1940 Denizli doğumlu olan Suad Alkan, Fransa'da yüksek lisans ve doktora yaptı. Şiir ve mensurelerinden oluşan seçkisi "Çiçeğe Dönen Yaz Südü" adıyla Ozan Yayıncılık tarafından okuyucuya ulaştırıldı. Türkiye'de "Elif Ekolü"ne mensup olan Suat Alkan, 2008 yılından beri "Elif" dergisini çıkarmağa devam ediyor.

Şair hakkında bir tanıtım yazısı yazan Hikmet Uç, "Suat Alkan Fransa'da edindiği entelektüel çevrelerle de Risale-i Nur ve sanat ve ilmin çeşitli bahislerini tartışmakta ve yayınlamaktadır. O Risale-i Nur'un yeni yüzüdür, yeni yorumudur," görüşünü savunuyor.

Suat Alkan, geçmişten günümüze şiirlerinin yanı sıra mensureleri ile dikkati çekti.

Nesir, bir başka anlatımla düz yazı türleri arasında roman, öykü, tiyatro, makale, deneme, fıkra, sohbet, söylev, mektup, anı, gezi,  biyografi, bibliyografya, röportaj, inceleme ve daha başkalarını sıralayabiliriz. Bunlardan biri var ki, yukarıda saydıklarımdan farklılık gösterir. Buna tek bir ad vermek oldukça zordur. Kimileri mensure, kimileri nesir şiir, daha eskiler Musecca Nesir veya Seci'li Nesir demekteler. Bu nesirlerin daha ilerisi ve türlü sanatlarla bezenmişleri vardır ki, onlara  "İnşa", yazarlarına Münşî, bu yazıların bir araya getirilerek hazırlanan kitaplara da  "Münşeat" denilir.

Bu tür yazılarda, gelişi güzel söyleyişin ilerisinde bir güzellik ve duygu derinliğine ulaşmak çabası bulunur. Bunlar, dil musikisine uyumlu, yüksek duygu ve düşünceleri, ustalıkla ortaya koyan yazılardır. Özellikle anılan nitelikleri ortaya koymak için yazılan küçük yazı parçalarına çoğunlukla mensureler diyebiliriz. Mensurelerde, şiir özelliğini taşıyan bir doyuruculuk vardır.

Bizde mensur şiir Servet-i fünun döneminde görülmeye başladı..İlk örnekleri Halit Ziya'da görülmüş, Yakup Kadri'nin Erenlerin Bağından'ıyla kitaplaşmıştı. Daha sonra Ruşen Eşref'le gelişmesini sürdürürken, bir ara Abdülhak Şinasi ile üst düzeylere çıkmıştı. Daha sonra bir durgunluk dönemi geçirmişti.

Eski edebiyat eleştirmenleri, mensur şiir yazanları, yazar değil, şairler arasında anarlar. Örneğin Fransız Paul Ford yalnız mensureler yazdığı halde, büyük Fransız şairleri arasında anılmıştı.

Mensur şiiri kuru bir hayal ve öykü değil. Bütün dünya dillerine mensure olarak çevrilen Tagor neden büyük bir şairdir? Ruhunu duygusunu ve içtenliğini bütünleşmesindendi.

Suat Alkan, "Çiçeğe Dönen Yaz Südü" içerisinde 42 şiire 12 mensureye yer vermiş. "Kundak" başlığını taşıyan mensuresi şöyle:

"İşte geldim, odandayım. Dört yanımda sen varsın. Nereyi dilersen oraya çağır beni, seninle çepeçevreyim. Ne zamandan beri gelmekle geçirdiğim bütün yollar odanda noktalandı.

Arkada kaldığını sandığım yol ile sarıldığımı odana girdiğimde gördüm. Önünde gittiğim tabutumun ipek kozası gibi seninle ve kendi irademle kuşatıldığını görüyorum.

Demek ki bütün ömrümü bu kozaya girmek ve sende hapsolmak için kullanmışım. En sonunda yalanın içinde zehirlendi ği bir kundağa sokmakla bana hayat bağışladın.

Minnet Sana!"

Çiçeğe Dönen Yaz Südü için "Giriş" yazısı yazan Levent Bilgi, şu görüşe yer veriyor: "Suad Alkan'ın hayatı bir Türkiyeli çocuğun özgürleşme serüvenidir. Zira Türkiye' de yaşamanın en riskli bölgesi ister Türk ister Kürt ister başka bir ırktan olun özgürleşebilmek problemidir. Biz yaşadığımız köy, şehir, aşiret, bölge kadar özgürlüğü tadabilen insanlarız. Yaşadığımız yer ne kadar kısırsa biz o kadar köleyiz. Alkan bu ülkede yaşayıp da kendi mahalli, ırki kimlik zincirlerini kırabilen, evrensel insanlardan biridir."

Taceddin Şimşek ise, "Alkan'ın şiiri edebiyat kamusu tarafından keşfedilmeyi ve çözümlenmeyi bekleyen, kendini kolay kolay ele vermeyen, uğraştıran ama sonunda ulaşılacak aydınlıkla keşif heyecanı yaşatan bir şiir. İmgeden, sesten, anlamdan kurulu sırlı bir dünya!

Topluma, sanatçıya, okura ya da esere dönük eleştiri usullerinden hangisiyle yaklaşılırsa yaklaşılsın Alkan' m üslubu ve şiirinin unsurları konusunda dikkat çekici sonuçlara ulaşılacaktır," diye yazıyor.

Suat Alkan'ın ruh ve sanat anlayışında "Dünya hali"nin şiirsel anlatımı şöyle: 

"her şey küçüldü küçüldü / küçüldü kayboldu / insan kaldı sonunda / her şey büyüdü büyüdü  /büyüdü yuttu insanı / insan küçüldü küçüldü / küçüldü sır oldu  / O kaldı sonunda / insan büyüdü büyüdü / büyüdü onun yerine koydu kendini / kendi yerine geçecek / anlaşılan sonunda insan " Denizli, 2016

1965 İstanbul mahrecini taşıyan "Yalnız" başlaklı şiiri şöyle: "Işıklar karardı / Mesafe kalktı aradan  / Zaman durdu / Dünya sustu / Yüzüme baktığın an  // Gözlerinde takıldı kaldı gözlerim / Artık sen ışıktın ben aydınlık  / Bir şey yoktu arada  / Yalnız kaldık"