Kimi söylenceler, Yunus Emre'nin bir sabah uyandığında odasının kapısında çarıklarının yönünü dışa doğru çevrilmiş görmesinden kovulduğu anlamı çıkardığını, kimi söylenceler Şeyhinin kızıyla gönül ilişkisinden kaçtığını, kimi söylenceler Şeyhi'nin kırk yıl seyahat etmesini emrettiğini söyler. Kimi de kırk yıldan beri bu dergâhta olduğunu, bir adım bile yol alamadığını sanarak bunalımı düştüğünü ve bu yüzden kaçtığını belirtir. Ne hal ise, Yunus bir gün tekkeden ayrılmış ve düşmüş yollara. 

Ben yürürüm yane yane 
Aşk boyadı beni kane 
Ne akılem ne divane 
Gel gör beni aşk neyledi

Gah eserim yeller gibi 
Gah tozarım yollar gibi 
Gah akarım seller gibi 
Gel gör beni aşk neyledi

Akar sulayın çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım 
Şeyhim anuban ağlarım 
Gel gör beni aşk neyledi

Miskin Yunus biçareyim
Baştan ayağa yareyim
Dost ilinden avareyim
Gel gör beni aşk neyledi

Yunus Emre nerelere gitti, kimlerle konuştu, kimleri uyardı? Onun Hacı Bektaş ve Tapduk Emre'den başka, Sarı Saltuk, Barak Baba ve Mevlana Celaleddin ile de görüştüğünü söylerler. 
Burhan Toprak'ın deyimiyle ''Yunus Emre'nin bu altın destanı bize kendisi kadar, Anadolu halkının da yüreğini ve özlemini anlatır. Halk Yunus için Mevlana'ya "Manevi konakların hangisinin önüne vardıysam bir Türkmen kocasının izini buldum, onu geçemedim," dedirtmiştir.
Bir buluşmalarında Yunus, Mevlana'ya: "Mesnevi'yi çok uzun yazmışsın, ben olsam şu söze sığdırırdım hepsini: 'Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm" der.
Yunus şiirinde Mevlana'yı sevgi ve saygıyla anar:
"Mevlana meclisinde saz ile işaret oldu" ve: "Mevlana Hüdavendigar bize nazar kılalı / Onun görklü nazarı gönlümüz aynasıdır," der. 
Yolda yedi erenle yoldaş olmuş. Her akşam erenlerden biri içinden geçirdiği bir ermiş adına Tanrı'ya dua ediyor hemen bir sofra geliyormuş. Sıra Yunus'a geldiği akşam o da: 
"Yarabbi!" demiş, "Bunlar hangi kulun adına dua ettilerse ben de onun adına yalvarıyorum sana, utandırma beni" demiş. O akşam iki sofra birden gelmiş. Erenler şaşırıp kimin adına dua ettiğini sormuşlar.
 Yunus'ta yalan yok. Allah'ın bildiğini kuldan mı saklayacak? Her şeyi olduğu gibi anlatmış. Sonra "Şimdi de siz söyleyin, siz ne dua edersiniz de nafakanız gelir?" demiş. Yediler, "Biz, Allah'ın bir sevgili kulu vardır, adı Yunus! Onun adına yalvarır, Yunus kulunun hatırı için, deriz. Allah da bizi boş çevirmez!" demişler. O anda ortalıkta derin bir sessizlik olmuş. Yunus: "Yedi yoldaşım!" demiş, "Burada yolumuz ayrılıyor, hakkımızı helâl edin!" 
Yunus bunu duyar duymaz, yaptığının yanlışlığını anlamış. Taptuk'un dergâhında kırk yıl boşa odun taşımadığını anlamış. Gerisin geriye gönlüyle söyleşerek yollara düşmüş: 
Bir karardan durmayalım
Gel gidelim dosta gönül
Hasretinden yanmayalım
Gel gidelim dosta gönül

Kılavuz ol gönül bana
Gel gidelim yârdan yana
Canım kurbandır canana
Gel gidelim dosta gönül

Kara haberin almadan
Can bedenden ayrılmadan
Azrail bizi bulmadan
Gel gidelim dosta gönül

Gerçek murada varalım
Yârin hatırın soralım
Yunus Emre'yi alalım
Gel gidelim dosta gönül

Yunus, şeyhine doğru uça ese gidiyordu. Ona göre aşk, bütün vücudu sarıp gönül sevgiyle dolunca, bir sevgi çağlayanı olmaktı: