AK Parti dün İstanbul'da "elektronik temayül yoklaması" yaptı. Kendilerine verilen manyetik kartlarla oy kullanma kabinine giren teşkilat mensupları, ATM'de işlem yapar gibi gönüllerinden geçen aday için oy kullandı ve sonuç anında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önüne düştü. Bu bir yenilik ve belki de gelecekte ABD'de olduğu gibi tüm seçimlerin elektronik oy kabinlerinde yapılmasının da önünü açacak bir uygulama. Seçmeninin verdiği oyu saymaktan, ortaya net bir sonuç koymaktan aciz kalanlar için değil tabii... 

Temayül yoklaması AK Parti'nin geleneksel aday belirleme yöntemi. Ama hepimiz biliyoruz ki, belirleyici olan temayülden çıkan sonuç değil, partinin değişmez liderinin iradesi oluyor. Kurucu Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da işlerin yolunda gitmediğinin uzun süredir farkında. Şehri emanet ettikleri, kendilerine göre bir güç alanı oluşturdu ve önceliklerini de bu alanı daha da genişletmek için kullandı. 2004 yılından bu yana İstanbul'da elbette çok şey yapıldı. Ama bir o kadar da sorun üretildi. Altyapıya dönük yatırım yapmadan hızlı bir dikey yapılaşma stratejisi izlendi. Bugün sorun yumağı haline gelen birçok ilçede, Büyükşehir Belediyesi'nin onay verdiği ya da göz yumduğu imar artışı dikkat çekiyor.

Çok basit iki örnek verelim ve "imar" bahsini şimdilik kapatıp, adaylar ve temayül bölümüne geçelim.

Bağcılar, bugün kentsel dönüşümün en fazla ihtiyaç duyulduğu ilçe. Ve bu ilçe "boş arazi" iken, 1993 yılından itibaren hızlı bir betonlaşma süreci yaşadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, İBB Başkanlığı'na seçildiği dönemde Feyzullah Kıyıklık da Bağcılar Belediye Başkanı oldu. Bugün yardımcısı Lokman Çağırıcı oturuyor o koltukta. Çağırıcı'nın "kentsel dönüşüm" için kepçe vurduğu tüm binaların yapılışında Kıyıklık'ın ve dolayısıyla ekibinin imzası var. Yani, kendileri yaptılar, kendileri dönüştürmeye çalışıyor. Bu da sağlıklı yürütülmüyor maalesef. Adam ve şirket seçmecenin oluşturduğu hoşnutsuzluk hakim Bağcılar'da.
Diğer bir sorun yumağı ilçe de Esenyurt... Her ne kadar meclis üyelerinin seçimiyle başkanlık koltuğunda oturan Ali Murat Alatepe, geçmiş imar uygulamalarını ima yollu eleştirse de, AK Parti içerisinden kendisine "O döneme sen de ortaksın" eleştirileri yükseliyor. Özellikle, Kadıoğlu döneminde işleri tıkırında olan ve şimdi kızağa çekilenler, alttan alta Alatepe'yi de suçluyor "vahşi betonlaşma" dönemiyle ilgili olarak.

* * *

AK Parti'nin temayül yoklamasından henüz kimlerin çıktığını bilmiyoruz. Ancak temayül öncesinde gelen haberler, sıkıntılı bir aday belirleme süreci yaşanacağını gösteriyor. Önceki yazılarımda da Binali Yıldırım adının ısrarla öne atılmasına şaşırdığımı belirtmiştim. Hatta buna anlam verememiştim. İstanbul'da 1993 yılından bu yana iktidar olan, ülkeyi 16 yıldır yöneten bir partinin, bu şehir için daha önce İzmir'den aday gösterilmiş, İzmir'den milletvekili seçilmiş bir ismi ya da bir milletvekilini aday gösterme mecburiyetinde kalması bana çok ilginç geliyor. Her ne kadar son yapılan ankette Kadir Topbaş'ın adının sıklıkla zikredildiği haberleri yayılsa da, beni diğer bölümü daha çok ilgilendiriyor. Odatv'de yer alan bir habere göre, bazı genel merkez yöneticileri, elektronik oylama için Binali Yıldırım'ın ismini sufle ediyor, buna itiraz edenler de oluyormuş. Haberi ciddiye alışımın iki sebebi var: 1) Yıldırım'ın adını durup dururken İstanbul gündemine oturtmak isteyen bir lobi olduğu hissine benim de kapılmam. 2) AK Partililerin artık itirazlarını marjinal olmayan "muhalif" medya organları üzerinden dillendirmeleri.
Elektronik temayül için daha tuşlar devreye girmeden Mehmet Müezzinoğlu ismi de ön plana çıkarıldı birden. Müezzinoğlu, AK Parti'nin İstanbul'da kurucu il başkanı. Ama başarının mimarı değil. O dönemde zaten AK Parti ve Erdoğan fırtınası esiyordu. Başarısız olmak için özel meziyet gerektiren bir dönemdi. Ancak bakanlık döneminin o kadar parlak geçtiği söylenemez. Müezzinoğlu ismini İBB Başkanlığı için ön plana atanlar, güçlerini kendisine borçlu olanlardan başkası değil. 

* * *

CHP'de ise temayül yoklaması nasıl yapılacak, adayın kim olacağına nasıl karar verilecek henüz netleşmiş değil. Aday açıklama takvimi var ama "neye göre" olduğunu tarif edebilen yok henüz. Anlaşılan Kılıçdaroğlu, kurmaylarıyla birlikte parti içi dengeleri de hesaplayarak karar verecek kimin aday olacağına. Kulislerdeki çoklu isim tartışmaları ise, parti teşkilatlarının da kafasının karışık olduğunu gösteriyor.

Dün Beylikdüzü'ne gelen Grup Başkanvekili Engin Altay, Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul adaylığı için "siyasette herşey mümkün" dedi. Bu, bir "yeşil ışık" olarak yorumlandı. Ama İmamoğlu aynı fikirde olmadığını kibar bir dille ifade ederek adaylığa sıcak bakmadığını belli etti.

CHP'nin 24 Haziran seçimlerinde en fazla kan kaybettiği ilçelerin başında Beylikdüzü ve Avcılar geliyor. İYİ Parti'ye oy kayması olduğu gibi AK Parti de bu ilçelerde oylarını artırdı. Yerel seçimin doğası farklı olur ama CHP yöneticilerinin eskisi gibi Bakırköy, Beylikdüzü ve Avcılar'a "banko kazanılacak ilçeler" gözüyle bakması, sandıktan çıkacak sonucu 1 Nisan şakası zannetmelerine yolaçabilir.