Yeryüzündeyseniz enlem ve boylam noktalarıyla yerinizi hatasız tarif edebilirsiniz. Eğer bir uçaktaysanız enlem ve boylam verilerinin yanında yerinizi söyleyebilmek için yüksekliği de bilmek zorundasınız. Uzaydaysanız başka verilere de ihtiyacınız vardır zamandır ve hız gibi.

İlerlemek isteyen insanların, kurumların ve devletin durduğu yeri bilmesi gerekir. Kişiler olanaklarını, isteklerini, yapabileceklerini dürüstçe belirlemezse asla bulunduğu yerden bir adım öteye gidemez. Aynı durum bütün kurumlar, örgütler, oluşumlar için de geçerlidir.

Ülkeler de durdukları yeri bilmek zorundadır. Ülkelerin başlıca nirengi noktaları sahip oldukları ve olmadıklarıdır. Ülkeler sahip olduklarını, sahip olamadıklarını, avantajları ve riskleri belirleyip hani nerede durduklarını anlayarak bu olguya göre plan yapmalıdır.

Türkiye’nin üç T’si tarım, turizm, tekstildir. Ülkemiz maalesef teknoloji üreten ve satan bir ülke değil. Sanayisi emekleme konumunda. Dünyaca tanınan markaları neredeyse yok gibi ama konumu gereğiyle tarımı, turizmi var. Tekstil üretimi de itici bir güç olabilir. Bu üç alan da emek yoğun çalışma gerektirmekte. Sırf bu yüzden bile bu üç alan ülke kalkınmasında önemli katkılar sağlayabilir.

Burada basit bir kuralı anımsatmakta yarar var. Önemli olan dışarıya ne sattığınız değil bu satıştan elde edeceğiniz gelirin dışarıdan aldığınız ürün ve hizmetlere ödediğinizden çok olmasıdır. Yani bütçenizin fazla vermesidir önemli olan. Televizyonlardan sıkça duyduğunuz, gazetelerden okuduğunuz cari işlemler dengesi budur. Yüz liralık mal ve ya hizmet sattınız yüz yirmi liralık mal ve ya hizmet aldınız ve cari dengeniz açık verdi.  Yirmi liralık farkı ödeyebilmek için faizle borç almak zorundasınız ve bu durumda bir sonraki seneden harcamak demektir.

Doğru bir tarım politikası ve coğrafi avantajlarımız değerlendirilerek önemli bir katma değer sağlanabilir.  Yapısal sorunlar hızla çözülmeli; bu alanda yatırım teşvik edilmeli ve en önemlisi planlı üretime geçilmeli. Ülke yönetimi kimseyi mağdur etmeyecek şekilde tarımsal üretimi planlamalı.

Turizm hizmet sektörüdür, emek yoğun bir alandır. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde kalkınmanın can kurtaranıdır. Ağır sanayi ve teknoloji üretimi için gereken yüksek başlangıç yatırımları gerektirmez. Daha kısa sürede geri dönüş gerçekleşir. Sosyal ve ekonomik olarak teşvik edilmelidir.

Üç T olarak belirttiğim alanların tamamı emek yoğun alanlardır. Günümüzde sanayi bilgisayar destekli robotik üretime geçti. Maalesef biz sanayileşme fırsatını kaçırdık. Yapmamız gereken emek yoğun alanlardan kazandıklarımızı iyi bir planlamayla  geleceğimiz için kullanmak.

Tekstilde binlerce, milyonlarca insan istihdam edilebilir. Teşvik edilip desteklenmesi gereken alanlardan biridir. Tarım, turizm ve tekstil aynı anda itici sektörler olarak kullanılabilir. Bu alanlardan hangisini desteklerseniz destekleyin ekonomi içerisinde yaratacağı katma değer muhteşemdir. Tarım alanında verilecek doğru destek tarım araçları üretimini dolayısıyla demir çeliği de etkileyecektir. Bir de ürettiklerinizi paketleyip satabiliyorsanız o ürünün kutusunu üreten firma, etiketini basan matbaa, yurt dışına taşıyan lojistik firması da direk olarak faydalanacaktır. İşin özü işimizi doğru yapmamız gerekiyor. Doğru yaptığımız her iş domino etkisi yaratarak çevremizde olup biten her şeyi olumlu etkileyecektir.

Ülke olarak hangi enlemde, hangi boylamda, ne kadar yukarda,  ne kadar hızla, hangi yöne hareket ettiğimizi ve hangi zamanda olduğumuzu bilmek zorundayız. Ülkeler  belki de binlerce nirengi noktası bularak kullanmak zorundadır.

Nerede olduğumuzu bilmezsek nereye gittiğimizi de bilemeyiz. Hatta hareket edip etmediğimizden bile emin olamayız. İnsanlar, kurumlar ve devletler için de aynı durum geçerlidir.