Edremit Kazdağı Türkmenleri ile ilgili onlarca efsane anlatılır. Bu efsaneler içinde en ünlüsü Sarıkız efsanesi. Bu söylencenin pek çok varyantı var. Öykülere, filmlere konu olmuş. Bu varyantların her birinde Edremit yöresinin bir yerleşim alanının nasıl ad aldığını da öğreniyoruz. İşte bunlardan birisinin özeti şöyle:

Bir zamanlar Edremit’e dünya güzeli bir kız yaşarmış. Gören erkekler onunla evlenmek istermiş. Ancak o ilâhî aşkla yanan bir evliya derecesinde olduğu için bunları kabul etmezmiş. Sonunda namusu konusunda iftira ederek babasına duyurmuşlar.

Babası da kızını cezalandırıp kaz gütmek için çıktıkları dağda bırakıp gelmiş. Fakat kız dağda ölmemiş. Köylüler ve babası kızın yaşadığını öğrenmişler. Babası dağa çıkınca kızının kerametlerine tanık olmuş. Kız, kar ve fırtına içindeki dağı bir ışıkla bahar haline çevirir, babasının abdest alabilmesi için denizden su alırmış.

Babası kızını tekrar köye götürmek istemiş, ama Sarıkız “Ben Edremit’e kazları yağlı, kızları sevdalı olsun diye beddua ettim” demiş ve dağdan inmemiş.

Sarıkız’ın ve babasının Kaz Dağı’ndaki mezarları her yıl düzenlenen etkinlik kapsamında ziyaret edilmekte.

Bir başka varyant şöyle:

O zamanlar köy olan, Akçay’la Altınoluk arasında bulunan, kaplıcasıyla ünlü şimdiki Güre beldesinde güzeller güzeli bir kız, babasıyla birlikte yaşarmış. Babası hacca gidince onu elde edemeyen köylüler iftirada bulunurlar.

Babası kızını cezalandırmak için kazlarıyla birlikte dağa götürür ve orada bırakıp geri döner. Sonunda gerçeği öğrenen babası dağa kızının yanına gelir.

Sarıkız, babasına aptes alması için hem denizden tuzlu su, hem de parmağıyla yerden tatlı su bulunca babası kızının erdiğini anlar. Kız ise köye dönmeye razı olmayarak beddua eder: “Ben orada iftiraya uğradım. Oranın erkekleri gür, kadınları dul olsun” der. İftiraya uğradığı yerde Güre köyü kurulur.

Babası çaresiz köye dönerken kayalıklardan düşer ve ölür. Sarıkız, kazlarıyla dağda yaşamaya devam eder. Köylüler, susuz kaldıkları bir gün Sarıkız’a yalvarırlar. Sarıkız da “Ak çay!” diyerek çayı akıtır ve oranın da adı “Akçay” olur.

ÇILBAK BABA VE SARIKIZ

Ayvacık yöresinden Cılbak  Baba adında bir çoban karısı ölünce küçük yaştaki kızı ile Edremit'in Güre köyüne gelir. Oradan da Kavurmacılar köyüne yerleşir. Gürelilerin birinin koyunlarına çoban olur.

Kışları Kavurmacılar Köyünde, yazları da Baba (Kaz ) dağında geçiren Cılbak Baba kızını yanından ayırmaz. Ona da boş kalmaması için bir miktar Kaz alır. Dağa birlikte çıkar inerler. Cılbak Baba yaşlanmaya, kız büyümeye başlayınca ikisinde de ermişlik olayları görülmeye başlar. Örneğin yaz ayları yaklaştığında koçun boynuzuna dolanan yılandan dağa çıkma zamanının geldiğini ve sonbahar başlangıcında yine bir yılanın koçboynuzuna dolanmasıyla kışlaya göç etme zamanının geldiğini anlar. Cılbak Babanın İstanbul'daki kardeşi Mesci Baba'ya mendille kar götürmesi ve tavanda asılıyken erimeye başlayan kar'ın suyunu Mesci Baba'nın: “Babamoğlu dağ başında evliyalık olmaz, topla kendini " ikazıyla durdurması, diğer ve çobanlar koyunları için çardak yaptığı halde onun çardak yapmayarak koyunlarını ince bir bulutla Güneşten koruması havalandırması gibi örnekler anlatılır. 

Kıza gelince, bir gün kızın kazları havalanarak Bayramiç ovasına inip yaz ürününe zarar verince şikâyet gelir. Baba kızını ikaz eder. Bundan haberi olmadığını söyleyen kız, eteğine doldurduğu taşlarla yaklaşık bir km. çapında bir avlu çevirir. Bundan sonra kazlar bu avludan dışarıya çıkmaz. Buraya "Kaz avlusu" denir. Kartal çimen çeşmesi bu avlu içinde bulunmakta.

Baba yaşlanınca Hac'ca gitmek ister ve kızını Güre köyünde bir imam ailesine emanet eder. Uzun süren Hac zamanında köy delikanlıları kıza evlenme teklifinde bulunurlar. Kız bu teklifleri kabul etmeyince, bunu gurur meselesi sayarak yorumlar üretmeye başlarlar. Yorumlar kısa sürede dedikoduya ve iftiraya dönüşür. Baba Hac'dan dönünce dışlanır ve kızını öldürmeye karar verir. Evden çıkınca kıza bozuk yumurta atanlar olur. Bu nedenle kıza çocuklar ona "Sarıkız" adını verirler. Köyün kenarına çıkıldığında Sarıkız kendisine hakaret edenlere bunun yanlış olduğunu kabul ettiremeyince beddua eder.

Sonra ne olur? Sorunun cevabını yarınki yazımda anlatayım.