Yağcılığın bu kadar yoğun olduğu ülkemizde yağ fiyatlarının akıl almaz ölçüde artması herkesi tedirgin ediyor.

Ülkemiz savaşta değil, çok şükür doğal afet, kıtlık, kuraklık yok… Herkes soruyor, o halde yağ ve tüm gıda fiyatları niçin bu kadar artıyor?

“Rusya, Ukrayna’ya saldırdı, biz de yağın çoğunu Rusya ve Ukrayna’dan alıyoruz, onun için fiyatlar zirve yaptı” deniliyor.

Asıl sorulması gereken soru şudur; dünyanın en çok sıvı yağ üreten ülkelerinden biriyken, savaştaki Ukrayna’dan bile yağ ithal edecek hale nasıl düşürüldük?

Türkiye tarım ülkesi, arazilerinin büyük çoğunluğu tarıma elverişli… Ancak sıcak denize kıyısı bile olmayan, topraklarının bir kısmı yaz mevsimi görmeyen Rusya’dan yağ ve buğday ithal ediyoruz…

Dünyanın en büyük zeytinyağı üreticisi idik. Halk marketlerde yağ için kuyruk beklerken, zeytin ağaçlarının kesilmesinin önü açıldı; makineler de zeytinlikleri kesmek için kuyrukta…

Yoldan geçerken kazara çekirdek düşürsen ayçiçeği yetişiyor ama sıvı yağ için savaştaki Ukrayna’ya muhtaç durumdayız.

Savaş bitsin, Rusya izin versin de sıvı yağ ihtiyacımızı karşılayalım diye umut ediyoruz.

Biz niye boş tarlalara ayçiçeği ekemiyoruz, yeni yeni zeytinlikler oluşturamıyoruz?

Köylerimiz boşaldı, tarlalar ekilmiyor; niçin kendi buğdayımızı ekmek varken, Ruslara avuç açıyoruz?

Çünkü Türkiye’de üretimin maliyeti çok yüksek, hele tarımda maliyet daha da yüksek…

Mazotun fiyatı belli, uçmuş; yatlara vergisiz mazot veriliyor ama traktör için bu imkan yok…

Gübre fiyatları çıldırmış, geçen yılın en az üç katı…

Geçen yıl yaş çay için kullanılan gübrenin tonu 2 bin 500 lira civarındaydı…

Şimdi önce on bine dayandı, sonra güya indirim yaptılar… İndirimli fiyatı 7 bin 500 lira.

Şöyle bir kıyas yapılırsa daha net anlaşılacak. Yaş çay fiyatı, 2020 yılında destekleme ile 3 lira 40 kuruştu, bir ton yaş çay da 3 bin 400 liraydı.

2020 yılında sattığı bir ton yaş çay karşılığı üretici Mart 2021 yaklaşık bir buçuk ton gübre alabiliyordu.

2021 yılında yaş çayın kilosu destekleme dahil 4 lira oldu. Şimdi ise üretici 2021 yılında sattığı yaklaşık 2 ton yaş çayla bir ton gübre alabiliyor.

Bunun anlamı şudur; çay bedelinin yaklaşık üçte biri sadece gübreye gidecek.

Bunun toplama parası, bakımı, nakliyesi derken çiftçinin eline ne geçecek? Neredeyse hiç…

Çoğu üretici gübre almama hesabı yapıyor, gübre olmayınca verim dibe vuracak. Bir iki yıl sonra hiç çay olmayacak… Tarlalar viran kalacak.

Çay en çok gelir getiren ve maliyeti en düşük tarım ürünlerinden biri…

Çay üreticisi bu durumda ise diğer üreticilerin halini varın siz düşünün…

Rusya’ya avuç açmaktansa üretici desteklenmeli, tarımda üretim teşvik edilmeli…

Bu kafayla gidersek yarım öbür gün bir dilim ekmeğe muhtaç hale geliriz…

Yağcılıkla, yalakalıkla memleket kurtulmuyor

*****

Köylü milletin efendisidir

Atatürk, Sofya’ya askeri ataşe olarak görevlendirilir. Bulgaristan henüz 5 yıllık bir ülkedir. Üzgündür Atatürk İstanbul’dan gittiği için. Bir pastane vardır Sofya’da. Diplomatik erkân, genel olarak o pastanede kahvaltı yapmaktadır. Atatürk de orada yapar kahvaltılarını.

Bir sabah bir köylü girer pastaneye. Bohçası vardır yanında, bırakır bir masanın yanına, oturur. Bir garson gelir, köylü süt ve kek ister. Garson ise köylünün pastaneden ayrılmasını söyler. İtiraz eder köylü. Birkaç garson daha gelip köylüden çıkması için ısrar ederler.

Köylü öfkelenir ve bağırmaya başlar; “Senin sattığın sütü ben üretiyorum, senin sattığın pasta, börek, çöreğin ununu ben üretiyorum. Peynirini, yoğurdunu ben üretip veriyorum. Pastana koyduğun meyveleri ben üretiyorum ve sen benim ürettiklerimi bana vermiyorsun öyle mi? Hayır çıkmıyorum ve kahvaltımı burada yapacağım” der.

Herkes suspus olur. Köylünün istedikleri masasına gelir, kahvaltısını yapar ve bir miktar parayı masaya fırlatarak çıkar gider.

Olup biten her şeyi izler Atatürk. Küçük kareli defterine şu notu düşer. “Bir gün benim köylüm de bu köylü gibi olursa millet olduk demektir” der ve ekler:

“Köylü milletin efendisidir.”

*****           

TEBESSÜM

Yalan

Baba oğul, Temel’in kızını istemeye giderler: Temel damat adayına sorar:

- Kötü alışkanlığın var mı?

- Benim tek bir kötü alışkanlığım var. Başka da yok.

- Sigara mı?

- Değil.

- Kumar?

- Yok çok şükür.

- İçki?

- Hiç içmem.

- Nedir peki?

- Her lafım yalan.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Ümidini kaybetmiş olanın, başka kaybedecek şeyi yoktur.

Bolse