Amerika'nın çıkarları doğrultusunda attığı adımlar öyle görünüyor ki hedefine ulaşıncaya kadar sürdürülecek. Suriye'deki PYD unsurlarından vaz geçmeye niyetli olmayan müttefikimiz, her gün yeni bir açıklama oyalama ve yalanla karşımıza çıkıyor.

Amerika, Suriye'de bağımsız bir Kürt devleti peşinde.

İran'ı ambargolarla boğarak Suriye'den de silmek istiyor.

İsrail'in önündeki engelleri de kaldırmayı hedefliyor.

Ortadoğu coğrafyasında petrol ve diğer enerji kaynaklarını kontrol etmekte kararlı görünüyor.

Bölgedeki terör örgütlerini de hedeflerinin sonuna kadar kullanmayı planlıyor.

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, PKK konusunda tarihi bir itirafta bulundu. Jeffrey, ABD'nin Suriye'de iş birliği yaptığı PYD'nin PKK'nın Suriye'deki uzantısı olduğunu ancak ABD'nin PYD'yi terör örgütü olarak tanımadığını söyledi.

Bu çok açık bir itiraftır. Daha doğrusu, Türkiye'yi oyalama taktiğinin bir parçası olarak da değerlendirebilir.

Jeffrey, Washington'da Amerikan 'Defense One-Savunma Bir' medya kuruluşunun yıllık savunma zirvesinde yaptığı konuşmada, ABD'nin terör örgütü YPG/PKK ile olan ilişkisine dair değerlendirmelerde bulunurken terör örgütünü de Amerika'nın kara gücü olarak değerlendirdi.

ABD'li özel temsilcinin, Suriye bağlamında hem Türkiye hem de YPG/PKK ile aynı anda çalışmaları gerektiğine ilişkin açıklamaları bize göre küstah ve talihsiz bir açıklamadır.

Jeffrey'in bu konudaki açıklamalarından bazı bölümleri sizlerle paylaşalım:

" Türkiye'nin aktif katılımı, iş birliği ve koordinasyonu olmasaydı Suriye'de bugün yaptıklarımızın hiçbirini yapamazdık ama yerel bir ortak olmadan da ülkenin kuzeydoğusunda varlığımızı sürdüremezdik ve daha bitmemiş olan DEAŞ ile mücadeleyi devam ettiremezdik. Bu yerel ortak, 2014'ten bu yana PKK'nın Suriye uzantısı olan ancak PKK gibi terör örgütü olarak tanımadığımız PYD'dir. Bu konu Türkler için büyük kaygı ancak henüz yapmadık. Suriye'de DEAŞ'ın yenilmesinin ötesinde bir politikamızın olmasına karar verdiğimiz zaman Türkler bizim için zorluk çıkarmaya başladı. Suriyeli muhalif gruplara daha önce anti-tank TOW füzelerini verdik. Ancak YPG/PKK'ya bunları vermedik. Tüm bunları sadece Türklere sinyal vermek için yaptık ve inanın bu bize az pahalıya mal olmadı, çünkü daha önce oraya Amerikan topçu birliklerini gönderdik, onlara ateş gücü sağladık çünkü ellerinde yoktu. Türkiye'ye veya Suriye'nin kuzeydoğusundaki ortaklarımıza, kendilerince PKK'nın uzantısı olan PYD'nin evrimi olan SDG'ye sırt çevirmiş olsaydık Suriye'ye barış getirme misyonu çoktan bitmiş olacaktı. Bu bizim içinde bulunduğumuz bir ikilemdir ve iki tarafı da ortak hedeflere odaklanması konusunda ikna etmeye çalışıyoruz. Çünkü PYD de Suriye'de farklı bir hükümet görmek istiyor, İran'ın orada olmasını istemiyor ve DEAŞ'ın yenilmesini istiyor ancak burada sorun, Türkler anlaşılır sebeplerden dolayı güney sınırında PKK ile ittifak içinde olanları görmek istemiyor."

Fazla söz söylemeye ve yorum yapmaya gerek yok. Her Amerikalı yetkili gibi, eski büyükelçi de göz göre göre terör örgütlerine hayranlığını gizlemiyor. "Kara gücümüz" açıklamasını yapıyor.

Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır.

Geçenlerde konu ile ilgili yazdığımız bir yazıda Amerika'nın terör örgütlerini bölgedeki müttefik Türkiye'ye tercih ettiğine değinmiş ve Amerika'nın terör örgütlerinden vaz geçmeye niyetli olmadığını söylemiştik.

Nitekim eski büyükelçinin açıklamaları bu sözlerimizi pekiştiriyor.

Her yetkili Amerikalı aynı telden çalıyor. Terör örgütlerine övgüler yağdırıyor. Türkiye'yi de oyalayacak açıklamalar içine giriyorlar.

Geçenlerde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar yaptığı açıklamada "Amerika, PKK'ya karşı olan tutumunu YPG' ye karşı da sergilemelidir. Aralarındaki bağı kesmezse inandırıcı olamaz"  diyerek Türkiye'nin tavrını da ortaya koymuştu.

Bu tavır çok açık:

Türkiye, tehdit oluşturacak terör örgütlerini sınırdan temizlemekte kararlıdır. Zamanı geldiğinde de gereken yapılacaktır.