Kadir Topbaş'ın istifasıyla birlikte herkes yeni İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın kim olacağını konuşurken, ilk olarak Mevlüt Uysal ismi atıldı ortaya. Recep Tayyip Erdoğan'ın Belediye Başkanlığı döneminde en kritik görevlerden biri olan İştirakler Daire Başkanlığı'nı yapmış, 3 dönemdir Esenyurt'u yöneten Necmi Kadıoğlu'ndan tutun da, kentsel dönüşüm başarısıyla öne çıkan Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'ya kadar bir dizi isim vardı. Mesela; "içinde her renkten insanı barındıran ilçe" Beyoğlu'nda Topbaş'ın ardından 3 seçim kazanan Ahmet Misbah Demircan... Ya da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul'da projelerine ödül verdiği iki ilçe belediye başkanından biri olan Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir...  Bazıları tahmindi, bazıları yakıştırma, bazıları da beklentileri yansıtma. 

Mevlüt Uysal adı duyuldu ve herkes şaşırdı. Çünkü, henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti İl Binası'nda toplantıyı yeni başlatmış, temayül yoklamasına bile geçilmemişti. Mevlüt Uysal adına açılan bir sosyal medya hesabından duyurulmuştu haber. Uysal bunu yalanladı ama sanki "zemin yoklama ve adaylık çıkışlarını önleme operasyonu" havası oluştu. Sonuçta, AK Parti İBB Meclisi'nde tek fire vermeden yeni başkanı seçti ve koltuğuna oturttu...

* * *

İşin siyasi yönü, CHP'de açıkça, AK Parti'de ise fısıltıyla konuşula dursun. Biz, 30 Mart 2019'a kadar İBB Başkanlığı'nı yapacak Mevlüt Uysal'ı ne tür güçlükler bekliyor ona bakalım. Çünkü, Uysal'ın bundan sonra atacağı her adım, AK Parti'nin 2019'da alacağı oy oranını da tayin edecek. Çıta belli, yüzde 50+1. "Ama 2019'da Mevlüt Uysal aday gösterilmeyecek ki, falanca aday olacak" diyebilirsiniz. Vaatlerden çok yapılanlar veya yapılmayanlar da etkili olacak sandıkta.
Başakşehir'de inşaat şirketi CEO'su gibi yeni konutlar planlayan, kenar mahalleler ile lüks konutların bulunduğu bölgeler arasındaki sosyal uçurumun kapanması yolunda pek ilerleme kaydedememiş bir Uysal'ın, İBB'de en büyük sınavı "imar planları"nda vereceği kesin. "Daha az yeşil, daha çok beton" derse eğer, Kadir Topbaş dönemindeki eleştiriler artacak devam edecek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yüksek perdeden eleştirdiği "dikey yapılaşma"yı yatay yapılaşmaya dönüştürebilecek mi? "En büyük hırsızlık imarda" diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin fikrini değiştirebilecek mi? Yargının "dur" dediği projelere "yargı kararına uyun" diyebilecek mi? 

Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Boğaz'ın betonlaşmasına isyan edip "Yıkılması gerekeni yıkın" talimatına uyup, kepçelere "İlk hedefiniz Boğaz sırtları" talimatını verecek mi? Mahkemenin yıkım kararı verdiği, Cumhurbaşkanı'nın "traşlayın" dediği, İstanbul'un tarihi siluetine hançer gibi saplanan 16/9 kulelerinin gereğini yapacak mı?

* * *

Gelelim, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin halka direk dokunan hizmetlerine... Yapılmış metro projeleri devam ede dursun, toplu ulaşımda "toplu ıslah" gerektiğini fark edebilecek mi İstanbul'un yeni şehr-i emini? İETT'nin, amme hizmeti yapmayı öteleyip, kâr eden bir kurum haline getirilmesi için anlamsız tasarruflara gittiği, önemli miktarda araç stoğu elinde birikmesine rağmen, şoför alımı yapılamadığı için şehrin her köşesine ihtiyacı karşılayacak kadar sefer yapamadığını birisi anlatacak mı Uysal'a?

Verimli ve kalabalık hatların ÖZULAŞ (erguvan otobüsler) ile Özel Halk Otobüsleri'ne blok olarak verilmesinin, vatandaşı bu otobüslerin insafına terk ettiğini de not düşelim.

En önemlisi de, İETT'nin markasıyla İstanbul'un eski "mücavir alan" olarak geçen, ancak 2014 yerel seçimleriyle birlikte "bütünşehir"e dahil olan eski beldeler ile bazı ilçelere çalışan Özel Halk Otobüsleri'nde hâlâ muavin bulunduğunu biliyor mu Başkan Uysal? Bu otobüslerde, İETT'nin "aylık mavi kart"ının geçersiz olduğunu, ayrıca ücret alındığını duydu mu?

Recep Tayyip Erdoğan'ın, Belediye Başkanlığı döneminde "anında çözüm" için kurduğu 153 Beyaz Masa'nın, artık sorun çözmek yerine "savuşturma" ve "kayıt alıp cevabi bahane aktarma" servisine döndüğünü bizzat müşahade edebilecek mi yeni İBB Başkanı Uysal?

* * *

Trafik keşmekeşine, araç çokluğu kadar, "usulsüz ruhsat verilen" yeme içme mekanlarının, ana arterleri otopark olarak kullanmasından kaynaklandığını, kaldırımların bile otopark olarak kullanıldığını görecek kadar şehri kıyı bucak dolaşacak mı?

2015'te yürürlüğe girmesine rağmen, toplu taşımada hâlâ tüm araçların engellilerin erişimine uygun hale getirilmediğini, yetkililerin bu tür araçlara yaptırım uygulamayarak göz yumduğunu, yaşlı ve bebekli yolcuların da "basamaklı" toplu taşıma araçlarını kullanamadığı için mağdur olduğunu görüp, yasa gereği "bu araçları trafikten men edin" talimatı verebilecek mi?

Artık çağ dışı kalan minibüslerin keyfe keder ve kelle koltukça yolcu taşımasını engellemek için ne tür önlemler alacak?

Daha da uzatabilirim bu listeyi. İBB Başkanı Uysal, "Ne yaptın kardeşim, müteahhitler, yeme içme mekanları ile Özel Halk Otobüsü ve minibüs esnafını karşımıza mı alalım?" derse bilsin ki, 53 yıllık İstanbullu olarak "Sizi o müteahhitler ile esnafa emanet ediyorum" diyecek ve oy vermeyeceğim...