Ortada seçim havası yok, bu şartlarda seçime gitmeyi tercih edecek bir iktidar anlayışı da yok. Ancak, "yarın seçim olsa" diye başlayan kamuoyu araştırma şirketlerinin yaptığı anketler havada uçuşuyor.

Kuşkusuz, kendisini muhalefete konumlandıran partilerin toplam oy oranının bu anketlerde Cumhur İttifakı'nın oy oranını geçiyor gözükmesi başta Millet İttifakı olmak üzere diğer partilerin iştahını kabartıyor.

Siyaset yorumcuları, Cumhur İttifakı dışındaki tüm partilerin seçmenlerinin, parti yöneticilerinin alacağı karara uyarak oluşturulacak "muhalefet bloku"nun adayına oy vereceğini hesaplıyor.

İddia ediyorum. "Kesinlikle Cumhur İttifakı'na oy vermem" diyenlerin bile bir bölümü açıklanacak Cumhurbaşkanı adayına göre sandığa gitmekten vazgeçebilir. Zaten normal tarihinde, yani Haziran 2023'te yapılacak bir seçimde "şezlong muhalifleri" sandığa gitmeyen kesim değil mi? İkinci kesim ise, demokrasiyi "tağut" gören kesim. Ki, bunlar anketler katılım göstermeyen bir kesim.

İMAMOĞLU-YAVAŞ YARIŞI

Her ne kadar şu anda yapılan anketlerin, 2023 veya 1 yıl öncesinde yapılacak seçim için sağlıklı sonuç vermeyeceğine inansam da, birkaç hususa dikkat çekmem gerekiyor.

Anketlerde, "Yarın seçim olsa Cumhurbaşkanı adaylarından hangisine oy verirsiniz?" sorusuna cevap veren muhalif seçmen, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu adını veriyor. Henüz İstanbul ve Ankara'da başkanlıkları ikinci yılını doldurmamış bu iki ismin popülerliği, parti genel başkanları ile vitrindeki parlamenterleri bile kat kat geçiyor.

En sık anket sonucu yayınlayan şirketlerin açıkladığına göre, Yavaş ve İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı birkaç puan geride bırakıyor.

İşte muhalif siyasetin narkozlanması burada başlıyor.

Ankete katılanların, nüfusa oranı tutturulsun diye ağırlıklı olarak cevap verenler büyükşehirlerden seçiliyor. İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'nun, Ankara'da Mansur Yavaş'ın adının ön plana çıkması gayet normal. Çünkü son seçimlerde İstanbul'da Cumhur İttifakı'nın oylarının gerilediğini son yerel seçimlerde yaşayarak gördük.

İTTİFAK GENİŞLER Mİ?

Peki, bu iki isim dışında Millet İttifakı üçüncü bir isim üzerinde uzlaşarak yarışa sokar mı?

Yukarıdaki anket sorusuna verilen cevaplara bakılırsa adı öne çıkan, daha doğrusu İmamoğlu ve Yavaş'ın yarısı kadar bile destek alan biri yok ortalıkta.

Aday için önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti lideri Meral Akşener'in uzlaşması gerekiyor. Akşener, aday olacakmış gibi çalışmalarını sürdürüyor. Kılıçdaroğlu ise "Partili Cumhurbaşkanı olmaz" diyerek aday olmaya prensip olarak karşı çıkıyor.

Saadet Partisi'nin, önceki seçimde olduğu gibi Abdullah Gül ismini tekrar gündeme getirip getirmeyeceği belirsiz. Hatta, SP'nin Millet İttifakı ile hareket edip etmeyeceği de... Buna, seçim kanununda yapılacak değişikliğin ardından karar verecekleri kesin.

Ali Babacan'ın başkanlığındaki DEVA partisi ile Ahmet Davutoğlu'nun kurduğu Gelecek Partisi, anketlere göre aday çıkaracak imza sayısına ulaşabiliyor. Bu iki partinin handikapı, "Cumhurbaşkanı adayı olmayacaktınız, neden parti kurdunuz?" sorusudur. Birkaç partilinin TBMM'ye girmesi için seçmen ne kadar mobilize olur, tam bir bilmece.

SÜRPRİZ ADAY OLUR MU?

CHP'liler, Muharrem İnce'nin de partiden ayrılmasından sonra adeta rahatladı. İnce'nin olmadığı bir ortamda, Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday için çok daha rahat karar vereceği, bunda da isabet ettireceği inancı hakim. Örnek olarak, İstanbul'da Beylikdüzü ve çevresindeki ilçeler dışında hiç kimsenin tanımadığı Ekrem İmamoğlu'nun ipi göğüslemesini gösteriyorlar.

Ancak, tecrübeli siyasetçiler yerel seçimler ile genel seçimlerin daima doğasının farklı olduğunu, bu formülün işlemeyeceğini söylüyor. Eğer CHP, Millet İttifakı'nın önüne İmamoğlu ve Yavaş'ın dışında bir aday koyacaksa, onu şimdiden bir şekilde sahneye sürmesi ve kamuoyu araştırmalarında yelkeninin şişik gözükmesini sağlaması gerekiyor.

Bugünkü siyasi konjonktüre göre Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2 değil, daha fazla adaylı olacağı kesin. Millet İttifakı, diğer partilerle bir isim üzerinde uzlaşsa bile Muharrem İnce, gerekli imza sayısını toplayarak aday olmak zorunda. Çünkü girdiği yolun artık dönüşü yok. Ya aday olacak, ya da siyaset hayatına tamamen veda edip Yalova'daki köyüne dönecek.

Peki, anketleri ters köşe yapacak gelişmeler olabilir mi?

Bunun için Anayasa tartışmasının gündeme oturmasını beklemek lazım. AK Parti'nin 1921 Anayasası çıkışı birçok kilidi açabilir. Mevcut Anayasa'nın ilk 4 maddesini kastetmiyorum. 1921 Anayasası'nın, ülkenin yönetim biçimi ile ilgili maddelerine bir göz atmanızda fayda var. "Yetmez ama evet"çilerin de, HDP seçmeninin de cazibesini çekecek, hesapları alt üst edecek maddeler onlar.

Cumhur İttifakı'nın 1921 Anayasası gündemiyle seçime giderek "Verin 400'ü bu iş bitsin" sloganını kullanması beni hiç şaşırtmayacak.