İbrahim Tatlıses, her ne kadar "lahmacunla viskiyi buluşturan sanatçı" olarak görülse de, şöhret basamaklarını çıkarken yolu "yer altı dünyasıyla" kesişen biri. Bu yüzden adı yıllarca adliye koridorlarında mübaşirler tarafından da anons edildi.

Tatlıses, hain cunta girişiminin ardından çok önemli bazı açıklamalar yaptı. Kendisine düzenlenen silahlı saldırı yanında, ekonomik işlerine de balta indirildiğini belirten Tatlıses, TARKİM şirketini gündeme getirdi. Şirket sahibi Faruk Bayındır'ın ve 1993 yılında 540 kilo eroinle yakalanan kayınpederi Ahmet Özbey'i gündeme getiren İbrahim Tatlıses, bomba gibi açıklamalarında kısaca şunları da dillendiriyordu:

* Fethullah Gülen, Faruk Bayındır'a ait olan ve yakıt ikmali yapmadan ABD'den Türkiye'ye uçma özelliği bulunan özel jetle 15 Temmuz'da Atatürk Havalimanı'na getirildi mi?

* Gülen, darbe girişimi esnasında TARKİM'in havalimanındaki özel hangarlarında mı bekliyordu?

* Faruk Bayındır'ın, hiç bir polis veya gümrük denetimine tabi olmayan özel hangarlarından bu jetlerle kimler, neler gizlice Türkiye'ye getirilip götürüldü.

Bu iddialar çok çarpıcı olmasına rağmen, nedense basında bile çok az yer buldu. Özellikle FETÖ'yle mücadele adına her gün birçok senaryoyu gündeme getiren basının da...

* * *

İbrahim Tatlıses bu iddiaları gündeme getirdiğinde FETÖ'nün Hava Kuvvetleri İmamı Adil Öksüz için tüm gümrük kapıları alârma geçirilmişti. En son Sabiha Gökçen Havalimanı'nda görülen Adil Öksüz için Akyazı'nın Acella yaylasında ayak basılmadık yer bırakılmadı.

Adil Öksüz'ün, Akıncılar Üssü'nde "arazi bakarken" gözaltına alındıktan sonra hakim karşısına boş bir dosya ile çıkarıldığı ve bu sayede serbest kaldığını hepimiz biliyoruz artık. Karakolda 3 ayrı tutanak tutulduğu, bu tutanaklardan birinde Adil Öksüz'ün üzerinden yer belirlemeye yarayan GPS cihazı bile, hakimin önüne konulan yakalama tutanağında yer almamış.

Neredeyse tüm emniyet güçleri Adil Öksüz'ü ararken, cunta girişimi ihanetinin karakutusu olarak görülen şahsın telefonu sinyal verdi diye kilometre karelerce arazi kuşatılırken geldi İbrahim Tatlıses'in "ihbar" niteliğindeki açıklaması.

* * *

Bu tür işleri biraz olsun bilen birisi, İbrahim Tatlıses'in sosyal medya hesabından yaptığı "ihbar" niteliğindeki şok açıklamaları okuyunca "Adil Öksüz, Faruk Bayındır'ın sahibi olduğu TARKİM'in hiç bir gümrük ve polis denetimine tabi olmayan hangarlarından mı yurtdışına kaçırıldı acaba" diye düşünmeden edememiştir. Adını iki kez değiştirip, İbrahim Bayındır iken İbrahim Faruk Bayındır yapmış, daha sonra sadece Faruk Bayındır'ı kullanmaya başlamış. Bir anlamda izini silmiş bu şahıs.

Kayınpederinin eroin tüccarı olduğu, şanslı damadın sermayesinin de bu "kara para"dan geldiği, FETÖ'nün çok önemli isimlerinden biri olduğu da yazılıp çizilmişti zaten medyada. İbrahim Tatlıses, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün yanında Fethullah Gülen'le ilgili kitap yazarken öldürülen gazeteci Haydar Meriç'in ölümüyle de Faruk Bayındır'ı ilişkilendiriyordu açıklamasında. Bayındır, MHP'ye kurulan kaset kumpasında da başrollerde yer alıyordu.

İbrahim Tatlıses, "Fethullah Gülen, 15 Temmuz'da Bayındır'ın çok özel ve denetimsiz hangarlarında bekliyordu" sözünü durup dururken "tahmin"le söylemedi bence. Özel jeti bulunan birisinin, havalimanının özel uçaklara hizmet veren bölümünde irtibatta olduğu çok sayıda isim vardır. Doğaldır bu. Tıpkı, özel yatı bulunanların yatını demirlediği marinada görevli tanıdıkları olduğu gibi...

* * *

Peki, İbrahim Tatlıses bu açıklamaları yapmışken, Faruk Bayındır'ın sicili ortadayken, Adil Öksüz en son Sabiha Gökçen Havalimanı'nda görülmüşken ve Bayındır'ın bu havalimanında da "polis ve gümrük denetiminden muaf" hangarları olmasına rağmen neden kimse gidip de o hangarları basmadı. Hem de, hangarların sahibi tüm mal varlığını bırakıp ABD'ye kaçmışken...

Muhtemelen olay şöyle gelişti: Adil Öksüz, yurtdışına çıkarılacağı Sabiha Gökçen Havalimanı'nda mihmandarı ile buluştu. Telefonunu burada bir başkasına teslim etti ve o çok özel denetimsiz hangarlardan birinden jete binerek yurtdışına çıktı. Telefonu alan kişi de Akyazı'nın Acella Yaylası'nda telefonu sinyali kayda düşecek hale getirip kapattı ve sonra da yok etti. Kendisi de uzaklaşıp gitti. Tüm güvenlik güçleri Adil Öksüz'ü Akyazı ve çevresinde aramayı sürdürdü.

FETÖ soruşturmasını yürüten savcıdan tutun da, emniyet yetkililerine kadar hiç kimse İbrahim Tatlıses'i ciddiye almamış anlaşılan. Ya da FETÖ'nün uyuyan hücreleri, Tatlıses'in ihbarı ortadayken olayı hasıraltı etmiş.

TARKİM'in hangarları önceki gün basıldı, personelinin kartları iptal edildi. O hangarlardan aprona açılan "denetimsiz" kapı da kapatıldı herhalde. Bakalım bu saatten sonra o hangarda ne bulunacak? Tatlıses'in ihbarını hasıraltı edenlerin akıbeti ne olacak? Merak işte, izliyoruz...