"Yüzüne vururlar aybını elin
Hiç kendi suçunu gören olur mu?.
Kabahat kız olsa, etseler gelin.
Acaba gerdeğe giren olur mu?.."
"Olur mu?" başlığını taşıyan destanında, böyle demiş, Necdet Rüştü Efe... Bilmem kaç kişi anımsar "Akbaba" dergisindeki güzel, anlamlı, düşündürücü nükteli şiirlerini? nüktelerini. Aramızdan ayrılışının üzerinden elli yıl geçmiş. Ancak söyledikleri bugün de geçerli:
"Erbabı himmetle başla temasa:
Aş dolar önünde boş duran tasa
Tavsiye mektubu hiç yazılmazsa,
Dünyada murada eren olur mu?"
Necdet Rüştü Efe, çok yönlü gazeteci, yazar, şair. Çocukluk yıllarımızda onun Atatürk, Cumhuriyet, vatan konulu şiirleriyle büyüdük. Onları ezberleyip bayramlarda okuduk. Gençlik yıllarımızda damarlarımıza aşk çıngılarının düştüğünde bizleri duygu sarmalına alan tangoların sözlerini Necdet Rüştü Efe yazmıştı: 
"Ben de gönül çektim eskiden / Yandı hayatım bu sevgiden / Anladım ki bir aşka bedel / Gençliğimmiş elimden giden ...  / Mazi kalbimde bir yaradır / Bahtım saçlarımdan karadır / Beni zaman zaman ağlatan / İşte bu hazin hatıradır....."
Necip Celal'in ilk besteleri "Sarı Yapıncak" ve "Daktilo" adlı dört tempolu dans parçalarının sözlerini Necdet Rüştü Efe Tara yazmıştı. Yine Necdet Rüştü Efe'nin yazdığı Mazi adlı tango ise ilk sözlü Türk tangosuydu.  Bu tangoyu seslendiren Seyyan Hanım'a (Seyyan Oskay) ün kazandırmıştı. Alman sinema yıldızı Evelin Hold, Mazi'yi İstanbul Kadıköy'deki Hale Sineması'nda seslendirmişti. 
Kalbimizde dolaşan deli kan, biraz dinginliğe kavuştuğu yıllarda şarkılarımız ve Sadettin Kaynak bir başka duygu seline sürükler olmuştu beni. Hâlâ o selden kendimi kurtarmak istemem: 
"Batan gün kana benziyor / Yaralı cana benziyor (Esmerim vay vay) / Ah ediyor bir gül için / Şu bülbül bana benziyor / Vah benim garip gönlüm..." 
Ya şu şarkıya ne dersiniz? Ben ezgisinin ve sözlerinin içinde eriyiveriyorum: 
"İşte seni seven benim / Senin aşkınla ölenim / Günah ise gönül çekmek / Gel boynumu vur kölenim / Kıyma bana güzelim ....// Güzeller içinde teksin / Gönül hep sevdanı çeksin / Biliyorum en sonunda / Beni sen öldüreceksin..." 
Geçenlerde genç sanatçılarımızdan Umut Akyürek'in sesinden bir şarkı dinledim. Meğer onun da sözleri Necdet Rüştü Efe'ye aitmiş: 
"Dinlendi başım dün gece bir parça dizinde / Bir gözleri âhû ki tamam on sekizinde..." 
Necdet Rüştü Efe'nin birkaç cümle ile biyografisinden söz edeyim. TGC Albümünde şu satırlar var: "(1901- 1969) Ümit Dergisinde yazarlığa başladı. Akşam, Son Posta, Yeni İstanbul, Cumhuriyet ve Şaka ile Akbaba dergilerinde yazdı. "Gazi Destanı", "Yurdum ve Sevgilim", Bir Damla Gözyaşı" adlı kitapları yayınlandı." Ben biyografisini biraz daha açayım: 
Necdet Rüştü, 1900'da İstanbul'da doğdu. Vefa Lisesini bitirdi. İstanbul Tıp Fakültesinde üç yıl okudu. Bankalarda ve sigorta şirketlerinde çalıştı. Basın Yayın Genel Müdürlüğünde 1953-1960 yıllarında Şube Müdürü olarak çalışırken, serbest gazetecilik de yapıyordu. Mizah dergilerinde hece ve aruzla şiirleri ve yazıları çıktı. Cımbız ve Yalçın Tevfik imzalarını da kullanmıştı. Kitaplarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz: 
Şiirleri: Âhenk (1920), Bir Damla Gözyaşı (1924), Gazinin Destanı (1929), Yurdum ve Sevgilim (1934), Bahçe (1939), 23 Nisan Şiirleri (1943), Mecnun Gibi (Aşk şiirleri, 1953).
Romanları: Aşkın Gözü (Manzum roman, 1925), Yürekler Acısı (1937), Çadır Fahişesi (1954). Zavallı Kadınlar (1938). 
Hikâyeleri: Gönül Masalları (Manzum hikâyeler, 1950). 
Oyunları: Kadın Asker Olursa (Manzum 37 kısa oyun, 1928), Altın Bilezik (Çocuk oyunu, 1947). 
Derlemeleri: Türk Nüktecileri (1968. Kendi hayat hikâyesi de yer alır).
Çocuk Kitapları: Türk Çocuklarının Ülküleri (1934), Kırmızı Bereli Kız (1963), Salla Kuyruğunu Söyle Buyruğunu (1963), Nasrettin Hoca (Şiirler, 1964), Amerika'dan Mektup 1980), Fırtınalı Bir Gün (2. bs., 1986).