Hatırlarsınız, geçmişte defalarca bedelli askerlik çıkarılmış ve parasını veren askerlik yapmaktan kurtulmuştu…

26 Haziran’da Resmi Gazetede yayımlanan Askeralma Kanunu ile bedelli askerlik artık sürekli hale getirilmişti. Parasını veren yan gelip yatacak, askerlikten kurtulacak…

Parası olmayan gariban ise Suriye’de vatan için çarpışacak…

Son sınır dışı operasyonda bir kez daha gördük ki, Türkiye’nin etrafı düşmanlarla çevrili…

Dost sandıklarımız da zor günümüzde bizi arkadan hançerledi…

Yarım asırdır azılı teröristlerle mücadele ediyoruz…

Bu şartlarda bedelli askerliğin uygulanacak olması, ülkemiz için ölümle burun buruna mücadele eden vatan evlatlarının yüreğini sızlatacak…

Bedelli askerlik yaptıktan sonra sosyal medyada kahramanlık sözleri paylaşanları gördükten sonra şehit anne ve babaların canı daha yanacak…

Her Türk asker doğar diye övünerek, göğsümüzü gererek söylüyoruz…

Uygulamada maalesef parası olan Türkler bedelli doğuyor, yalnızca yoksul Türkler asker doğuyor…

Bir dönemde şu veya bu sebeple bedelli askerlik çıkarılmış olabilir…

Gelinen noktada bedelli askerliğin uygulama imkanı kalmadığını hepimiz gördük…

Yetkililerin siyasi risk pahasına da olsa bu konuya bir an önce el atmaları ve bu fahiş hatayı düzeltmeleri elzem oldu…

Herkes sosyal medyada eller tetikte vatan kurtaran kahraman…

Beyaz kefeni giydik, geliyoruz diye nutuk atıyor… Vatan için sosyal medyada şehit oluyor!

Ama sadece telefonun tuşlarını kullanıyor, kendisi askerliğini bedelli yapmış…

Ucuz kahramanlıklarla vatan kurtulmuyor, terörle mücadele de olmuyor.

Hepimizin evlatları var… Birilerimizin çocukları Suriye dağlarında teröristlerle çarpışırken, birileri yan gelip yatıyorsa toplumun adalet duygusu zedelenir…

Hele hele sadece fotoğraf çektirmek için askerlik elbisesi giyenlerin, uzun uzun nutuk atması, vatan kurtaran kahraman gibi ortalıkta dolaşması ve sosyal medyada paylaşım yapması adaletsizliği daha da körüklüyor…

Toplumumuzda maalesef her alanda sosyal adaletsizlik var…

En azından askerlik konusunda tam adalet sağlansın ve herkes eşit şartlarda askerlik yapsın…

*****

Şekere abdest aldırmak

Anadolu'da, çay içilirken genellikle şeker çaya karıştırılmıyor, kıtlama yapılıyor. Bunun çıkışı ise çok ilginç...

Eskiden İran'da çaya tatlandırıcı olarak hurma veya üzüm katılıyordu. İngilizler, İran'a şeker satmaya kalktıklarında bunu başaramadılar.

Sonra İranlı Mollalarla irtibat kurdular. İngilizler, Mollaların vereceği fetva karşılığında kazancın yüzde 10'nu teklif etti. İngilizler, Mollalar ile anlaştı.

Bir Cuma namazında (İran'da Cuma namazları o bölgenin en büyük camisinde ve çok kalabalık olarak kılınıyor) Cuma hutbesinde Mollalar şu vaazı verdi:

“Siz Allah'ın nimeti olan hurma ve üzümü nasıl olur da çaya katarsınız! Bundan böyle çaya şeker katacaksınız!”

Bu vaazdan sonra İranlılar çaya şeker katmaya başladı.

İşler yoluna girince İngilizler, Mollalara verdiği yüzde 10 payı satışların iyi gitmediği gerekçesiyle vermemeye başladı.

Bunun üzerine Mollalar yine bir Cuma hutbesinde ikinci bir fetva verdi; “Gâvur icadı şekeri çaya katmak caiz değildir…”

Bu fetva üzerine İranlılar evlerindeki şekerleri sokaklara döktü...

İngiliz firmaları bunun üzerine baktılar ki olacağı yok, Mollalarla yeniden masaya oturdu. Fakat Mollalar bu sefer yüzde 20 pay istedi. İngilizler çaresiz kabul etti.

Mollalar Cuma hutbesinde bu sefer şöyle fetva verdi; “Biz size çaya şeker katmayın dedik ama sokaklara dökün de demedik. Şekeri sokağa dökmeyeceksiniz, şekeri çaya batıracak ve böylece gâvur icadı şekere boy abdesti aldıracak ve öyle içeceksiniz!”

Bu fetva İran halkı tarafından yine kabul gördü…

*****

TEBESSÜM

Tasdik

Ahmak bir adamın eline bir kitap geçer. Okurken şöyle bir yazı görür; bir adamın başı küçük, sakalıyla boyu uzun olursa aklı az olur…

Kitabın tarif ettiği gibi, adamında başı küçük, sakalıyla boyu uzundur. Kendisini bu tarifin dışına çıkarmak ister. Ne yapması gerektiğini düşünür. Başını büyütmenin imkanı olmadığı gibi, boyunu kısaltması da mümkün değildir.

Bari sakalımı küçülteyim diyerek şamdanı eline alır. Bir eliyle sakalının yarısını tuttuktan sonra ikinci yarısını mumun alevine yaklaştırır. Biraz yanıp da sıcaklık parmaklarının uçlarına dokununca eline çeker. Yüzü cascavlak kalır. Bunun üzerin hokkayı kalemi eline alarak kitabın kenarına şunları yazar:

- Gerçek olduğu tecrübe ile anlaşıldı, ben de tasdik ederim.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Vatan sevgisi ona hizmetle ölçülür.

Atatürk