Propaganda, ya da modern adıyla "psikolojik savaş", insanlığın yerleşik hayata geçip kolonileştiğinden bu yana kullanılır. İletişim araçlarının gelişmesiyle, devletlerin birbirlerinin ve yönettikleri toplumun algılarını yönetmek için yaygın hale gelmiştir.

Digital çağa geçişle birlikte TV, radyo, gazete ve dergilerin insan algısı üzerindeki etkisini, internet mecraları ve sosyal medya aldı.

Otoriter rejimler, global ölçekte kullanılan sosyal medya mecralarını ülkelerinde kısıtlarken, kendi iç ağlarını oluşturarak varlıklarını sürdürüyor.

Emperyalizm ise, digital çağa hükmeden güçlü aktörler sayesinde sosyal medyayı artık ülkelerin içişlerine müdahale edebilecek kadar profesyonelce ve yaygın kullanır oldu.

ABD'de Donald Trump'un, rakibi Hillary Clinton'a karşı kazandığı şaşırtıcı zaferle ilgili olarak "Rusya sosyal medya üzerinden seçmenleri etkileyerek seçime müdahale etti" iddiaları ortaya atıldı. Bu konuda açılan bir soruşturma aşama aşama devam ediyor ancak henüz net bir sonuca ulaşmadı.

Facebook ve Twitter, 2018 yılında İran ve Rusya ile bağlantılı gruplar tarafından yayınlanan bazı haberleri sansürlediğini açıklamış, ancak kullanıcılar hakkında bilgi vermediği için bu uluslararası bir "sansür" olarak nitelendirilmişti.

Sosyal medya devleri, ellerindeki gücü açıkça "sansür" aracı olarak kullanmaktan geri durmuyor artık. Trump'un başkanlık seçimleri ve sonrasında Twitter tarafından engellenmesi, bazı mesajlarının silinmesi dünya gündemine oturmuştu. Ancak, Trump'un kişiliği ve yıpratıcı hali nedeniyle toplumlar işin ciddiyetini algılamakta güçlük çekti.

Durum artık iyice netleşti. Emperyalizm, sosyal medya araçlarını hedef ülkelere karşı daha açık biçimde kullanmaya başladı.

VENEZÜELLA'YI BLOKE ETTİLER

Son hamle, ABD'nin, mevcut iktidarı devirmek için uluslararası hukuku ihlal ettiği Venezüella'ya karşı uygulandı. Ülkenin seçilmiş, ancak ABD ve müttefiki emperyalist ülkeler tarafından "devrik" kabul edilen Bolivarcı Başkanı Nicolas Maduro, ülkesinin dünyayı sarsan Covid-19 virüsüne karşı ilaç geliştirdiğini açıkladı. Maduro, ülkesinin ürettiği ve Carvativir adı verilen bu ilacı üreteceğini ve Alba üyesi müttefik ülke halklarının erişimine açık hale getireceğini belirtti.

İlacı Allah'ın bir armağanı olarak sunan Maduro, açıklamasında aşı şirketlerinin kapitalist uygulamalarını da mizahi bir dille gündeme getirdi.

Youtube, Facebook ve Twitter anında devreye girerek Venezüella sağlık ve eczacılık yetkilileri tarafından onaylanan ilaçla ilgili tüm mesajları silmeye başladı. Bu sansüre, Maduro'nun yanlış umutlar yaydığı ve hastaları ciddi riske attığı gerekçesi öne sürüldü.

Sosyal medya devleri, hem kanın pıhtılaşmasını önleyici, hem de antiviral doğal bir ürün olduğu belirtilen Carvativir adlı ilaçla ilgili hiç bir inceleme yapılmadan başlattı sansür uygulamasını.

Bu devler, virüs için tedaviden çok aşıyı önceleyen bir strateji izliyor. Çünkü digital dünyanın milyarderleri de ilaç ve aşı şirketi kurarak "virüs savaşı"nda yerini çoktan aldı.

İNGİLTERE'NİN YAPTIĞI ANLAŞMA

Sosyal medya mecralarının, emperyalizmin "asimetrik savaş"ta yeni silahı haline geldiğini, psikolojik savaşın bu mecralarda sürdürüleceğini daha önce bu köşede anlatmaya çalışmıştık. Özel seçilmiş kişiler tarafından kurulan ve devlet destekli Full Fact adlı bir İngiliz derneği, internet ortamındaki dezenformasyonla mücadele etmek için, bir yandan Birleşik Krallık ve Kanada’nın ilgili bakanlıklar, diğer yandan bilgi devleri (Facebook, Twitter, Google/YouTube, Reuters) arasında bir koalisyon oluşturmuştu.

İngilizler, tarihten bu yana psikolojik savaş tekniklerini en iyi kullanan ve yıpratıcı izler bırakan bir ülke olarak ünlüdür.

ABD de, İngiltere'nin bu geleneğini modern çağa uyarlayarak sürdüren en vahşi emperyalist güç olarak bu konuda kalın bir sicile sahip. Saddam Hüseyin'in kitle imha silahlarına sahip olduğuna tüm dünyayı "psikolojik savaş" teknikleri, yani propaganda ile inandırmış, bu sayede işgal ettiği Irak'ı her gün bombaların patladığı, istikrarsız bir ülke haline getirmiştir. Libya lideri Kaddafi için de benzer bir süreç işletilmiştir.

Venezüella örneği, tüm dünya ülkelerine, özellikle emperyalizmin üzerine büyük hesaplar kurduğu ülkelere örnek olmalı. İnsanların artık bilgi dağarcığını 160 karakterlik Twitter mesajları, Facebook paylaşımları ya da Youtube'de yayınlanan görsel süslemeli videolarla dolduruyor.

Emperyalizmin yönettiği "algı" sayesinde toplumlar, şeytanı melek, meleği şeytan, felakete gidişi refaha ulaşmanın yolu olarak görebiliyor. (Arap Baharı'nın demokrasi getireceği yanılgısı gibi.) Siyasi tercihlerini de buna göre tayin edebiliyor artık.

Bir insanın ülkesi ve kendisi için bir şey yapmak istiyorsa, özellikle algılarını yöneten emperyalist "sahte" haberlere itibar etmemeli ve sonuna kadar gerçeğin peşinde koşmalıdır. Algılarınıza sahip çıkın ki, ülkenize de, gelecek nesillere de sahip çıkmış olun.