“Daha Atina, Roma, Isparta kent devletleri yokken; Orta Asya bozkırlarında binlerce yıl önce bir medeniyet ve mühendislik harikası olan, karız yeraltı su taşıma sistemleri vardı. Bu eser, Türklerin ne kadar ileri bir medeniyete sahip olduğunu gösterir. Bu sistemle, çölün ortasında kurdukları kentlere, tarım ve yaşam alanlarına içilebilir ve kullanılabilir temiz su getirildi. Bu yaşam tarzı, suyla gelen bir medeniyetti...”

Üzerinde uzun zamandır çalıştığım, özgün bir kitap araştırması ve belgesel projem olan “İpek Yolu Kültürü”, “Uygarlık Harikası Uygur Karızları” ve “Uygur Karızlarına Yolculuk” uzun bir yol öyküsü ve Türk Dünyasına yaptığım gezi yolculuğudur. Çin’in Şian ilinden başlayıp, İstanbul’a uzanan İpek Yolu üzerinde önemli bir kervansaray kenti olan Turfan’da, kolektif bir kamu iradesi ürünü olan karızlar sayesinde, yolcuların güvenle konaklayabileceği, yaşam ve göç gereksinimlerini karşılacacakları, aynı zamanda insanlığın ortak tarihi ve kültürel zengin mirası olan, bu tarihi su yapıları kentinde bulunan, Turfan Karız Cenneti Müzesi ile de yerli ve yabancı turistlerin ve araştırmacıların
ilgi odağında yer almaktadır. İnsanlık tarihinin bilinen 1.7 milyon yıllık uygarlık ve sanat tarihi bulgularının devamı olan, Orta Asya coğrafyasında kalıntıların var olan; Proto Turk/Ön Türk, Gök Törük, Uygar- Altay Medeniyeti, Orhun Yazıtları, Bilge Kaan, Salur ve Kaşlar Yazıtları gibi abideler; bir yaşam ve kültürel yönelişi olan Kam Kültürü Şamanizm, folklorik ve sanatsal izler, sosyal ve iktisadi yaşam, kesintisiz süren düzenli ordu, maliye ve devlet geleceği gibi değerler; sevgi, saygı, sadakat, disiplin, eğitim, ziraat, sağlık, inanç ve dil birliği önde gelmektedir. Bu belge, bilgi ve kaynakları görmek için Kaşkar, Urumçi ve Turfan Müzeleri mutlaka görülmelidir...

KARIZ YAPIMINDA İNCE MATEMATİK HESABI

Zamanımızdan 6 bin yıl önce, Uygur Karızları yapımının bir matematik ve mühendislik harikası olmasının nedenleri vardır. Karızların çölde yapımı sırasında; yer üstünde belirli aralıklarla düz/aliyman olarak belirlenen hatta, bu gün arazi topoğrafya/haritacılık ölçme bilgisinde kullanılan trigonometri yöntemleri, o günün koşullarında aynen uygulandığı bilinmektedir. Belirli aralıklarla açılan dik kuyuların içine sarkıtılan iplerin arkasına yakılan kandillerin ışık gölgesi ile yer altında yön bulma ve temizlenmiş içine su doldurulmuş hayvan bağırsakları ile de su terazisi yöntemiyle kot verme, yani %1 ile binde 6 akar kot hesabı yapılarak, suyun eğim hesabı yapılmıştır. Toplamı 5 bin 100 kilometre uzunluğunda olan ve bu gün de üçte ikisi hala kullanılan; yaklaşık 5 ile 60 kilometre uzunluğundaki bu yeraltı karız kanalları ile getirilen temiz sular, çıktığı yerde dinlendirme ve açık havuzlarında bekletilmektedir. Bu havuzların çevresinde söğüt ve dut ağaçları bulunmaktadır. Bu ağaçlar suyun buharlaşmasını önlemekte ve ipek böcekçiliği içinde kullanılmaktadır. Sonrasında ise, içmek için evlere ve kullanılmak içinse tarım alanlarına açık arklarla taşınmaktadır. Karız sularının disiplinli, adil ve temiz kullanımı için Su Kullanım Nizamnameleri bulunmaktadır. Suyun getirilmesi, kanalların onarılması, yenilerinin açılması ve kullanılması için, su kullanım bilinci ve kültürü yanı sıra, kurallar ve yasalar uygulanmaktadır. Bu işlere bakan karız görevlilerine Karızcı, Mirav ya da Kenkan denilmektedir. Her karızın bir de adı vardır. Karız yapımı sırasında ölen emekçinin adı, saygın kişilerin adı, köylerin adı ve emek kahramanlarının adı ile anılmaktadır. Örneğin: Alimcan Karızı, Tursuncan Karızı, Badegül Karızı, Toksun Karızı, Aygölü Karızı,
Kumul Karızı gibi... Karızcıların erkek çocuklarının adının sonuna “can” ve kız çocukların adının sonuna da “gül” eki gelmektedir. Tursuncan, Arzugül gibi... Karızcılar, turfanda sebze ve meyve anlamına gelen Turfan şehrinde; ekim ve hasat dönemleri bayram ve şölen yapmaktalar. Cem adını verdikleri bu törenlerde, karız suyunu kirleten ve yanlış kullananlar cezalandırılmaktadır. Bu cezalar, işkence ve hapis değildir. Bu kişilerle, belirli süre kimse konuşmamakta ve dışlamaktadırlar. Sonrasında ise, Ejderha, Kam ve Semah dansı yapılmaktadır. Bu bölgeye gidecek turistlere ve meraklılara, Hasat Festivali döneminde gitmelerini öneririm...

