Suriye'de "strateji" savaşı karmaşık bir yapıda devam ediyor. Olayın karmaşık olduğu kadar yönetilmesi de zor bir hal gibi gözüküyor. Aslında "net" olan bölümleri, kimin nereye varmak istediğini de hepimize gösteriyor.

Türkiye, DEAŞ ve El Kaide türevi örgütlerin hakimiyet alanı olan Cerablus ve El Bab hattına geç de olsa müdahale ederek, ABD'nin Suriye PKK'sı ile hayli ilerlemiş ilişkisini sonlandırmak istedi. Ama ABD, Rojava-Kobani savaşından itibaren yönünü zaten PKK'ya çevirmişti. 1. Körfez Savaşı'ndan itibaren Çekiç Güç kalkanıyla koruduğu "silahlı Kürt" yapılanmalarıyla sahada açıkça iş tutmanın zamanı gelmişti çünkü.

Çekiç Güç konseptinin aynen devam ettiğini PKK'ya, Süleymaniye'de Türk askerinin kafasına çuval geçirerek gösterdi. Barzani-Talabani ikilisine de... "Ben varken, bu bölgede kimse size yan bakamaz" gösterisiydi o. Münbiç'i  de, Afrin'i de belki o zaman kaybettik diyebiliriz yani. Aradaki "kumpas" davalarıyla, soruların çalınarak TSK'nın önemli noktalarının ele geçirilmesiyle, 15 Temmuz'la da pişirilen bir süreç...

* * *

Suriye PKK'sı, ya da "Kürt şovenisti örgütler" ile sadece ABD iş tutma arzusunda değildi. Rusya da bu konuda kendince önemli adımlar attı. Hesabını, Kürt şovenisti örgütün "Marksist" söyleme sahip olup, ABD emperyalizmiyle uzun vadeli işbirliği yapmayacağı üzerine kurdu Rusya. Astana'da kurduğu masada yer açmak istedi PKK'ya. Moskova'da büro açmalarını sağladı. "Bizim desteğimizle meşru bir siyasi örgüt olmanız mümkün" gösterisi çekti. Ama ABD, kendi oyununu çok ama çok önceden kurmuştu. Kürt şovenizminin lideri Apo'yu Türkiye'ye elleriyle teslim ettiğini değil, "idamını engellediğini" sürekli ön plana çıkararak örgütün "siyasi kanadı"nı da etkisi altına almıştı. Brookings Enstitü'de yapılan "beyin fırtınası" adı altındaki "eğitim çalışmaları" da dahil. Yine ABD derin yapısının "masa altı" diplomasisi ile kurduğu "çözüm süreci" dönemi de büyük umut olmuştu Kürt şovenistler için.

Rusya, Afrin operasyonuna bu yüzden karşı çıkmadı. Kendisine ve Şam yönetimine ait hava savunma sistemlerini Türk uçaklarına karşı kullanmadı. Kendisi yerine ABD'yi tercih eden Suriye PKK'sının, Türkiye'den yiyeceği sopayla cezalandırılması, Rusya ve Esad’ın işine geliyordu. ABD eliyle kurulan El Kaide'nin kılık değiştirmiş hali olan El Nusra ve benzeri birkaç Selefi-Vahhabi tekfirci örgüt, İdlib'de Rus uçağını düşürene kadar... 

* * *

ABD ise bir yandan Afrin’deki örgütle ilişkisi olmadığını ileri sürse de, Türkiye’nin PKK/PYD karşısında hırpalanması üzerine kurdu stratejisini. PKK saflarındaki çok iyi yetişmiş yabancı savaşçılar (ya da eski ABD komandoları) bu yüzden Afrin’de “keskin nişancı” ve “roket atıcısı” olarak yer alıyor. Ama bir yanda düzenli ordu, diğer yanda ise “gerilla” olunca, her zaman hesaplar tutmuyor.

