Dil ekmek gibi, su gibi günlük yaşamımızın içindedir ve soluduğumuz hava gibi bizi sarar; bundan dolayı onun varlığını hemen hemen hissetmeyiz. Gerçekten dil, üzerinde yaşadığımız toprak gibi ürünlerini sessizce bize sunar ve bizler bu sonsuz bahçenin meyvelerini sadece toplarız. 

İnsanlarla, düşüncelerle, nesnelerle aramızdaki en önemli iletken dildir.

İnsanları, düşünceleri, nesneleri, dilin aracılığıyla kavrarız. Dil aracılığıyla kendimizi ifade ederiz. İşte dilin önemi burada ortaya çıkıyor. Türkçemizi niçin doğru kullanmalıyız, sorusunun cevabı da buradadır. 

Biz dili ne kadar iyi tanıyor, dili ne kadar iyi kullanıyorsak iletişimimiz o kadar iyi olacaktır. Dil bizi başkalarına, başkalarını ve başka nesneleri bize yansıtan bir aynadır. Dili doğru kullanmak, doğru anlamak bu aynayı mükemmelleştirmek demektir. 

Dil düşüncenin evidir; binlerce yıllık insan zekâsı sözcüklerde, deyimlerde, ifade kalıplarında gizlidir. İnsanlık tarafından bilgilerimizi depolamak için kullanılan ilk araç dil olmuştur. Dil üzerinde derin bir düşünce geliştirmeden doğru düşünmemiz olanaklı değildir.

Son yıllarda gittikçe yaygınlaşan ve günlük konuşmalarda sıklıkla kullanılan bazı ifadelerle radyo ve televizyon programlarında da karşılaşılmaktadır. Bu tür ifadelerin çoğu, özellikle İngilizceden aktarma ifadelerdir ve Batı tarzı bir yaşam özentisinin göstergesi niteliğindedir. Yabancı filmlerin, dizilerin Türkçeye uymayan bir biçimde çevrilmesinin doğal bir sonucu olarak yavaş yavaş yaşamımıza girmiş, giderek kanıksanmış ifadeler (Tanrı korusun, kahretsin vb.) de moda ifadeler arasındadır. 

Gençler arasındaki argonun, özellikle radyo, televizyon ve reklamlar aracılığıyla, yaşamın her aşamasına geçmesi de Türkçenin yapısına uymayan bazı moda ifadelerin yaygınlaşmasına neden olmaktadır.

Çoğu zaman şu örnekler ilk akla gelenleri olması gerekenlerle birlikte vermek istiyorum:  

 Doğrusu Ayıpsın! Ayıp ediyorsun! 

Takıl bana! Benimle gel! 

5 gibi gelirim. Saat beş civarında(sularında) gelirim. 

Kendine iyi bak. Kendine dikkat et. 

Bay bay! Ba baaay! Hoşçakal! 

Baaaay! Hoşçakal! 

Öptüm. Öperim. 

Panik oldum! Paniğe kapıldım. 

Acayip güzel! Korkunç güzel! Çok güzel! / İnanılmaz güzel! 

Canısı! Canım! 

Fulle! Ful yap! Doldur! / Tamamla! 

Bugün fulüm! Bugün hiç vaktim yok. 

Hastayım artı canım sıkkın. Hastayım, üstelik canım da sıkkın. 

Fifti fifti(fifty fifty) kırışırız. Yarı yarıya paylaşırız. 

Artı parantez(Antre-parantez) belirteyim... Ayrıca belirteyim ki... 

Noluyoruz oldum. 

Ay inanmıyorum! 

Herıld yani. Herhalde 

Yok ööle! Öyle olmaz. 

No koment (No comment) Yorum yok 

No problem Önemli değil. Sorun değil. 

Nema problem/problema Önemli değil. Sorun değil. 

Kayıpsın. Kayıplardasın. Uzun zamandır seni göremedim. 

Harbi ol! 

Bay geldi. Daral geldi. Bık geldi Sıkıldım. Bunaldım. 

Streslendim. Stres yaptım. Streslerdeyim Sıkıldım. Bunaldım. 

Bunalım takılıyor.

İnaf gari. Yeter artık. 

Fri (free) takılıyorum.  Arkadaşlarla takılıcaz. Arkadaşlarımla birlikte olacağım (gezeceğim). 

Alolaşırız. Telefonlaşırız. Cepleşiriz. Fakslaşırız. 

Morcivert oldu. 

Kuul(cool) adam. Soğukkanlı, ağırbaşlı adam... 

Bi drink aliim(alayım). Bir şey içeyim. 

Mersi. Çok mersi. Mersi canım. Teşekkür ederim. 

Çok kafa çocuk! Çok iyi anlaşabileceğim biri. 

Hasta bi şey! 

Hasta ettin beni yaa! 

Vaaav! Voov! (Wow!) 

Yihuuu! - Heey! Yaşasın! 

Bla bla bla! Mırıl mırıl, dır dır, fısır fısır vs. konuşmak 

Yarın Türkçe Sözcüklerin Yerine Batı Dillerinden Giren Sözcüklerin 

Kullanılması konusuna gireceğim.