Anadolu gölleri ile ilgili anlatılanların kökleri Orta Asya'ya kadar uzanan mitolojilerin kalıntılarıdır.

Kimi denizlerin ve göllerin kurban istediklerine inanılır. Zonguldak'ta yaşayan geleneğe göre, Karadeniz de balığa çıkanların kadınları, fırtınanın azdığı zamanlar kara bir ineğin sütünü sağıp denize dökerler. Ya da gemiciler suyun yüzüne zeytinyağı dökerlerse azgın dalgaların yatışacağına inanılır.

Çay, nehir, dere, ırmak, konularında yüzlerce mani bulmak mümkün. Bir kaçını sıralayabiliriz:

"Irmağın geçeleri, / Kız kaldır peçeleri / Bu güzellik sendeki, - Öldürün niceleri"

"Irmak sıra çay sıra, / Taze hıyar mısıra, / Koyun olsam yayılmam, / Ben senin arkan sıra."

"Bu dere derin oldu / Gölgesi serin oldu / Benim sevdiğim güzel. / Ellere gelin oldu."

"İndim dere boyuna, / Baktım yârin yoluna, / Asılır da ölürüm,  / Yârin fidan boyuna. "

"Deredeki milleri, / Atmaya kürek ister, / Nazlı yârin yanında, / Yatmaya yürek ister."

"Dere boyu gidelim, / Koyun kuzu güdelim, / İkimizi görmüşler, / Nasıl inkâr edelim."

Deyimlerimizden de örnekler verelim: 

Elindeki olanakları kullanmasını bilmeyerek, zahmete girip, gereksinimini karşılayacak yeni yollar aramak anlamında "Çay kenarında kuyu kazmak" demişler.

Herkesle uyum sağlayabilenler, her dünya görüşüne uygun birileri ile arkadaşlık edenler içinde bir deyimimiz var: "Çay taşının yanında çay taşı, say taşının yanında say taşı."

Belli bir konu çevresinde değil de, şundan bundan konuşmak anlamında "Dereden tepeden konuşmak" denilir.

Gerektiğinden çok önce ve ortada hiçbir durum yokken hazırlanmaya başlayanlara "Dereyi görmeden paçaları sıvama" ; inişli çıkışla engelleri aşmaya: "Dere tepe düz gitmek" derler.

Irmağı geçip derede boğulmak: Büyük problemlerin üstesinden gelip, çok kolay bir sorunun çözememek ve pes etmek.

Irmağın suyu: Yeteri kadar sıcak olmayan hamam suyu için söylenir.

Irmakları düzene sokmak: Irmakları, insanlara yararlı bir duruma getirmek.

Irmak kıyısında çeşme yapılmaz.

Gereksinim duyulan yerde yapılan bir yapı, bir iş değerlidir. Irmak kıyısında çeşme olsa da olmasa da fark edilmeyecektir. Zâten var olan ve herkesin işine yarayıp artan şeyin yanına aynı işi görmek üzere daha zayıfını eklemek, boşuna emektir.  

Bir işin başarıyla sonuçlandırılması için gereken temel unsurlardan biri de zamanlamadır. Neyin nerede, ne zaman yapılacağını bilmek gerekir. Zor, tehlikeli olumsuz bir ortamda yöntem değiştirmek doğru değildir. İyi sonuçlar vermez. Onun için atalarımız, "Irmaktan geçerken at değiştirilmez," demişler.

 "Irmak kenarında ev yapma sel için / Dağ başına harman yapma el için, / Kocalıkta gençle evlenme el için," diyen atalarımız, bazen de "Dere kenarında harman yapma sel için; kırkından sonra genç kız alma el için" şeklini söylemişler.

Su aka aka yolunu bulur.

Su akar deli bakar

Su akar, gönül avunur. Su başından bulanır.

Su bulanmayınca durulmaz.

Suyun bulanması balığa ziyan.

Su çukurunu bilir.

Su eğersiz aslan gibidir.

Su elin, çeşme elin, yalnız musluk kimin?

Su gibi akıyor.

Su gibi aziz ol.

Su gibi ezberinde.

Su görür susar, at görür aksar.

Su her şeyi temizler, yalnız yüz karasını temizleyemez.

Su içene yılan bile dokunmaz.

Su katılacak yeri yok.

Su katılmamış.

Su küçüğün, söz büyüğün

Su küpünün yanında çanaklar kırılır.

Su testisi suyolunda kırılır.

Su uyur düşman uyumaz.

Su verip yağ alsa zarar eder.

Susamış it, kerize bakar.

Susayan kanmam sanır.

Susayanla susak, aksayanla aksak...

Susuz bağ, ağaçsız dağ...

Suya götürür susuz getirir.

Suya seccade serenlerdendir.

Suya varmadan parçaları sıvar.

Suyu bardakta, gemiyi duvarda seyretmeli.

Suyu baştan tutmak gerek.

Suyu çekilmiş değirmene döndüm.

Suyu getiren de testiyi kıran da bir.

Suyu görmeden çemrenir.

Suyun çağlamazı, insanın söylemezi...

Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork.

Suyuna sabun dokunmaz. Suyunca gider.

Suyunu buldu.