13 Haziran, büyük Türk düşünürü aydını Cemil Meriç'in ölümünün otuzikinci yıl dönümü.  Ne yazık ki Cemil Meriç'i birçoklarımız "İslamcı" la da "Ülkücü" etiketler altında tanımakta. Oysa Cemil Meriç, konulmak istenen bütün kafeslerin ötesinde vicdanı ve özgür düşüncesini halkına sunan değerlerin üstünde bir değerdi. Düşünce adamlığıyla birlikte alçak gönüllü bir şairdi. İşte ondan kalan bir dörtlük:

"Yıldızları söndürmüş fırtına /  Batan bir gemidesin /  Senden ne kalacak yarına /  Kıyılardan imdat isteyen, sesin.."

Elli beş yılı aşkın bir süredir Türk Basını'nın maddi ve manevi olarak yanında olan Basın İlân Kurumu,  Türk basınla birlikte Türk Kültür hayatına da ölmez eserler kazandırıyor. Yarınların nesillerine manevi ışık kaynakları bırakıyor. Onlardan sonuncusu,  "Türk Basınında Cemil Meriç" adlı kitap oldu. Cemil Meriç için otuzuncu vefat yıldönümünde anlamlı vefa örneği...

Cemil Meriç 38 yaşında iken gözlerini kaybetmişti. Ama o, çalışmalarını sürdürdü. Doğrunun peşinde koştu. Fikir ve sanat kavgalarının dışında kaldı. Kurtarıcılığına inanmadığı politikada hep kaçtı. Yeri hep kütüphanesiydi.

Basın İlan Kurumu Yayınları'nın yönetmenliğini Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Canbey yapıyor.  Türk Basınında Cemil Meriç'in yayın editörü Adem Yılmaz. Güzel bir düşünce, titiz bir araştırma, güzel Türkçe ile ifade, şık bir tasarım ve uygulama bütünleşince bu belgesel kitap kültür dünyamıza doğmuş.

Türk Basınında Cemil Meriç, " Cemil Meriç Kronolojisi" ile başlıyor. Sonra Cemil Meriç anlatılıyor: Önce, Cemil Meriç'in kendi kaleminden kendini anlattığı yazılar derlenmiş.  Daha sonra, Cemil Meriç'i anlatan yazarların yazılardan seçki yapılmış.

Cemil Meriç'in telif ve çeviri eserleri birer birer tanıtılıyor.  Onun mülakat ve konferanslarından örneklerle kitap tamamlanıyor. Bu dev eserin bir artı değeri de Cemil Meriç'in kızı Prof. Dr. Ümit Meriç'in sesinden iki CD'lik "Babam Cemil Meriç" albümü olmuş. CD'ler de kitaplarla birlikte yarınlarımıza armağan edilmişler.

Basın İlân Kurumu Genel Müdürü Yakup Karaca kaleme aldığı "Takdim" yazısında Türk düşünce tarihinde süreli yayınların önemini anlattıktan sonra Cemil Meriç'e ilişkin özet bilgiler veriyor:

".... Matbuatı, fikirlerini yayma aracı olarak görenlerden biri de Cemil Meriç'tir. Hüseyin Cemil Meriç, 12 Aralık 1916 tarihinde Reyhanlı'da doğmuş 13 Haziran 1987'de İstanbul'da vefat etmiş Türk edebiyatı ve Türk düşüncesi tarihinde önemli yeri olan bir münevverdir.

O, Jurnal'indeki ifadesiyle 'Bir çağın vicdanı olmak isterdim, bir çağın, daha doğrusu bir ülkenin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanlan yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak isterdim. Muhteşem bir maziyi, daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim, kelimeden, sevgiden bir köprü,' diyen çağın vicdanı olmaya talip önemli bir düşünce adamıdır. Ömrünü düşünceye adayan, farklı siyasi ve dini yelpazedeki düşünce adamlarını ilim haysiyeti içinde selamlayan, her düşünceye saygılı, aydın namusuna sahip, olaylara ve kişilere objektif olma çabasıyla bakan bir mütefekkirdir.

Cumhuriyet sonrası Türk düşünce ve kültür hayatına adını altın harflerle yazdıran Cemil Meriç, Osmanlının yıkılışına ve Cumhuriyet'in kuruluşuna şahitlik etmiş, zor zamanların tanığı olmuş, yaşadığı zaman dilimi itibariyle ister istemez eski/yeni doğu/ batı gibi kelimelerin anlamlandırılma çabalarının olduğu bir dönemde bu ikilemleri yaşamış ve bu kavramlara farklı bakabilmiş bir entelektüeldir...."

Türk Basınında Cemil Meriç'in editörü Adem Yılmaz, önsüzünde, "yüzeysel gündemlerin hayatımızı işgal ettiği bir devirde, Cemil Meriç'in kitaplarda aradığı deva, emin olunuz bizim de derdimizin devası olacaktır," diyor.

Yılmaz'ın belirttiği gibi, "Cemil Meriç'i anlamaya, nesillerimizi Meriç'in coşkun nehirlere benzeyen üslubuyla buluşturmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var." Kitabın amacı da bu ihtiyacı gidermek olmuş. Neler yapılmış, neler arzulanmış? "Kitaplarla yoğrulan bir ömrün hikayesini tek bir kitaba sığdırmak... Bizim yaptığımız onun hatırasını biraz olsun canlı tutmak sadece... Hepsi bu. Ne Cemil Meriç'in kıtalar dolaşan hülyalarını, ne de uğrunda bir ömür tükettiği hakikatleri anlatmak iddiasındayız. Maksadımız sanki biraz küskün, biraz kırgın, belki biraz yorgun giden bir yolcunun hikâyesine ortak olmak arzusu...."