Hiç kuşku yok ki müziğimize unutulmaz eserler kazandıran bestekarlarımızdan biri Arif Sami Toker’di. Değeri bilinmedi. Zorluklar içinde yaşarken hakkı teslim edilmeyen bir sanatçıydı. 20. ölüm yıldönümünde anmak istedim. Yoksul bir aileden gelen bestecimiz, Ankara, İstanbul ve İzmir Radyolarında çalışırken, gerek maddî gerekse idarî sorunlar nedeniyle sık sık Anadolu turnelerine çıkmak zorunda kalmıştı. Turneler konusunda da bir rekora sahipti.

1926 yılının nisan ayının 14. günü ramazan bayramının arifesinde Gelibolu’da başladı 71 yıl sürecek olan yolculuğu Arif Sami Toker’in. Çocukluğu ve gençliği İstanbul’da geçti. İlkokul öğrenimini Mahmutpaşa Birinci okulunda tamamladı. Ortaokula Cağaloğlu’nda devam etti.. Ticaret Lisesi yerine Konservatuvarı tercih ettiği için öğrenimi yarım kaldı ve askerliğini er olarak yaptı. Fakat bando kısmına geçtiği için, burada Batı müziği enstrümanlarını tanıma fırsatı buldu.

Merkez Bankası’nın Bankalar yokuşundaki binasının asansör görevlisi bir gencin sesinin güzelliği, aynı bankada memur olan Üsküdarlı Sarı Ahmet beyin dikkatini çekti. Asansörcü gence, “Evladım, seni usul dersleri alman için Emin Ongan beyle tanıştırayım. Sesini bir kontrol ettirelim” dedi. Emin Ongan Bey Merkez Bankası’na geldi. Arşiv dairesine inildi. Emin Ongan Bey “Evladım, falanca parçayı biliyor musun?” diye sordu. Genç, istenilen besteyi okudu. Bu kez Emin Ongan “Falanca besteyi biliyor musun?” diye sordu. Genç “Biliyorum efendim” diye cevap verdi. Emin Ongan “Bu besteyi de geçermisin?” dedi. Genç istenilen tüm besteleri geçtiğinde Emin Ongan, Üsküdarlı Sarı Ahmet beye gencin yeteneğini beğendiğini ve kendisine ders vermeyi kabul ettiğini söyledi. Dersler ilerledi. Gençte kısa zamanda önemli gelişmeler oldu. Bankadan ayrılıp ve piyasaya atıldı. Ses ustası ve birbirinden güzel, değerli besteleri insanlığa armağan edecek bu genç, unutulmaz isim Ârif Sâmi Toker’di. O sıralarda büyük bestekâr Hafız Sadettin Kaynak ve Kemal Batanay’ı tanıdı, öğrencesi oldu.. Ayrıca Kadıköy’de Udi Vahit Bey ve Doktor Suphi Ezgi beylerin meclislerine katıldı. Yine o yıllarda Lemi Atlı Bey’le tanıştı. İlk defa 1952 yılında Bursa sinemalarında konserler vermişti. Turnelerde Türkiye’yi köylerine kadar dolaştı. Ancak bu turneler ona maddi kazanç temin etmedi. 1954 yılında Eminönü Halk evinde Türk Müziği kursları açtı. Arif Sami Toker. 80 kişilik koruyla ilk defa Türk Müziği Talebe konserini verdi. Aynı yıl sahne çalışmalarına da başladı.

1950 yılında İstanbul Radyosu’nda açılan sınavı kazanmıştı ama ona amatör sanatçılar kadrosu vermişlerdi. Kırgındı. 1954’de İzmir radyosuna müzik şefi olarak atandı. Dört yıl İzmir ve Egenin bütün yörelerinde çalışmalarını sürdürdü. Rakım Erkutlu’dan sonra İzmir Türk Müziği Derneğinin Başkanlığını üstlendi. 1961 yılında Ankara Radyosu’nda müzik şefi olan Muzaffer İlker’in emekliye ayrılmasından sonra bu göreve tayin edildi. Ama kadrosunu amatör sanatçı olarak bırakmışlardı. Komik bir durumdu. Bu Kendisine teklif edilen sözleşmeli çalışmayı kabul etmekten başka çaresi yoktu. . Birileri sürekli önüne taş koyuyordu. Bilinmeyen nedenlerle dışarda çalışmasına engel olundu. Geçim sıkıntısı çekiyordu. İstifa etti. Yeniden turnelere başladı. Kırgınlığından radyoya uğramıyordu ama içinde radyo aşkı bitmiyordu. Ulvi Ergüner’in İstanbul Radyosu’na müzik müdürü tayin edilmesinden sonra İstanbul Radyosu günleri bir kere daha başladı. 1994 yılında hastalandı. Çeşitli hastanelerde tedavi gördü. Son yıllarını geçirdiği Balıklı Rum Hastanesinde, 27 Nisan 1997 tarihinde hayata veda etti. 29 Nisan 1997’de Bakırköy Zuhurat Baba Camiinde öğle namazını müteakip Yedikule Kozlu mezarlığında toprağa verildi.

Türk musikisini dünya çapına yükseltecek gençlerin devlet destekli ve teknik hocalar elinde yetişmesini isterdi. Türk ve batı musikisini bilen kültürlü, gerçek sanatçıların özlemi içindeydi. Arif Sami Toker’i saygı ve rahmetle anıyoruz.