Son günlerde seçim kanununda yapılması istenen değişiklikler çok konuşuluyor.

Herkes ne getirir, ne götürür; kanundaki değişiklikler kimlerin işine yarayacak diye tartışıyor.

Hangi partiye yarayacağını seçim olmadan görmek mümkün değil ama milletin işine yaramayacağı kesin…

Seçim kanunundaki değişikliklerin demokrasiyi tam yerleştirmek ve milli iradeyi daha çok sandığa yansıtmak amacıyla yapılmadığını hepimiz biliyoruz.

Birilerini barajdan kurtarmak, birilerine daha çok avantaj sağlamak amacıyla hesap kitap yapıldığını her şeyden habersiz ve herkesten uzak dağlarda yaşayanlar bile anladı…

Seçim kanunlarında sık sık değişiklik yapılması, demokrasinin yeterince özümsenmediğinin, halkın iradesinden çok koltuğu kaybetmeme telaşıyla hareket edildiğinin en bariz göstergesidir.

Seçimin göstermelik yapıldığı Ortadoğu ve Orta Amerika ülkelerinde kanunlar, iktidardaki gücün sürekli kazanması üzerine hazırlanıyor.

Demokrasinin nispeten doğru uygulandığı ülkelerde seçim kanunu, neredeyse hiç değişmez, sadece teknolojik gelişmelere göre uyarlama yapılıyor.

Bizim gibi ne olduğuna daha karar veremeyen ülkelerde ise seçim kanunu iktidarda olanı, ne olursa olsun seçimi kaybetmemesi üzerine kurgulanıyor.

12 Eylül darbesinden sonra Meclis’te oylar bölünmesin diye, askeri kafayla hazırlanan kanunda seçim barajı getirildi. İktidardakilerin işine çok yaradığı için değiştirmeyi hiç kimse aklının ucundan bile geçirmedi.

İlk kanunda hem ülke barajı vardı, hem bölge barajı vardı. Düşünün üç milletvekili çıkaran ilde yüzde 33,5’u alamayan hiç milletvekili çıkaramıyor, yüzde 34 oy alan üç milletvekilini de kazanıyordu.

Bir sonraki seçimde baktılar ki bölge barajı iktidardaki partiyi de zorluyor, hemen kaldırıldı.

Yüzde onluk baraja rağmen tek partinin iktidara gelmesi zorlaşınca, ülke koalisyonlardan çok çekti diye anormal bir anlayışla şimdiki Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen dünyada eşi benzeri olmayan bir yola girdik.

Bu da çare olmadı; koalisyonlar kötü diyenler bu kez seçim öncesi ittifaklara, koalisyonlara mecbur kaldı…

İttifakların da işe yaramayacağını görenler, ne getirirsek daha çok işimize yarar anlayışıyla olacak ki yüzde 10’luk barajı indirmeye, hatta ittifakta olan partileri barajdan muaf tutmaya heveslendiler.

Seçim kanunundaki ayak oyunları ilk kez olmuyor, çok partili hayata geçtiğimiz 1950 seçimleri öncesinde başladı… 70 yıldan fazla bir süredir devam ediyor.

Siyaset anlayışımız, sen ben kavgası ve çıkar hesapları üzerine kurulu olduğu sürece bu durum bir 70 yıl daha devam eder.

Önce siyaseti ve particiliği kişisel çıkarlardan arındırmalı, siyasetçiliği meslek olmaktan çıkarmalıyız…

Bizdeki particilik anlayışını ve partilerin yapısını değiştirmeliyiz.

İl başkanlarının valilere emretmesinin önüne geçmeden; siyasetçileri ağa görme anlayışından kurtulmadan bir yere varamayız.

Sorun seçim kanunlarında değil; halkımızın siyasi partilere ve seçimlere bakış açısındadır…

*****

Çizgiyi kısaltmanın yolu

Büyük bir Japon bilgesi, deniz kenarında kumlar üzerinde oturmuş, meditasyon halindedir. Delikanlının biri, ona yaklaşır ve der ki:

- Lütfen beni öğrencin olarak kabul et.

Bilge, parmağıyla kumların üzerinde düz bir çizgi çeker; “Çizgiyi kısalt” der.

Genç, avuçlarıyla çizginin yarısını siler.

Bilge der ki:

- Git, öğren de gel!

Aradan bir ay geçtikten sonra delikanlı tekrar gelir. Bilge, yine bir çizgi çizerek; “Kısalt” der.

Delikanlı, bu kez çizginin yarısını avucu ve dirseğiyle kapatır. Bilge, onu da kabul etmez:

- Git, öğren de gel!

İki ay sonra delikanlının tekrar yanına geldiğini gören Bilge, tekrar kumların üzerine bir çizgi çeker ve onu kısaltmasını ister.

Delikanlı:

- Çok düşündüm ama bulamadım. Siz kısaltın!

Bilge, çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker ve ekler:

- Şimdi kısaldı…

*****             

TEBESSÜM

Cehennem

Milletvekili kürsüde konuşurken muhalefet sıralarından biri bağırır:

- Cehenneme kadar yolun var!

Konuşmacı hemen başkana dönerek ters ters bakar.

Başkan milletvekilini teskin eder:

- Devam ediniz lütfen sayın milletvekili… İçtüzüğe göre gitmeniz zorunlu değil efendim…

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Biri gelir seni sen eder; biri gelir seni senden eder.

Şemsi Tebrizi