Malatya'da 90 TL aidat borcunu ödeyemediği için anaokulundan atılan çocuğun haberini biliyorsunuz.
Çaresiz kalan baba, okul müdürü ile görüşmek istedi. Okul müdürü, baba ile görüşmekten kaçındı. Çocuğu okuldan atılan işsiz baba, bütün bunları telefona kaydedip sosyal medyada yayınladı. Olay medyada haber olunca çocuk tekrar okula başladı.
Eğitim en temel haktır ve ücretsizdir. Anayasada eğitim hakkı teminat altına alındı.
Hatta çocuğunu özel okula göndermek isteyenlere bile teşvik veriliyor, bir miktar okul parası devlet tarafından ödeniyor.
Çocuğunu özel okula gönderenlerin parasını bile vereceksiniz ama 90 TL aidat borcunu ödeyemeyen garibanı okuldan atacaksınız...
Diyeceksiniz ki, okul müdürünün sorumsuzluğundan kaynaklandı.
Bakanlık veya milli eğitim müdürlüğü, ücretini ödeyemeyen çocukların okuldan atılmayacağına ilişkin bir emir gönderdi de okul müdürü uymadı mı?
Gerçekten okul müdürünün kabahati ise hemen niçin görevden alınmadı?
Daha da önemlisi, niçin okul müdürleri veya öğretmenler, aidat konusunda velilerle karşı karşıya getiriliyor?
Aidat ödemesi eğer zorunluysa, bunu kamuoyu ile paylaşırsınız. Herkes başına geleceğini bilir.
Televizyonlarda eğitim ücretsiz, hiçbir şekilde ücret ödemeyin diye nutuk atılıyor.
Diğer yandan zaruri ihtiyaçlarını karşılamak isteyen okul müdürleri, aidat toplamak istediğinde suçlu ilan ediliyor.
Bir karar verilsin; aidat zorunlu mu, değil mi?
Çaresiz kalan baba, okul müdürü ile görüşmesini görüntüleyip sosyal medyada yayınlamasa çocuğu okula dönemeyecekti.
Haber oldu, okuluna dönebildi. 
Haber olamayan, gündeme gelemeyen kaç çocuk okuldan atıldı, hiç merak ettiniz mi?
Bu çağda 90 TL aidatı ödeyemediği için bir çocuğun anaokulundan atılması utanç verici bir durumdur.
Bu utanç sadece okul müdürünün değildir.
Bu utanç Milli Eğitim Bakanlığınındır. 
Bu utanç velilerle, okul müdürü ve öğretmenleri para için karşı karşıya getirenlerindir.
Bu utanç, özel okullara giden öğrencilere bile teşvik verilirken, devlet okullarının ihtiyaçlarını görmezden gelenlerindir...
Bu utanç, Suriyelilere milyar dolarları akıtırken, kendi çocuklarına üvey evlat muamelesi yapanlarındır.

*****

Kavak ağacı ve kabak

Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş 
Bahar ilerledikçe kabak filizi, kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış.
Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş.
Kabak, bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
- Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
- On yılda, demiş kavak 
- On yılda mı? diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak. 
- Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak! 
- Doğru, demiş kavak. 
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye, sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış.
Sormuş endişeyle kavağa:
- Neler oluyor bana ağaç? 
- Ölüyorsun, demiş kavak 
- Niçin? 
- Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için... 

***
TEBESSÜM
Babası

Müfettiş, öğretmeni bir öğrenciyi fena halde döverken yakalamıştı.
Öğretmene çıkıştı:
- Ne yapıyorsunuz hocam, biliyorsunuz ki dövmek yasak! Babası size dava açsa başınıza bela alır, uğraşıp durusunuz?
- Babasının dava açmayacağına garanti veririm! 
Müfettiş şaşırdı. Öğretmen açıklamaya devam etti:
- Babası benim!

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.
Konfüçyüs