Türkiye'ye kurulan BOP tuzağının "uç beyliği" görevine yıllardır hazırlanan ve TSK dahil, devlet kurumlarına çok ağır bir darbe indiren Fethullah Gülen grubu, 17-25 Aralık 2014'e kadar "Cemaat" olarak adlandırılıyordu. 17-25 Aralık'tan sonra Recep Tayyip Erdoğan ve yakın çevresindeki birkaç isim dışındakiler yine "Cemaat" demeye devam etti Gülen grubuna. 15 Temmuz "çökertme operasyonu"ndan sonra FETÖ tanımlaması literatüre oturunca, haklı olarak diğer cemaatlerin durumunun ne olacağı sorgulanmaya başlandı. Mahmut Ustaosmanoğlu önderliğindeki İsmailağa grubu, Muhammet Raşit Erol'un kurduğu ve oğlu Abdülbaki Erol'un postu devraldığı Menzil grubu, Süleyman Hilmi Tunahan'ın talebeleri gibi cemaatler en bilinenleri. Bir de yeni yeni duyulmaya başlanan Alparslan Kuytul önderliğindeki bir grup var. Demokrasiyi "tağut" olarak nitelendiren bir grup bu. Sempatizan sayısı da hızla artıyor.

Bu cemaatlerin mensupları için tek otorite şeyhleri, diğerlerinin ne dediği umurlarında değil. İsmailağa grubu, Mahmut Ustaosmanoğlu'ndan "Mahmut efendi hazretleri" olarak bahsediyor ve adını andıklarında da evliyalar için söylenen "kuddise sırrıhu" sıfatını uygun görüyorlar. Menzil lideri ise "Gavs" unvanını kullanıyor. Gavs, İslâm literatüründe "Hz. Muhammed (sav) dar-ı bekâya irtihal edince, onu bu dünyada temsil eden, Allah ile irtibatları kavi büyük insan" anlamına geliyor.

* * *

Bu cemaatlerin önemli bölümünün 15 Temmuz'da iktidarın, hükümetin yanında yer aldığını biliyoruz. Demokrasi mitinglerine sarıkları, cübbeleri ile gruplar halinde yer aldıklarını, demokrasi meydanlarında yaptıkları zikirleri sosyal medyadan paylaşmasıyla haberdar oluyoruz. Fethullah Gülen grubunun da dini referans alarak büyüyerek devlete sızmış olmasından, devleti yönetenlerin de İslâmi hassasiyetler sebebiyle bu sürece destek olmasından yola çıkanlar, haklı olarak diğer cemaatlerin ne olacağını merak etti.

AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, bu cemaatlerin yüreğine su serpen bir açıklama yapmıştı Temmuz ayının son günlerinde ve devlette başlatılan tasfiyelerle ilgili olarak "Diğer cemaatler müsterih olsun" demişti.

Menzil, Süleymancılar, Kuytul ekibi gibi yapılarda "merkezi otorite" sorunu yok. Sayısal olarak en güçlü ve yaygın durumdaki İsmailağa Cemaati'nde içten içe bir mücadele  var. Hükümet cenahından yana müsterih olsalar da, kendi içlerinde pek mutlu değil "Mahmut Hocaefendi Hazretleri"nin müritleri. Cüppeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü bir yanda, Mahmut Ustaosmanoğlu'nun torunu bir yanda, bacanağı Muhammet Keskin de farklı bir yanda.

Muhammet Keskin, Suriye iç savaşında "muhalif mücahitlerin" durumu ile IŞİD'in tartışma konusu olduğu dönemde Mahmut Ustaosmanoğlu'nu Çeçenistan'a götürmek istemesiyle adını duyurmuştu. IŞİD saflarına katılan Çeçen mücahitleri engellemek için destek isteyen Çeçenistan Devlet Başkanı Kadirov çok arzulamış Mahmut Ustaosmanoğlu'nun ülkesine gelmesini. Anlaşılan, Rusya'ya karşı direnişin en önemli gücü olan Çeçen mücahitler arasında da çok sayıda müridi var Mahmut hocanın.

* * *

Mahmut hocayı Çeçenistan'a götürerek "komünist" Kadirov'la görüştürmek isteyen Muhammet Keskin büyük tepki çekmişti o dönemdi ve bu ziyaret ertelenmişti. Ziyareti manşetine taşıyan bir gazete, 15 Temmuz'la ilgili olarak yine Mahmut hocanın bacanağı Muhammet Keskin'i hedef aldı. Cemaat içerisinde güç dengesini değiştirecek bir şekilde hem de.

Darbe gecesi erken saatlerde Keskin, cemaat içerisindeki rakibi Cüppeli Ahmet hocayı arayarak "Sakın evden çıkma, hiçbir yere demeç verme" demiş. Aynı saatlerde Keskin'in yanında bulunan bir deniz astsubayı sosyal medyadan "huzurlu hissediyor" bildirimi yapmış. Hatta aynı kişi, Keskin'in yanındayken komutanıyla telefonla görüşmüş ve Mahmut Ustaosmanoğlu'nun durumu hakkında bilgi vermiş.

İlerleyen saatlerde Cüppeli Ahmet darbe karşıtı açıklama yaparken, İsmailağa Cemaati de tüm üyelerine çağrıda bulunarak "Demokrasiye sahip çıkmak üzere gücümüzü göstermek için, gönüllülerimizin acilen kendi ilçe binalarına ve il binasına geçmelerini önemle rica ederiz" demiş.

Haberde yer alan iddiaya göre Keskin taraftarları cemaatin desteğini kırmaya çalışarak "Size bu şekilde tavır takınmanız gerektiğini kim söyledi. Mahmut Hocaefendi'nin bu toplanma çağrısından haberi var mı" diye sormuşlar.

Gazetenin haberi önemli ve ciddi bilgiler veriyor. Muhammet Keskin'in Marifet Derneği, Mahmut hocanın torununun etkin olduğu İsmailağa Cami İlim ve Hizmet Vakfı ile Cüppeli Ahmet'in Lalegül grubunun habere sosyal medyadan vereceği tepkileri iyi izlemek gerekiyor.

Çocukların devlet okullarına gitmesine karşı çıkan, medrese eğitimini savunan ve "Kur'an kursu" adıyla kayıt dışı çok sayıda medresesi olan, onbinlerce çocuğu bu yurtlarda barındıran İsmailağa cemaati, devletten yana müsterih olabilir. Ama biz onlardan yana müsterih olabilecek miyiz, işte burası koca bir bilmece...