Siyaset kazanı tıpkı Nasrettin hocanın doğuran ve ölen kazanı gibi. Kazanın doğurduğuna inanan ölümüne inanmıyor nedense. Koltuğu ya da koltuk umudunu kaybedenler yeni mecralara yelken açıyor. Kongre sürecine giren CHP'de herkes üyelere "Benim kazanımın altındaki ateşe odun ol" dercesine kendisini destekleyecek delegelerin ipi göğüslemesini istiyor. AK Parti'nin "eski"leri ise "üç vakte kadar kuracağız" dedikleri partileri için altyapı çalışmalarını sürdürüyor.

Genelden başlayıp yerel ölçekten kulağıma gelen bilgilerle açalım isterseniz konuyu. İstanbul seçimini kazanarak özgüveni artan CHP'den başlayalım önce.

Yerel seçimde elde edilen zaferle koltuğunu sağlamlaştıran Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, "yeni CHP"yi inşa etmek için tekrar kolları sıvadı. HDP'nin yerel seçimde verdiği destekle Kürt açılımı için harekete geçen CHP, Barış Pınarı Harekatı'yla hız kesti. Politize olmuş Kürtlerin, CHP'nin operasyona verdiği desteğe yoğun eleştirisine parti içinden de katılanlar olunca çarşı karıştı.

Hükümetin geçmiş yıllarda Salih Müslim'le Ankara'da görüşmesiyle ilgili olarak "Görüşülmesi gerekiyordu görüştüler. Benim gözümde PYD/YPG terör örgütü değil" diyen Erdal Aksünger hakkında soruşturma başlatan CHP, Sezgin Tanrıkulu ve aynı çizgideki vekillere de aba altından sopa gösterdi. CHP'nin HDP ile özdeşleştiği algısının Millet İttifakı'nı da tehlikeye sokması Kürt açılımını rafa kaldırdı.

Marjinal uçların öne çıkmasından rahatsızlık duyan Kılıçdaroğlu'nun partiyi merkeze çekme çabası "sağa yaslanma" eleştirilerine yolaçıyor. Kılıçdaroğlu'nun, İstanbul'da bir önceki kongrede İl Başkanlığı koltuğunu Canan Kaftancıoğlu'na kaptıran Cemal Canbolat'a "Çalışmaya başla ve o koltuğu al" talimatı verdiği de konuşuluyor. Kaftancıoğlu'nun sivri çıkışlarının ve geçmişteki marjinal söylemlerinin Kılıçdaroğlu'nu da rahatsız ettiği sır değil.

Kemal beyin "Telefonumuza çıkmıyor" diye İmamoğlu'nu şikayet eden Genel Başkan Yardımcıları'na da prim vermediği, bunun da parti zirvesinde rahatsızlığa yolaçtığı, istifa resti çekenlerin bile olduğu kulislerde dolaşıyor. Bazı atamalarıyla eleştirilen İmamoğlu'nun Büyük Çamlıca Camii'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la aynı safta namaz kılmasının üzerine değişik senaryolar yazanlar var.

İBB'nin kazanılması, ilçelerde de CHP'yi hareketlendirdi. CHP'nin kaybettiği Silivri ve Çatalca'da iddialı isimler ilçe başkanlığına soyundu. CHP'lilerin bile sert şekilde eleştirdiği, Silivri İlçe Başkanı Suna Göçengil'in koltuğu kaybedeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Çatalca'da ise kıran kırana bir kongre dönemi yaşanacak gibi.

Silivri'den söz etmişken AK Parti cephesindeki gelişmeyi de aktaralım. Son iki seçimde belediye başkanı aday adaylığına soyunan eski İBB İmar Komisyonu Üyesi Metin Karakaş, Silivri'nin köylerini dolaşarak Ahmet Davutoğlu'nun kuracağı parti için altyapı çalışması yapıyormuş. Metal yorgunluğu (!) istifayla noktalanan İBB eski Başkanı Kadir Topbaş'ın da sessiz ve derinden bu çalışmalara destek verdiği iddia ediliyor.

Karakaş'ın geçtiğimiz hafta Topbaş'la birlikte Roma'ya yaptıkları seyahat de, daha önceki yurtdışı geziler de hayli dikkat çekmiş. "Gezmeye mi gidiyorlar, dış temasta mı bulunuyorlar" diye soranlar giderek artıyor Silivri'de. Topbaş da Karakaş da halen AK Parti üyesi.

İster dedikodu deyin, isterseniz iddia. Siyaset kazanından yükselen dumandan bir bölümü böyle...