Özelleştirildiği günden bu yana neredeyse her yıl zarar eden ve GSM operatörleri karşısında yeterince varlığını sürdüremeyen Türk Telekom, kasası boşaldıkça eski abonelerini taciz etmeye başladı. Bu tacizler ya avukatlarla danışıklı dövüş, ya da gerçekten Türk Telekom'un "bilgisi dahilinde olmayan" dolandırıcılar tarafından yapılıyor. Ancak şimdi vereceğim örnek pek de dolandırıcı işine benzemiyor. Çünkü abone hikayesini anlatırken, muhatabının direkt Türk Telekom olduğunu söylüyor. Bakalım insanı çileden çıkartacak kadar sıkıcı hikayenin abone tarafında neler yaşanmış.

9 YIL ÖNCEKİ BORCA FAİZ YOK AMA!

Uzun yıllar süren sabit telefon aboneliğini cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla birlikte sonlandırmak isteyen bir vatandaş geçen yıl ekim ayında kurumun kapısını çalar. Artık sabit telefon kullanmak istemediğini ve hattının kapatılması talebini iletir. Kurum çalışanı vatandaşa, 9 yıl önceden kalan 5 liralık borcunu hatırlatır ardından tahsilatını yapar "Borcu yoktur" kağıdının yanı sıra hattı kapattığına dair belgeyi verir. Ancak bir hatırlatma yapar, abone 6 ay sonra vazgeçme hakkını kullanırsa yine aynı numarayı alabileceğini bu nedenle hattı başkasına vermeyeceklerini söyledi.

6 AYDA BİR KAPATMA KAĞIDI

Abone, 6 ay sonra yani 2 Mart'ta Türk Telekom'a gider ve numarayı istemediğini söyler. Aradan 6 ay daha geçer ve neredeyse her gün Türk Telekom'dan aranmaya başlar ve hattı geri isteyip istemediği sorulur. Abone, ısrarla numarayı istemediğini söylese de dinletemez. Bunun üzerine tekrar Türk Telekom'un yolunu tutar. Daha önce kendisine "kapatma" kağıdı veren çalışanı bulur ve durumu anlatır. Çalışan, "Onlar sizi aramaya devam eder, oralı olmayın. Ben size bir kapatma kağıdı daha vereyim ve tekrar sisteme hattı kapattığımıza dair bilgi gireyim" diyerek aboneyi gönderir.

GÜNLÜK 100 LİRA FAİZ OLUR MU?

Elinde başka bir kağıtla evine giden aboneyi, aylar sonra bu kez de isminin Ayşegül olduğunu söyleyen bir avukat arar. Aboneyi, geçen pazartesi arayan "avukat" 200 lira borcu olduğunu bu paranın faiziyle 400 liraya çıktığını Salı sabahına kadar ödemediği takdirde borcun 500 lira olacağını söyler. Abonenin icraya verildiğini ödemediği takdirde evine haciz gönderileceği tehdidini de savurmadan telefonu kapatmaz. Telekom'un tacizlerinden sıkılan abone, elinde iki adet "kapatma" ve "Borcu yoktur" kağıdıyla avukata gider. Ayşegül ismindeki kadının verdiği dosya numarasının yanı sıra elindeki tüm evrakları, Türk Telekom'da kendisine "yardım eden" çalışanın ve kendisini defalarca telefonla arayan "call center" çalışanlarının isimlerini tek tek avukata verir. 

ABONEYE BORCUN İÇERİĞİ SÖYLENMİYOR

Ayrıca kurumla yaptığı telefon görüşmelerinin kayıtlarını da hatırlatır. Ama iş artık inada binmiştir, abonemiz tekrar  Türk Telekom'un yolunu tutar ve kendisine "her zaman yardımcı olan" çalışanı bulur ve başından geçeni anlatır. Çalışan, "Siz onları takmayın teyzeciğim" diyerek aboneye yine "boş" vaatte bulunur. Abone, kendisini arayan "avukatın" dolandırıcı değil, Türk Telekom'un bilgisi dahilinde olduğunu anlar. Ancak Ayşegül ismindeki kadın ısrarlıdır, tekrar arar ve abone kendisine şimdiye kadar hiçbir tebligat gitmediğini söyler ve borcun içeriğine dair bilgi ister. Ancak "avukat" bu "bilgiyi" de "borçlu" olan aboneden saklar ve haciz, icra vs. tehditlerine devam eder. Abone, Türk Telekom "davası" artık adalete kaldı. Türk Telekom, bir ev telefonu abonesini bile tekrar bünyesine katmak için bu kadar çaba sarf ediyorsa, bu artık kurum olarak zarar etmekten öteye geçmiş iflasın eşiğine gelmiş demektir...