ABD’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı Türkiye’ye doğru yola çıkacağı saatlerde geldi helikopterimizin düşürüldüğü ve ardından 11 şehit verdiğimiz haberleri.

Öncesinde ise Menbiç’e özel önem verdiğini ve Ankara’ya “Burada biz varız” mesajını veren fotoğraflar servis etti Pentagon. 

Açıkça "Fırat'ın çevresinde PKK'ya dokunan karşısında bizi bulur" diye de posta koydular kameralar karşısında. Esad'ın PKK'yı vurduğu, ABD'nin de bunun üzerine Esad güçlerini vurduğu haberini de ne kadar ciddi olduklarını göstermek için köpürtüp durdular. İsrail’i de soktular sıcak çatışmanın içine.

Trump'un Ulusal Güvenlik Danışmanı'nın ardından ABD Dışişleri Bakanı "özel ajanda" ile gelecek Ankara'ya. Çantasında farklı argümanlar ve tuzaklar var:

Başlıcası Suriye'nin kuzeyinde kısmen güvenli bölge. Türkiye'nin yıllardır ısrarla savunduğu "güvenli bölge" planını kabul etmiş gibi gözükme planı ya da... Ama, Fırat'ın Doğusu'nda PKK-ABD işbirliğinin sorun yapılmaması. Kuzey Irak-Türkiye arasında, ABD (veya Peşmerge) tampon bölgesi oluşturularak PKK'nın Türkiye topraklarına dönük eylem yapmayacağı güvencesinin verilmesi... Göreceli bir kazanım ama hiçbir şeyin çözümü değil.

Buna karşılık, Türkiye'nin Cerablus-El Bab arası ile İdlib'i de içine alan bölgede, Rus menfaatlerine göre değil, ABD çıkarlarına göre bir yapıya gitmesi... Yani Federatif Suriye haritasının nakış nakış işlenmesi... Fırat'ın doğusunda Kürdistan, Batısı'nda Şiistan. Halep ve aşağısı da Nasranistan... 

* * * 

"Olmaz, olamaz" demeyin sakın. 

Irak'ta da benzer bir plan uygulanmıyor mu şu anda? Barzanistan, Bağdat merkezli Şiistan ve Musul-Telafer çevresinde Sünnistan... 

Kürtçülüğü tercih eden Kürdistan'da yaşar, mezhepçiliği ağır basan da Sünnistan'da. Elbette "Sünnistan" dediği, aynı zamanda İslâm'ın Selefi-Vahhabi yorumu. Yani İngilizlerin formatladığı "paralel din"...

ABD'ye göre sınırlarının ötesinde "güvenli hat" kurulmuş, PKK tehdidi minimuma inmiş, Şam rejimi ve Rusya'ya rağmen Cerablus-El Bab-İdlib hattını etki alanı haline getirmiş bir Türkiye daha ne ister ki? Hele ki, böyle bir tablo mevcut iktidarın "zafer" propagandasıyla siyasi gücüne güç katacaksa... Ve zaten ısrarla "Trump'la ve ABD'yle yola devam etmek istiyoruz" diye açık çağrılar yapan bir iktidar...

Buna da "olmaz, olamaz" demeyin sakın...

Bu planda uzlaşma olursa eğer; Türkiye 2019 yılına buzdolabının kapağını açarak girebilir. Süleyman Şah'ı birkaç ay sonra yeniden Münbiç'e taşırsa, bu "zafer görüntüsü" Türkiye'de birçok dengenin yeniden kurulmasını da sağlar.

Bu; kimileri için "erken bahar havası" estirebilir ve "Nevruz" müjdesi olabilir. Ama bugün ogjgkdhs "iç siyaset için savaş çıkarmakla" suçlayanların da söyleyecek tek cümlesi kalmaz.

Tekrar ediyorum. "Olmaz, olamaz" demeyin. Nice "olamaz" gözükenlerin bal gibi de olduğunu, kanırta kanırta oldurulduğunu hep birlikte görmedik mi?