaresi. Kiralar yüksek, arabalar kiralık bu yüzden o araçta çalışan aldırmıyor kirli, dökülmüş, sigara kokan (zaten şöförler de içiyor durmadan) arabadan rahatsız olan gariban Türk vatandaşına. Şöförler kaba ve saldırgan ki Uber çağırıp döverek-kurşunlayarak bunu gösterdiler herkese. Oda başkanları da bu durumu tasdikledi. Kimse kusura bakmasın temiz ve pırıl pırıl olanları ayrı tutarak söylüyorum; ben bu cahil, saldırgan, kötü niyetli, aç gözlü, ''dolandırıcı'' tiplerle muhatap olmak istemiyorum. Ayrıca kimse Uber'i korsan taksiyle karıştırmasın. İsterseniz Uber'den taksi çağırıp taksimetrenin yazdığını ödüyorsunuz, isterseniz 5-6 lira daha fazla ödeyerek geniş, ferah, tertemiz araçlarla gidiyorsunuz istediğiniz yere. Uber olduğu sürece asla binmem sarı taksilere.

    Tam rekabet piyasasının kurallarından biri de piyasaya özgürce girişi çıkışı sağlamaktır. Taksi plakasının 1.500.000-2.000.000 Tl olduğu piyasaya kim kolayca girebilir ki?

    Kısaca UBER  ekonominin ''birey'' olma halidir. Devrimdir. Desteklenmelidir.