Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Esenler’deki kentsel dönüşüm çalışmaları çerçevesinde 617 konutluk bir projenin temel atma töreninde konuştu. Kurum, İstanbul’un olası bir depremde karşılaşacağı acı manzarayı da özetledi bu törende. Mega kentte 300 bin riskli bina var ve bunların 36 bininin depremde anında yıkılacak bina olduğunu anlattı Bakan Kurum.

Daha da çarpıcı olanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum’un “Riskli 300 bin binayı 5 yıl içerisinde tamamlayacağız” sözleriydi. Elbette büyük bir deprem bekleyen İstanbul’daki bina envanterinin çıkartılmış olması, ne kadar riskli bina olduğunun tespit edilmesi ve kentsel dönüşüm için bakanlık tarafından bir plan yapılmış olması sevindirici gelişme. Ama 5 yıl içerisinde deprem olmazsa...

Peki; dünyanın gözbebeği şehirlerinden biri olan İstanbul, bu kadar “çürük” binaya nasıl kavuştu? Daha doğrusu, yasal mevzuata uymadan “kara düzen” ile yapılan binalara neden ve kim göz yumdu?

2019 yılında çıkarılan İmar Barışı düzenlemesi çerçevesinde Yapı Kayıt Belgesi almak için başvuru sayısı 1 milyon 750 bin. Yani, bu kadar bina ya ruhsatsız yapılmış, ya da projeye aykırı eklentilere sahip. Bir keseri, bir de şakülü olanın “inşaat kalfası” olduğu, küçük bir sermayesi olanın da müteahhit olduğu dönemleri yaşadı bu şehir.

Bu müteahhitlerin 5 katlı inşaat için belediyeden ruhsat alıp, 7 kat yaptığına da şahit oldu bu gözler. Hiç bir engelle karşılaşmadan “kaçak” yapılan katlara da elektrik, su, doğalgaz bağlandı yıllarca. Kaçak inşaata göz yuman ve görevlerini ihmal eden yerel yöneticiler ise ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor aramızda.

Dilerim İBB Meclisi, şehrin ilçe belediyeleri tarafından “kentsel dönüşüm” için yapılan imar planlarına “bizden mi değil mi” diye bakmaz da, İstanbul olası bir depremde “mezarlık kent”e dönüşmez...

SİYASİ NEZAKETE İHTİYAÇ VAR

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde tepeden tırnağa yenilenen Cemal Kamacı Spor Kompleksi’nin açılışını yaptı. Türkiye’nin halka açık en büyük yüzme tesisi haline getirildi dünyaca ünlü boksörümüzün adını taşıyan kompleks.

İmamoğlu, açılış konuşmasında birçok şey söyledi, projelerini anlattı. Ama benim dikkatimi en çok “Süreci işleten bizden önceki yönetime teşekkür ediyorum” cümlesi çekti. Daha doğrusu çok hoşuma gitti. Gittikçe sertleşen, “hain”, “işbirlikçi”, “dış güçlerin maşası” gibi sözcüklerin havada uçuştuğu siyaset arenasında, rakip parti mensubu seleflerine hakkını teslim etmek pek alışık olduğumuz bir durum değil.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 28 Ekim’de önemli bir açılışa hazırlanıyor. Önceki yönetimden devraldığı Mecidiyeköy-Mahmutbey metro hattının açılışını yapacak Cumhuriyet Bayramı’nın arifesinde. Umarım, bu törene projeyi başlatan İBB eski Başkanı Kadir Topbaş’ı da davet eder ve kurdeleyi birlikte keserler. Hatta Topbaş’ın ardından bu göreve atanan Mevlüt Uysal’ı da davet etmeli İmamoğlu. Kadir başkanın yaptığı metro ihalelerini iptal etmiş olsa da...

Sizce de, birçok ilçeyi birbirine bağlayacak ve E-5’teki trafiği bir nebze de olsa rahatlatacak metroyu, başlatan, sürdüren ve tamamlayan üç başkanın birlikte açması güzel bir görüntü olmaz mı?

Yerel siyasetin laf yarışı, karşılıklı suçlamalar ve birbirine çelme takarak değil, projelerin, hizmetlerin yarıştırarak yapılması gerektiğine inanıyorum.

GAZETE BAYİLERİ OCAK’I BEKLİYOR

Bu köşede, İBB Kültür A.Ş.’nin gazete bayileri ile şehrin meydanlarındaki büfelerin kiralarına yaptığı fahiş zammı gündeme getirmiş, bu durumun gazete, ciklet, sigara gibi kâr marjı düşük ürünler satan büfeleri zor duruma düşürdüğünü anlatmıştım. Bir de, “büfeleri yenilemek için” işleticilerden istenen 80 bin ile 300 bin lira arasında değişen bedeli gündeme getirmiştim. A’dan Z’ye tek katlı bir evin yapılabileceği bir meblağ 80 bin lira.

Durumu anlatırken, “büfe ve gazete bayilerini çatısı altında toplayan dernek, Kültür A.Ş. ile görüşmeleri sürdürüyor ama üyelerine doyurucu açıklama yapmıyor” ifadesini de kullandım.

Bu tanımlamam yanlışmış. Kültür A.Ş. ile görüşmeleri İstanbul Tekel ve Gazete Bayileri Esnaf Odası Başkanı Ferihan Karasu yürütüyormuş. Karasu gönderdiği açıklamada, 81 ilde örgütlü TESK üyesi olduklarını da belirtmiş ve odanın “Sadece gazete büfelerini çatısı altında topladığını” da vurgulamış.

Karasu ayrıca İBB Kültür A.Ş. ile görüşmelerin sürdüğünü belirterek şu ifadelerle duruma açıklık getirmiş: “Kültür A.Ş. tarafından 1 Ekim’de uygulamaya geçilmesi düşünülen yeni durum 1 Ocak tarihine kadar ertelendi. Süreçle ilgili görüşmelerimiz devam ediyor, her iki tarafı da mağdur etmeyecek müspet bir sonuca varacağımıza inanıyoruz.”

Karasu’ya verdiği bilgilerden dolayı teşekkür ediyorum. Görüşmelerin sonucunda nasıl bir mutabakata varıldığından da bizi haberdar ederse sevinirim.

Bu arada; Kültür A.Ş. yetkililerinin “ön ödemeli büfe yenileme” ile “tek tedarikçi dayatması” konusunda açıklama yapmayıp sessiz kalmalarını anlayabilmiş değilim.