BATI MERKEZLİ TARİH ANLAYIŞI YIKILIYOR

Bu geziden şu sonucu çıkarmak mümkündür: Avrasya odaklı, birlikte yaşama ve uygarlık kültürümüzün özü olan ve bu Karız Su Medeniyetinden hareketle, insanlık tarihi yeniden yazılmalıdır. Suyun izinde hayatı keşfetme ve belgeleme serüvenimiz sürüyor. Batı merkezli düşünen yerli ve yabancı tarihçilerin ve araştırmacıların iddia ettiği gibi: “Türkler yalnızca kara kıl çadırlarda yaşayan, göçebe, çoban, avcı, ilkel, cengaver, ’barbar’topluluk...” değildir... Her gezginin ve turistin merak ettiği gibi, benim de tarihin derinliklerine ve zamana yaptığım yolculuğum sürüyor... Zamanımızdan 13 bin yıl öne Anadolu topraklardında (Göbeklitepe) ve 8 bin yıl önce de Orta Asya bozkırlarında (Tanrı Dağları’nda Kırgız Yazıtları), Türklerdeki medeniyet kültürü izine, bir yenisi daha eklendi. 6 bin yıl önce Uygur Türkleri tarafından yapılan, Karız Su Kanalları Sistemi ile Asya’nın tam merkez noktasında ve deniz seviyesinin artı-eksi “0” noktasında, Taklamakan Çölü ortasında kurulan Yarnaz Antik Kenti (Turfan’da), bir medeniyet harikası olarak bulunmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti / Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’nde, resmi dilleri Çince olmasına karşın, Uygur Türkçesi konuşan ve Arap Alfabesi ile yazan Uygur, Altay ve Kazak Türkleri; Karız kanallarının getirdiği yaşam biçimi sayesinde sorunsuz, birlikte yaşama kültürünü sürdürüyorlar... Gerek Asya coğrafyasındaki yerleşik yaşamda, gerekse binlerce yıl süren göç yollarında ve Anadolu topraklarında; daha batıda Atina, Isparta ve Roma kent devletleri yokken, doğuda /Asya’da harika mühendislik sistemiyle yapılan karızlar vardı... Bu sayede yaşam ve tarım alanlarına temiz ve içilebilir su getirilmiş ve ileri ziraat ile yerleşik kent yaşamı başlatılmıştır.

UNESCO koruması altında olan, Taklamakan Çölü’nün 120 metre altında ve toplam 5 bin 100 kilometre uzunluğunda bulunan ve bir mühendislik harikası olarak kabul gören; Uygur Karızlarına üç kez yaptığım ve Karız gerçeğini Türkiye gündemine soktuğum bu gezilerim ardından, okurlarım ve meraklılar için, çıkardığım sonuç şu olmalıdır: Türklerin binlerce yılllık kesintisiz devlet geleceğinde; iyi komşuluk ilişkileri, sevgi, barış, kardeşlik, dayanışma ve dostluk hep var olmuştur. Yaşadığımız çevreyi, kültürel miraslarımızı ve doğayı korumak, yaşatmak ve yaşam kaynağımız su ortak paydasında, birlikte hayatın nimetlerini adilce paylaşmak, su kullanım bilinci ve kültürü kazanmak yanı sıra; “hakları ve sorumlulukları olan çağdaş yurttaş” olmanın ışığında, sevgimizi sebil eylemek için, su gibi aziz olmanın tam zamanı... Hayatı belgeleyen Yoleri Gezgin Derviş olarak, gittiğim 99 ülkede; suyun izinde ve su medeniyeti kültüründeki, yeni coğrafyaları keşfetme serüvenim sürüyor...