Önceki hafta TBMM'nde bütçe görüşmelerinde siyasi liderler istatiktik rakanlarını konuşturdular. Bir rakan da ben vereyim: Parlamentolararası Birlik'in (IPU) dünya raporuna göre, Türkiye parlamentoda kadın temsilinde 107.  hükümette kadın temsilindeyse 74. Sırada yer alıyormuş. . 

8 Mart Dünya Kadınlar günü nedeniyle, her yıl olduğu gibi bu yıl da birçok etkinlikler yapılacak. Elbette demeçler verilecek. Kimimiz geçmişimizin gurur verici sayfalarından yansımalar yaparken, kimimiz karamsar tablolar çizeceğiz. Konferansları, panelleri ağlama duvarına çevireceğimizden kuşku yok. Kimimiz soracağız "neyin günü" diye. Kadın olmadan erkek olur mu? Öyleyse kime karşı kimin günü?

Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında ilan edilen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün geçmişi çok eskilere dayanıyor. 8 Mart 1857'de New York'ta yaşayan bazı işçi kadınlar iş koşullarını protesto etmek için toplanmışlar. Düşük ücreti ve kötü çalışma koşullarını düzeltmek için greve gitmişler. Grev, polis tarafından sona erdirilmiş. Bu sırada çıkan yangında 140 kadın işçi hayatını kaybetmiş. Kadın işçilerin cenaze törenine yüzbini aşkın kişi katılmış. Bu olayın anısına, 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak kabul edilmesi önerilmiş. Öneri 1977 yılının aralık ayında Birleşmiş Milletler Genel Asemblesi'nde kabul edilmiş.  Günün öyküsü böyle. 

Kadınlar Günü'nde feminist söylemli feryadı figan edenler bulunacak. İşi şakaya vuranlarımız olacak:  Öperseniz beyefendi değilsinizdir, / Öpmezseniz adam değilsiniz. 

İltifat edersiniz yalan der / Etmezseniz bırakır gider. 

Her isteğine evet derseniz karaktersiz olursunuz / Karşı çıkarsanız anlayışsız. 

Çok yanına giderseniz sıkıldım der /Az giderseniz küser. 

İyi giyinirseniz çapkınsın der / Dikkat etmezseniz zevksizlikle suçlar. 

Kıskanırsınız huyun kötü der / Kıskanmazsınız sevmiyorsun der. 

Siz bir dakika geç kalın kıyamet kopar  / Kendisi bir saat gecikirse bunda ne var. 

Arkadaşınızla buluşursunuz adı ihmal olur  / O buluşur 'Bizim kızlar' olur. 

Siz başka kadına bakacak olsanız gözleriniz oyulur  / Başka bir adam ona baktığında adı hayranlık konur. 

Konuştuğunuz anda dinlemenizi ister / Dinlediğiniz anda 'Neden konuşmuyorsun?' der 

Kısacası... / Sade ama çok karışık.  / Zayıf gibi ama çok güçlü. 

Akıl karıştıran ama hayranlık uyandıran. 

İnsanı çıldırtan ama mükemmel! 

Bir bakacaksınız, muzip bir arkadaşınız, elektronik posta adresinize, Yüce Atamız'ın Gençliğe Nutku'ndan tornistan yaparak bir mesaj gönderecek:

 "Ey Türk Kadını

Birinci vazifen bulaşık, çamaşır ve kocana sahip çıkmaktır. Mevcudiyetinin yegane temeli budur. Kocan en kıymetli hazinendir. Seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek kaynanan, kaynatan ve görümcelerin olabilir.

Bir gün evliliğini kurtarmak mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için bulaşık ve çamaşırı düşünmeyeceksin.

Bu durum elektriğin ve suyun kesildiği anda ortaya çıkabilir. Evliliğine tecavüz etmek isteyen kaynanan kaynatan ve görümcelerin hayatta emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. 

Hayatta kılıbık kocan zor bir ihtimal de olsa başka kadınlara göz dikmiş olabilir. Aileniz fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. 

Ey asil Türk kadını,  işte bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifen yuvanı kurtarmaktır. Anasının kuzusu olan kocanı adam etmek senin elindedir. İhtiyaç duyduğun merdane dolabın sol üst kösesinde saklıdır."

Bir hanım köşe yazarımız çıkar, yarı şaka, yarı ciddi nalına mıhına vurur: "Neden 'Kadınlar Haftası' değil de, 'Kadınlar Günü.'  Zamanında 'Yerli Malı'na bile bir hafta ayıran bu ulusun gözünde kadının Sümerbank basması kadar kıymeti yok mu?' diye sorabilir. 

Arkasından Kadınlar Günü'nü kutlama programları yapacaklara ilginç,  anlamca yüklü öneriler sıralayabilir: 

Örneğin, eskiden 'Verem Savaş Haftası' vardı, hafta boyunca her tarafa konuyla ilgili uyarıcı afişler asılırdı, mesela 'öksürürken ağzınızı mendille kapatın', ''kimsenin bardağını, çatalını kullanmayın' gibi... 'Kadınlar Günü'nde de benzer şeyler yapılamaz mı? Mesela sevişen bir karı-koca resminin altına 'Kadın dövülmez, sevilir' yazılamaz mı? Ya da meydanlara erkek heykelleri dikilip, altına 'Kadına vuran taş olur' denemez mi?
Kuşkusuz ki bunlar şakadır. Gerçek olan nedir? Yarına bırakalım.