Huzur sözcüğünü Türk Dil Kurumu '' Dirlik, baş dinçliği, gönül rahatlığı, rahatlık, erinç'' olarak tanımlıyor. Ancak huzursuz olduğunuzda önemi kat kat artan; anlamı derinleşen bir sözcük. Gündelik yaşamın içinde verdiğimiz mücadele sırasında aklımıza gelmeyen, gelse de hemen ötelediğimiz bir kavram. Ulaşılması  için Güney'e yerleşme planları kurduran sözcük. Belki de en çok apartmanlara isim yapılan sözcüktür huzur. Kısacası sesiyle, anlamıyla, içimizde yarattığı duyguyla muhteşem bir sözcüktür huzur.

    Cemal Süreya '' 14 yaşında Dostoyevski'yi okudum; o günden beri huzurum yoktur'' diyor. Benim de ''İnsan programlanabilen bir canlıdır'' cümlesini kendime kurduktan sonra kaybettiğim duygudur huzur. Çünkü anlamaktan yoruluyor insan. Tıpkı bilenmekten yorulan; bilendikçe tükenen bir bıçak gibi. Neden diye başlayan sorular soruyor insan kendine. Neden diye başlayan soruların ömre zararını bilerek.

    İşte sayın okur belki de bu yazının tam da burasında sana ait olan ve ''neden'' diye başlayan sorular soruyorsun kendine. Ve hiç bir cevap seni tatmin etmiyor. 
Doğumumuzdan ölümümüze kadar sürdürdüğümüz yolculuğumuzun her adımı insan olabilmek adına gösterdiğimiz çaba aslında. Huzur ve huzursuzluk kavramı da bu yolculukta uğradığımız duraklardan ikisi. Ve huzursuzluk sözcüğü huzur sözcüğünden daha uzun süre kalıyor bizimle. Yalnızlaştırıyor bizleri. Hatta hastalığa dönüşüyor. 

    Yitirdik hepimiz içimizdeki o sonsuz ve muhteşem gökyüzünü. Huzursuzuz. Tedirginiz. Tedirgin küçük kuşlar gibiyiz. Hangi dala konsak kırılacak gibi geliyor bizlere. Korkuyoruz. Çünkü kanatlarımız olduğunu çoktan unuttuk. 

    Huzursuz cümleler kurarak sizlerin içinizi karartmayı değil; aksine huzurlu cümlelerle içinizdeki sonsuz ve muhteşem gökyüzünü anımsatmak istiyorum. Kısacası sayın okur kendime ve size huzurlu cümleler kurmak istiyorum.

    Uyuyakaldığınız yerde üşümeyesiniz diye üstünüze örtülen battaniyedir huzur.
    Ekmek kokan baba gülüşüdür huzur.
    Annenizin size okuduğu duanın kimi sözcüklerini duymaktır huzur.
    Size sımsıkı sarılan dostun nefesi ve sıcaklığıdır huzur.
    Gittiğiniz misafirlikte  serilen tertemiz yataktır huzur.
    Sevdiğinizin ayak sesleridir huzur.
    Sizi bekleyenlere yaptığınız yolculuktur huzur.
    Diktiğiniz ağacın dalında gördüğünüz ilk meyvedir huzur.
    Bir sokak hayvanının size güvendiğini hissettiğiniz andır huzur.
    Kızına aldığın saç tokasıdır huzur.
    Okuduğun, okuduğun, tekrar okuduğun mektuptur huzur.
    İyileşsin diye arkadaşına gösterdiğin yaradır huzur. 

   Umarım huzur sözcüğü ömrümüzde bir apartman adı olarak kalmaz; gerçek anlamıyla evlerimizin duvarlarına, pencerelerdeki perdelerin kıvrımlarına, akşam saatlerinde camda bekleyen gözlere,  kapı çalınca açmak için koşan çocuk gülüşlerine, eve dağılan portakal ve tarçın kokularına, size bakan fotoğrafların siyah ve beyazına siner.

    Bu çağa ek (En çok sen anlarsın diye sayın okur): Taksitlerinin bitmesidir huzur.