Zaman zaman  Halk edebiyatımızda Alevi Bektaşi kadın ozanlarımızdan söz ediyorum. İçlerinde etkilendiğim sanatçılardan biri Güzide Ana... Uzun söze gerek yok. Güzide Ana'nın şiirleri açık ve seçik. Benim yorum yapmama gerek yok. Okumalı ve iki yüz yıl ötesinden günümüze bir pay çıkarmalıyız. 

18. yüzyılın 2. yarısında yaşadı. Asıl adı Güzide'ydi. Küçük yaşlardan itibaren babası Feyzullah Çelebi'den ve Hacı Bektaş dergâhındaki öteki ileri gelenlerden gelenekleri ve şiiri öğrendi. Şiirlerinden iyi bir eğitim gördüğünü anlıyoruz. "Kâtibî" veya "Katibâ" mahlasını kullandı. Bundan dolayı Kâtibî adlı diğer âşıklarla karıştırıldı. 

Katibî'nin "Gönül"'den şikâyeti söyle: 

Bir dem kararın yok dağlar başında 
Nice bir Mecnun'a dönersin gönül 
Cümle halk-ı alem kendi işinde 
Sen aşkın narına yanarsın gönül 
  
Gevherini her sarrafa satamaz 
Gece gündüz gamda yanıp yatamaz 
Belli bir mekanda karar tutamaz 
Her dem daldan dala konarsın gönül 
  
Bülbüle işaret olsa gülünden 
Ne güzel maniler söyler dilinden 
Hercai bivefa yarin elinden 
Zehri nuş eyleyip kanarsın gönül 
  
Katibi bilmedim çeşm-i siyahı 
Kendine yar etme zar ile ahı 
Yükseklere çıkıp gâhî be gâhî 
Gün olup alçağa inersin gönül 

Güzide Ana, döneminde haklı ile haksız arasındaki sınırları özenle koruduğu ve bundan dolayı da günümüze ulaşan ve özellikle Alevi-Bektaşi çevresinde örnek bir kişilik olarak kabul edildi. Hacı Bektaş dergâhında öldü ve orada toprağa verildi. Güzide Ana'nın şu nasihati bugün içinde geçerli değil mi? 

Sana bir nasihatim var 
Gel yanıma hele kardaş 
Uzakta arayıp gezme 
Gitme elden ele kardaş 
  
Harama sunma elini 
Kötüden sakın kendini 
Bazen hivzeyle dilini 
Dilden gelir bela kardaş 
  
Yarar isen dosta yara 
Bulasın derdine çara 
Her suyun geçidin ara 
Gitmeyesin sele kardaş 
  
Dinle okunan fermanı 
Bulasın derde dermanı 
Terse savurma harmanı 
Dane gider yele kardaş 
  
Ziyankar olma komşuya 
Sırrını açma naşiye 
Uyma hal bilmez kişiye 
Taş getirir yola kardaş 
  
Dünya bir acayip haldır 
Kimi elif kimi dal'dır 
Bu bir başka derin göldür 
Düşmeyesin göle kardaş 
  
Katibi'm geldim cihana 
Çok şükür olsun sübhana 
Halını arzeyle sultana 
Mihnet etme kula kardaş

Güzide Mahlası ile söylediği deyişlerden de bir örnek vermek istiyorum: 

 Bulandı aşkımın seli 
Acep artık durulmaz mı 
Hüsnün gördüm oldum deli 
Akıl başa derilmez mi 

Yüzün benzer dolunaya 
Sensin ömrüme sermaye 
Gözüm sürdüm hâk-i pâ'ye 
Hatırcığım sorulmaz mı 

Ferhat'tır dağları delen 
Şîrîn'in yolunda ölen 
Der Güzide Mecnun olan 
Leylâ'sına sarılmaz mı?