Sıra ve barana türküleri, çoğunlukla ekim ayından başlayıp kış boyunca süren komşu, arkadaş toplantılarında söylenen türkülerdir. Kadınlar ve erkekler kendi aralarında toplanırlar. Eğlenceye yönelik bu toplantılara kimi yerde yaren, kimi yerde oturak, kimi yerde de sıra gezmesi denilir. Çankırı, Gerede'de sohbet, fırıttım, Safranbolu, Bartın, Kütahya, Kastamonu, Bolu ve Konya'da muhabbet, gezek, sıra, perde, arfane, birikme, oturak, Van'da oturmak, Ankara'da cümbüş, Antalya ve Isparta'da kef, keyif, Balıkesir Edremit'te oda teşkilatı, Dursunbey'de barana, Sivas ve çevre illerde ferfene gibi isimler de verilir. Kişilikli, söz ve yaşayışıyla toplumda kendisine yer etmiş kişiler sıra ile evlerde toplanarak yarenlik eder, oyunlar oynar, türküler söylerler.

Bir inancın gereği yapılan toplantıların başında Alevilere özgü "Ayin-i Cem" diye adlandırılan cem törenleri gelmektedir. Toplantıların değişik amaçları olabilir. Nevruz, birlik ve saya cemleri,  aynı inanç gereği yapılan törenlerdendir. Saz, deyiş, türkü ve semah bu ayinlerin bir parçasıdır. 

Bu toplantılarda seslendirilen türküleri de tören türkülerindendir. "Oniki erkân" olarak adlandırılan Nefes, Oyun, Bağ Dikme, Seki, Tekne, Koyun, Natır, İmamlar, Hen, Kelle, Çoban, Lâle erkânlarının çoğu müzik ve oyun içerir. 

Samahlar arasında, Kırklar Semahı, Dörtlü Semah, Zincirleme Semah, Eski Semah, Düz Semah, ve Miraçlama sayılabilir. Cem ayininin yapılacağı odaya "meydan" denir.  

Öğretici ve öğüt verici türkülere didaktik türküler diyebiliriz. İnsanoğlunun deneyimlerini, türlü öğütleri ve eğitimi yansıtan türkülerdir.  Halkımızın dünya görüşünü, inancını, hayat ve ahlâk anlayışını yansıtırlar. 

Güldürme, bir uyarma, yola getirmedir. Güldürme ve yergi halk edebiyatımızın bir birinden ayrılmaz unsurlarındandır. Her ikisi de sosyal taşlamadır. Türkülerimizde topluma yararlı kişiler nasıl övülmüşlerse, faydasız tembel kişiler de  yerilmiştir. Anonim nitelikteki güldürü ve yergi türküleri olmakla birlikte, yaygın olarak söylenen türküler, bazı âşıkların şiirleri üzerine bina edilmiş olanlardır.  

Olay türküleri bir olay üzerine söylenmiş destanlardır.   İki kolda ele almak mümkündür. Birinci kola kahramanlık ve serhat türkülerini içine alan tarihi türküler diyebiliriz. Bir diğer kolda ise, daha küçük çaplı olayları anlatan türküleri ele alabiliriz. Bunlar arasında derebeyi ve cinayet türküleri de vardır. 

Türkülerin büyük bir bölümü bir olay sonrası ortaya çıkmıştır. ölüm, öldürme, felâketler, sevinçler vs gibi çeşitli olayların  her biri, bir türküye konu olmuştur. Sayısız örnekleri olan olaya bağlı türküler söylenirken, öyküleri de anlatılır. 

Türklerin hayat yolunda askerliğin özel bir yeri vardır.  Askere yolcu etme, sıladakilerin gözleri yolda asker beklemeleri, askerlerin tezkereyi iple çekmeleri, yemen, seferberlik konuları ve olayları, askerlerimizin kahramanlıkları,  askere gidip gelmeyen yiğitlerin acıları türkülerimiz içinde yer alır. Bu türkülere askerlik türküleri diyebiliriz..  

Günlük yaşantının her aşamasında türküler vardır. Yaşama vücut veren iş hayatı, meslekler ve bu mesleklerin yapılış şekilleri de türkülerimizde anlatılmıştır. Çobanlık ve çiftçilik gibi köy hayatının dışında kalan kasabalarda, illerde yaşayan esnafların hayatı da esnaf destanlarında yer almıştır. 

Kimi türküler çalışma hayatını kolaylaştırmak ve tempo kazandırmak için söylenirler. Balıkçılardan ekincilere kadar türlü örnekler verebiliriz. Ekin biçen veya denizden ağ çeken kişilerin daha iyi çalışması için güzel sesli olanlar tarafından söylenen türkülerdir. 

Toplum içinde yasalara aykırı davrandıkları için hapishaneye düşmüş olsalar da, demir parmaklıklar arkasındaki onların yalnızlıkları, özgür olanları da etkiler ve duygulandırır. Hapishanedekilerin yaktıkları veya onların ağzından yakılmış türkülerde, dışarıda bıraktıkları anaların, babaların, kardeşlerin acıları da vardır. Çoğu pişmanlık duygularını ve eğitici nitelikler içerir.