Uzun zamandan beri edebiyat dünyamızda “güzel örnek” sayacağınız bir birliktelik var. Fatma Özer Bilgiç ve Orhan Oyanık imeceliği ya da ortaklığı.  Elbette insanın maddi ve manevi gücü sınırlı. Her işi tek başına kotarması mümkün olmayabilir.  Başarabilmek için başkalarıyla iş birliğine, dayanışmaya girebilir. Yani güçleri birleştirerek zor işlerin altından kalkabilir. Onun için atalarımız bir elin nesi var, iki elin sesi var, demişler.

         Öncelikle şunu hemen belirteyim, kotarılan işi, her ikisi de tek başına yapabilecek güç ve deneyimdeler. Ama güzel bir arkadaşlık ve dayanışma göstermeyi sürdürüyorlar. Günümüze kadar birlikte şiir ve öykü güldesteleri yayınladılar. Bazıları da yayın aşamasında. Güzel Anadolu’muzda fazilet ve irfan vuslatı diyebileceğiniz pek çok etkinliği de birlikte organize ediyorlar.

Son kitapları “Gönül Heceye Düştü” adını taşıyor. Gönül bu her yere konabilir, düşebilir. Aslında gönül suretinde heceye düşen şiir.

Gönül niçin şiire, dizeye, cümleye, kelimeye değil de heceye düştü.  Çünkü, kitabın içeriğinde Fatma Özger Bilgiç ile Orhan Oyanık hece vezni ile yazdıkları şiirleri bu kitapta toplamışlar. İkisinin şiirleri kardeş kardeş sayfaları süslemişler.

Gönül Heceye Düştü” bol sunuşlu bir kitap, Aşık Temel Türabi, Eğitimci şair yazar Nuray Öngeç, Azerbaycan’dan Raife Serhankızı, Ozan Mizani Tamer Karataş, Yazar Şair Mansur Ekmekçi, Halk Şairi( Hazani) Erdoğan Pektaş, Ozan İhlasi Bekir Akbulut, Halk Şairi Sıddık Aydın, Fatma Özer Bilgiç, gah nesir, gah şiir diliyle birer sunuş yazmışlar. Lütfedip benim de bu çalışmaya ilişkin düşüncelerimi eklemişler.

Sözünü ettiğim yazıda genel değerlendirme yaparken şöyle yazmıştım:

“… İster Fatma Özger Bilgiç, ister Orhan Oyanık olsun şiiri heceye düşürenler, kendini yaşatmaya, yürütmeye, ruhunu taze ve canlı tutmaya, kalbini güzelliklerden yana doldurmaya yettikten sonra, enerjisinin, duygularının artanını mısraların altın telleriyle, durgun ruhlara yollayabilen kişilerdir. İşin özü, bir yabancı şairin dediği gibi , ‘İçinizde olmayan şiiri hiçbir yerde bulamazsınız.’

Bundan öncekiler, serbest limanda denize açılan şiir denen güzelliklerin nefes alışverişleriydi. Bu kez Fatma Özger Bilgiç ve Orhan Oyanık, hece ölçüsüyle yazdıkları şiirlerini bir araya getirip ‘Sesten Heceye Dizeler’ ortak başlığı ile yayınlama kararı almışlar. Genellikle şiirler ‘Ruh bedenle dargın, düşler dağınık / Mutsuzluk yoldaşım yüreğim yanık / Özger ömür biter, ölüm bir anlık / Sevdanın yoluna kurban bu yolcu,’ örnek dörtlüğünde olduğu gibi, 6+5 onbir hecelerden oluşuyor. İçlerinde ‘Ne Züleyha ne de Leyla / Ben garip bir âşık Fatma / Yürek yanık deniz derya / Bana sabır yüce Mevla'm,’ dizelerinde olduğu gibi  4+4 sekiz heceli semai tarzında yazılanlar da var.

Ünlü fotoğraf sanatçısı Ara Güler: ‘Memleket ne doğduğun ne doyduğun yer, memleket çocukluğunun geçtiği yer,’ derdi.

Ama ister doğduğumuz ister doyduğumuz yer olsun, bu memleket bizim. Fatma Özger Bilgiç, doğduğu yer olan Adıyaman’ın güzelliklerini ve oraya duyduğu özlemi şiirinde dile getirmiş: 

‘En güzel yıllarım seninle geçti / Gönül seni sevdi cananı seçti / Düşlerinde mutlu yarınlar biçti / Adıyaman seni unutamam ki!’

……

Fatma Özger Bilgiç’in hayatında doyduğu yer Tarsus’un da önemli bir yeri var, doymak deyince manevi doygunluğu göz ardı etmeyiniz. Tarsus’un yuva oluşu, ev bark, çoluk çocukla bütünleşmesi ayrı bir konu ama, ama onun şiirlerinde Tarsus’un kültürler bileşkesi oluşu özel yer alır ve bu güzelliği herkes görsün ister. …”

Fatma Özger Bilgiç, Gönül Heceye Düştü”de halk şiiri geleneğinde olduğu gibi “Özger” mahlasını kullanmış.

Gönlü heceye düşürenlerden Orhan Oyanık, aslen Çanakkaleli olmasına karşın Aksaray’da doğmuş, Yurdun dört bir yanında bulunmuş ve her yörenin kültürü, sanatıyla harmanlanmış. Şimdi Çanakkale’nin Çan İlçesi’nde bulunuyor.  Halk şiiri tarzı şiirlerinde “İlimdâr” mahlasını kullanıyor:

“İlimdâr’ım zaman vefasız çağı / Baykuş gelip viran etti bağı / Yine dumanlandı garipler dağı / Ellerin ağzına bakıp giden yâr.”

         Her iki şairimizin şiirleri içinde aşk, özlem, sıla, gurbet duyguları ağırlıklı konular. İçlerinde kocaklama, ağıtlıma ve taşlama türü şiirler de var. Orhan Oyanık’ın “Bir Hayrın Dokunsun” başlıklı taşlamasının finali ile yazımı tamamlayayım:

“İlimdâr’ım daim doğru yazarım / Yanlışlara doğru demem kızarım, / İyi ve güzele hoştur nazarım / Şu insanlığa bir hayrın dokunsun.”