Bulgaristan'da bu pazar parlamento seçimleri var. Osmanlı bakiyesi "evladı fatihan" parlamento seçimlerinin adeta kilidini çözecek bir güce sahip. Fakat aralarında siyasi birlik yok. Hatta Bulgaristan'ın Türk azınlığı, Bulgaristan'ın bağımsızlığını kazandığı günden bugüne olduğu gibi yine hedefte.

Özellikle Türkiye'den Bulgaristan'a giderek oy kullanan "çifte vatandaşlar", ırkçı kampanyaların merkezine oturdu yine. Bu, sadece Bulgaristan'daki tarihten bu yana gelen Türk düşmanlığından kaynaklanmıyor. Türkler adına siyaset yapanların da, bu siyasete hiç bir halt bilmeden burnunu sokanların da hatası. Kendilerine "danışmanlık" adı altında rant kapısı açanlar da var işin içinde, "Türkiye'deki Bulgaristanlı seçmenler bizden sorulur" diyerek güç odağı olmaya çalışan menfaatperestler de... Ömrü boyunca Bulgaristanlı göçmenlerin sırtından geçinmiş insanlar var. Bunlar da suyu bulandıranlar arasında.

Çünkü bugün Bulgaristan Türkleri, siyaseten bir köşeye sıkıştırılmış haldeyse, olması gereken alternatifleri sağlıklı olarak üretmek adına tek adım atmayanlar da sorumlu bundan.

* * *

"Seçim turizmi" denilen bir kavram var Bulgaristan'da. Seçim dönemlerinde Türkiye'den otobüslerle Bulgaristan'daki köylerine gidip oy kullananlar için kullanılan bir tanımlama bu. "İsim değiştirme zulmü"nün ardından Türkiye'ye göçe zorlanan göçmenler, her seçimde köylerinin yolunu tutuyor. Hem hasret gideriyor, çocukluklarının geçtiği yerleri, arkadaşlarını ziyaret ediyorlar, hem de seçmen olarak görevlerini yapıyorlar. Ama her seferinde aynı sıkıntıyı çekiyorlar: Turist oylar dışarı...

Bulgaristan'daki rejim değişikliğinin ardından oluşan yeni tabloda "Türk partisi" olarak ortaya çıkan Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH), daha önce "turist oylar" denilen kitle için seferber oluyordu. Türkiye'deki çeşitli sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle, her seçimde otobüs konvoyları Bulgaristan'ın yolunu tutuyor, onbinlerce seçmen, Türkiye'de HÖH, Bulgaristan'da DPS olarak bilinen Ahmet Doğan'ın partisine oy kullanıyordu.

Ahmet Doğan'ın, (Ajan Sava) 1984 yılında eğitilerek Türklerin arasına "komünizmin ajanı" olarak sokulduğu ortaya çıkmasına rağmen, Türkler yine de HÖH'ten umudunu kesmedi. Hükümet ortağı dahi oldu bir dönem HÖH...

* * *

HÖH'ün, Türkiye ile siyasi ilişkilerini Kasım Dal yürütüyordu. Kasım Dal, resmi ziyaretlerinde yanına HÖH'ün Bulgar milletvekillerini alarak Ankara'ya geliyordu. Türkiye ile 20 yılı aşkın bir yakın mesaisi var Kasım Dal'ın.

Şimdi HÖH'e rakip olarak çıkan "yeni Türk partisi" DOST'la parlamentoya girmeye çalışıyor. Yol arkadaşı da, Ahmet Doğan'ın eski yardımcısı Lütfi Mestan. Bulgaristan "Gizli Dosyalar Arşivi"ndeki adıyla Ajan Pavel...

HÖH'ü, Bulgaristan'ın komünizm sonrası siyasetini dizayn edenler Ahmet Doğan'a (ajan Sava) ve Lütfi Mestan'a (ajan Pavel) emanet etmişti. Ahmet Doğan'ın "imparatorluğuna" ortak istememesi yüzünden yolları ayrıldı.

Bulgaristan'a giden Dereköy ve Kapıkule yollarına ırkçı Bulgarlar zincir çekip, "Türkler gelmesin" dese de, otobüsler yine akın akın Bulgaristan'a gidiyor. Eskisi kadar "organize" yok, ilgi de. Çünkü Bulgaristan'da ırkçılık yükseldikçe, seçimlere ilgi duyan Türklerin sayısı azalıyor. Eğer Hıdrellez kutlamalarına denk gelmese, bu seçimde gidenlerin çoğunun da "Başımız belaya girer" diyerek sandıktan uzak duracaktı.

Peki, 2012'deki seçimlerde pek varlık gösteremeyen HÖH alternatifi Türk partisinin yerine kurulan yeni ittifak bu seçimde ne yapacak. Yani Lütfi Mestan (Pavel) ile Kasım Dal'ın liderliğindeki DOST partisi, parlamentoda yer alacak mı?

Durum şu anda karışık. "Ahmet Doğan, partiye ırkçı ATAKA'dan milletvekili aldı" diyenler, DOST partisine dönüyor yüzünü. Ama onun da parlamentoda pek varlık göstermeyeceğini, oylarının ziyan olacağını düşünenler de hiç az değil.

* * *

Bulgaristan'da Türkler de, onları yönlendiren diğer dinamikler de siyasetle ilgili çok büyük yanlışlar yaptı. Bulgaristan'da hiç bir zaman "ayrılıkçı" yol izlemeyen Türkler, uzun süre ajan Sava'nın (yani Ahmet Doğan) liderliğini sorgulamadı. Sava'nın, kendisine saraylar, köşkler yaptırıp, lüks içerisinde yaşamasını pek umursamadı. HÖH'ün, Türklerin yasalardan ve uluslararası antlaşmalardan gelen haklarını kullanması için birşey yapmadığını da göremedi.

Türkiye'deki dinamikler de, Bulgaristan'daki Türk siyasetine farklı misyonlar yükleyip, işin özünden uzak durunca bugünler kaçınılmaz oldu. Bulgaristan'da Türkler, "hükümet ortağı" olmaya aday bile olamayacak gibi gözüküyor bu seçimde.

Bu arada, Lütfi Mestan'a güvenip, onu Türk siyasetinin yeni lideri yapmaya çalışanlara hatırlatırım:

Ahmet Doğan, ATAKA'dan iki ismi milletvekili listesine yazdı evet. Ama bunun daha ileri adımı da yaşandı 6 yıl önce. ATAKA, Osmanlı'nın Bulgaristan'da soykırım yaptığını ifade eden bir önergesi Bulgar parlamentosunda oylanırken, Lütfi Mestan destek verenler arasındaydı. O önergenin desteklenmesi üzerine "Bu ne biçim Türk partisi" denilmeye başlanmış, hatta 2012 seçimlerine "bölünerek" giriş süreci başlamıştı.

Bulgaristan Türkleri şu anda "aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık" diyor. En iyisi, yapılan tüm yanlışların muhasebesini, seçim sonuçları yayınlandıktan sonra ortaya koymak. Belki yeni ve güzel bir dönemin başlagıcına da vesile oluruz...