Katar üzerine oynanan oyuna şaşıranlara şaşırmamak elde değil. Sokaktaki vatandaşı kastetmiyorum, onlar Survivor, Abdülhamid falan izliyor. Nereden bilsin Katar'a oynanan oyunun, Türk milletinin sırtına ikinci bir hançer olduğunu... Benim sözüm, "çok bilmiş laf ebesi" strateji uzmanlarına, hükümete akıl veren, önüne gelene ayar veren ve aylardır Trumpist olup çıkanlara... Benim sözüm, bir dönem solcu geçindiği halde, şimdi sözüm ona Erdoğanist gözüküp, köşesinden CIA başkanına methiyeler düzecek kadar ileri gidebilenlere...

Katar'a Suudi Arabistan öncülüğünde 7 Arap ülkesinin "kuşatma" ve "yaptırım" uygulaması, neredeyse 1 yıllık sürecin sonucudur. İran'ı hedef gösteren ABD-Suudi Arabistan-İsrail ittifakı, Katar üzerinden aslında Türkiye'yi de hedef alıyor.
Anlatalım...

Henüz ABD seçimleri yapılmamış, FBI seçim sonuçlarını etkileyecek bir hamleyle Hillary Clinton'un e-postalarını soruşturmaya başlamıştı. ABD, İngiltere ve Fransa'yla görev bölüşümü içerisinde Ortadoğu'da "cihatçı gözüken katiller sürüsü" üretmiş, bu sayede Arap Baharı kamuflajıyla bölgeyi kan gölüne çevirmişti. "Kimyasal silah" yalanıyla Saddam, "terörizm destekçisi" masalıyla Kaddafi'nin kellesi alınmış, sıra İsrail'in en büyük düşmanı Suriye'ye gelmişti. Irak ve Libya'nın bir daha belini doğrultamaması için oluşturulan "sakallı caniler" Suriye'de de sahaya sürülmüştü. Bunun için, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye'ye "Kuzey Afrika'ya demokrasi getirecek" Arap Baharı senaryosu içinde değişik roller verilmişti. Kimine finans, kimine lojistik vs... Demokrasi dedikleri, güdümlerindeki iktidarları yeniden formatlamaktan ibaretti...

* * *

Trump seçilmesiyle ABD'nin tüm karanlık sicilini yükleyecekleri "günah keçisi" için harekete geçildi. "Cihatçı" etiketi yapıştırılmış katiller sürüsüne verilen silahlar, diğer lojistik destekler için "terörizm destekçisi" olarak adlandırıp hedef alacakları bir keçi...

Arşivime şöyle bir göz atınca, bu konuda en net uyarıyı 3 Kasım 2016'da "Clinton, FBI Ve ABD'nin Cihatçıları"başlığıyla bu sütunda yapmışım. Arada, ABD ve Arap şeyhlerine güvenilmemesi gerektiğini belirten yazılar yazmış, ardından 2 Nisan 2017'de kısmen tekrara düşmeyi göze alarak "CIA'nın günahları kime yüklenecek?" başlıklı yazıyı kaleme almışım.Suudi Arabistan'ın "para gücüyle" günah keçisi olmaktan kurtulabileceğine dikkat çekmiş ve "kurban kim olacak?" diye sormuşum. Her hâlükârda işin ucunun gelip Türkiye'ye dayanacağı belli olan bir süreç yürüyordu. Çünkü, ABD ile Ortadoğu'da iş tutan ve günahlarına ortak olan ülkelerin başında Türkiye geliyordu.

* * *

Suudi Arabistan, "kılıç dansı" eşliğinde Trump'a teslim oldu ve Mısır diktatörü Sisi'yi de yanına alarak "Emret Lawrence hazretleri" diyerek, ışıklı bir kürenin etrafında "şeytana teslim" ayini yaptı. 400 milyar dolarlık "rüşvet"le "günah keçisi" olmaktan kurtuldu.

Bizdeki gizli Vahhabiler için "mübarek" olan Suud Kralı, ilk işaret fişeğini, TV'sinden "Usame Bin Laden'i Katar destekledi" yalanını duyurarak yakmıştı bu ziyaretten önce. Suudi vatandaşı Usame Bin Laden'i Katar'a maletti. Laden'i bu işlerin içerisinde sokanın Suud istihbaratının başındaki Kemal Adham olduğunu hiçe sayarak. Kral Faysal'ın kız kardeşi İffet'in eşi Kemal Adham İstanbul'da büyüdüğü için ''Türk'' lakabıyla anılırdı...

Türkiye krizi çözmek için formül arayışında ama Trump'un esirlerine söz geçirmesi çok zor. Lawrence'nin güdümünde Osmanlı'yı sırtından hançerleyenler, 100 yıl önce "Osmanlı askeri Katar'dan çekilmesin" diyen ailenin yönettiği ülkeyi Trump'un talimatıyla "küçük lokma" olarak seçtiler. Asıl büyük lokma Türkiye ve İran... O yüzden TSK'yı çökertmek için yıllardır akıl almaz tezgahlar kuruyorlar. Ordusu ağır yaralı, ekonomisi büyük hasarlı Türkiye'yi kolay teslim alacaklarını varsayıyorlar.

* * *

Büyük şeytan ABD'nin bundan sonraki hamlesine odaklanalım biz. Çünkü, bu hamleler, Türkiye-İran ilişkilerini "yüksek gerilim" hattına yapıştırabilir.

CIA, İran'a karşı çok sert gizli operasyonlar hazırlıyor. Bunun için CIA Başkanı Mike Pompeo, ilgili birimin başına "karanlık prens" ya da "Ayetullah Mike" lakabıyla bilinen Michael d'Andrea'yı atadı. Pompeo hayranı "böyyük gazeteciler" arayıp sorabilir kendisine.

D'Andrea din değiştirerek Müslüman olmuş bir işkenceci. İşkence yoluyla koşullandırma programını yürürlüğe sokmuş ve Ebu Zübeyde, Abdülrahim el Naşiri ve Halit Şeyh Mohamed'in deneylerini yönettiği Salt Pit (Afganistan) gizli hapishanesini kurdu. Çok akıllı ve şiddet yanlısı biri olarak tanınan bu psikopat, CIA'dan esinlenerek çekilen Zero Dark Thirty filminde "Kurt" kod adıyla canlandırıldı. 2008'de Şam'da Hizbullah'ın askeri kanat sorumlusu İmad Mugniyah cinayetini örgütledi ve 2015 yılına kadar katil insansız hava araçları programını yönetti.

Sizce hedefe ulaşmak için CIA ve Ayetullah Mike, kimleri hedef alabilir?