Sevgili yolcu;

Bugün bu yolculuğumuza bir isim vermek istiyorum. Yola çıktığımız ilk an, zihnimde bu fikir parladı; bu işareti görmezden ve duymazdan gelmek istemeyiz değil mi? Yolculuğumuzun ismi ‘’Kendimi, kendime hatırlatma sanatı’’ olsun. Peki, neden?

Danışanlarıma, yakın çevreme sorduğum soruyu gel sana da sorayım. Yaşamını bir çember gibi düşün. Çemberin boyutu senin hayal gücüne kalmış olsun. Gönlünden geçen boyuttaki çemberde, ki bunu dart gibi düşünebilirsin. Hani dartın en ortasındaki nokta ve onu saran diğer çemberler vardır. İşte tam o en ortadaki noktadan başlayıp, en son çembere kadar; yaşamında senin için en önemli olandan başlayarak sıralama yapmanı istiyorum. Somut veya somut neyi nereye koymak istiyorsan. Misal bu çemberlerden biri senin olmazsa olmaz değerlerinden biri de olabilir. Kişi olabilir. Nasıl bir sıralama olurdu bu? En içteki o noktaya neyi, kimi koyarsın? Sonra sıralama nasıl olur? Soruyu okudun değil mi? Tam şu anda gözlerini kapatmanı ve bu yaşam çemberini en içten dışa doğru sıralamanı, bunu hayal etmeni istiyorum.

Burada geribildirimini merak ediyorum. Gelen yanıtlarda genelde, merkez noktasında kişi çocuğunu, ailesini, sevdiklerini, işini koyuyor ve kişisel değerleri şeklinde devam ediyor. Peki soruyorum sevgili yolcu: ‘’Sen!’’ neredesin bu yaşam çemberinde? Tamam evet sorumlulukların var. İyi bir eş, özverili bir anne, hayırlı bir evlat, iş ahlakı olan bir bireysin. Fedakarsın. Buraya kadar harikulade. Tamam ama o merkeze kendimizi koymayı unutuyoruz değil mi? Kendimize karşı fedakar mıyız? Kendimize, bedenimize karşı sorumluluklarımızın farkında mıyız? Sadece bedenimiz değil tabi bütünsel bakalım, zihnimiz, ruhumuz… Neredeyiz biz bu çemberde? Şöyle bir karşıdan bakalım kendimize.

Biliyoruz aslında ‘’Ben iyiysem; eşim, çocuğum, ailem, işim, aşım da iyi oluyor.’’ Kendimizi es geçmeyelim olur mu? Önce ‘’BEN’’ sonra ‘’BİZ’’. Bu bir yaşam mottosu olsun. Düşünüyorum da otuz sekiz yaşıma kadar, her koşulda, hastalıkta, sağlıkta her durumda bana yarenlik yapan yine ‘’kendim’’ değil miyim? Ben beni, hiç yalnız bırakmadım ki, sırtımı dönüp gitmedim ki değil mi? Altı yaşımda sokakta düşüp dizimi kanattığımda da ben vardım yanımda, sezaryen doğumda derimin yedi kat kesildiği anda da yine ben vardım yanımda. Öyleyse varlığıma, sağlığıma ve sahip olduklarıma şükrediyorum. Kendimi kucaklıyorum ve kendimden bir yanak almasını da biliyorum bu hayatta.

Tabi ki yaşamda bizim için kıymet verdiğimiz kişiler, maneviyatımız, sosyal yaşantımız, bizi tamamlayan parçalarımız var. Sadece öncelik sıralamasında sana kendini hatırlatmak istedim ola ki unuttuysan diye. Bu yüzden yolculuğumuza ‘’Kendimi, kendime hatırlatma sanatı’’ ismini koymak istedim.

Ben, kendime saygı duydukça, prensiplerim konusunda kararlı ve inançlı oldukça; çevrem de ona göre şekil alır diye düşünüyorum. Prensipli ve istikrarlı olmak gerçekten çok kıymetli. Tabi ki karşı taraf içinde aynısı geçerli.

İcra ettiğim Yaşam Koçluğu mesleğim ile insanlara, bilhassa kadınlara ve aslında insanlığa, birçok yaşama dokunmak; onlara güçlü yanlarını, kör noktalarını, unuttuklarını hatırlatmak, motivasyon sağlamış olmak ve aldığım geribildirimler de bana motivasyon oluyor. Huzur bulduğum, keyif aldığım bir işi yaptığım için ‘’Kendim gibi’’ hissedebildiğim için mutluyum.

Kişisel görüşlerini farkındalık sağlamak adına yorum kısmına yazabilirsin. Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum.

#demetdurukan